Çocuklar, okula gidemediği bu dönemde uzaktan eğitim almaya başladı. Okul döneminde öğretmenlerin profosyonel yaklaşımları olası yaşanabilecek sorunların da ebeveyn ve çocuk arasında en aza indirgebilmesi açısından çok önemli ve kıymetli idi. Yaşadığımız pandemi süreci ise çocuk ve ergen psikolojisinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuş durumda.
Uzman Çocuk Psikoloğu Çiğdem Çetinkıran, bu dönemde çocukların kişisel iletişimi, sosyal becerileri, davranışsal ve bilişsel becerilerine odaklanmayı onların istek ve sıkıntıları ya da ihtiyaçlarını daha anlaşılır ve tanınabilir kılmaktan geçtiğini belirterek bu süreçde çocuk ve ergen çocukları ile sıkıntı yaşayan ebeveynlere profosyonel destek veriyor.
Serpil KORKMAZ
Yakın bir zamanda kendisine ait danışmanlık merkezini açan Uzman Çocuk Psikoloğu Çiğdem Çetinkıran, pandemi döneminde çocuk ve ergen psikolojisi üzerine ebeveynlere önemli mesajlar verdi.
Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Uzman Çocuk Psikoloğu Çiğdem Çetinkıran, pandemi sürecinde aile içinde yaşanan ebeveyn çocuk ve ergen ortamını şöyle değerlendirdi:
“Bu süreçte çocuklar okula uzaktan eğitim ile devam ediyorlar. Anne ve babalar bu süreçte öğretmenlere aşırı minnettar oldukları bir süreci yaşamaktalar. Çünkü öğretmenler, çocuklarla okuldayken onlara birlikte akşama kadar odak noktalarını yüksek tutarak, enerjilerini boşaltmaya yönelik etkinlikler, egzersizler yaparak sosyal ve eğitim hayatlarını düzenleyerek eğitim sürecini okulda yaşıyorlardı. Ebeveynler pandemi sürecinde çocukların eğitim süreçlerini ev ortamında çocuklar ve öğretmenlerle birlikte yaşadılar. Ebeveynler, “Öğretmenim şöyle mi yapalım? Öğretmenim böyle mi yapalım? Çocuğumuzun bu davranışı normal mi?, Hiperaktif olabilir mi?” gibi sorularla sık sık karşı karşıya geldiler.
Çocuk aslında hep böyle idi. Biz onlar okula gittiği için bir çok tavrını davranışını gözlemleyemiyorduk. Pandemi döneminde anne ve babalar bir anlamda çocukları ve çocuklarının gelişimsel süreciyle yüzleşti. Çocukların gelişim döneminde yaşadığı problemler; akran ilişkileri, akademik zorluklar, sorumluluk bilinci, ev içerisindeki kural ve düzeni oluşturmada yaşanılan zorluklar daha çok fark edildi.”
“Çocuklar bu dönemde ‘3T’ ortamını yaşadılar”
Covid-19 sürecinde çocukların teknoloji ile çok yoğun zaman geçirdiğini anımsatan Çiğdem Çetinkıran, bu dödemde telefon-tablet-televizyon’un eğlence amaçlı kullanıldığına işaret ederek, “Yaşadığımız pandemi sürecinde çocuklar bu dönemde ‘3T’ dediğimiz bir ortamı yaşadılar” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
“3T kullanım alanının dışında zevk ve eğlence için önerilen süreleri aşmış bir şekilde kullanmaya başladı. Aileler bunu nasıl kısıtlayacakları ne nasıl doğru bir yönlendirme yapacakları yönünde de kaygı yaşadı. Bunlardan ziyade çocuklar teknolojinin içe doğdular biz buna dijital yerli çocuklar diyoruz ve çocuklar hayatlarını bundan sonraki süreçte teknoloji ile idame ettirecekler. Hayatımızda teknoloji vazgeçilmez bir şey artık. Tablet, telefon, televizyon (3T) kullanımı konusunda teşvik edilirken çocukların bilişsel süreçlerine zarar vermemenin yanında bilinçli kullanıma teşvik etmek son derece önemlidir.”
“Evde kaliteli zaman geçirmeli!”
Ebeveynlerin bu süreçte çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmesi gerektinine vurgu yapan Çiğdem Çetinkıran, şu önerilerde bulundu:
“Bu süreçte çocuklar ev içerisinde eğlenceli zaman geçirebilirler. Ev içerisinde koridora sek sek çizilebimeli, duvarların karalanmasından korkulmamalı, makarnalardan yapılan kolyelerin bir israf değil çocukların hatıralarına önemli bir anı bırakmaktır. Yemek sonrasında 1-2 saat masa oyunu ve ya herhangi bir oyun oynanabilmeli. Gün içerisinde çocuklarla beraber bir oyun saati belirlenebilir. Oyun oynarken çocuklaların, oyun sürecindeki oyuncaklarla diyalogları, hangi oyuncakları daha çok kullandıklarına bakılarak duygularını keşfe çıkılabilir. Bunlar ebeveynlere çok çok güzel mesajlar veren oyunlar oluyor genelde. Bir aslanın bir tavuğu yemesi bile oradaki davranış örüntüsü ebeveyne birçok mesaj verebilmektedir. Çocuklarla yapılabilecek o kadar çok şeyler var ki bunları uygulamak evdeki yaşamı olumlu etkiler.”
Yetişkinlerde çocukluk dönemi çok gerilerde kaldığından ve yetişkinlerin günlük yaşam telaşı sebebiyle çocukların bakış açısından bakabilmenin bir hayli zor olabildiğine dikkat çeken Çiğdem Çetinkıran “Ve bizler yetişkin olmanın sorumluluğunu yaşadığımız için çocukluğu ve çocukluğumuzu unutulabiliyoruz. Velilere verdiğimiz bu ve benzeri tavsiyelerle çocuklarıyla diyaloglarını güzelleştirebiliyorlar.”
“Ergenlerde sınav stresi, çocuklarda hiperaktivite sorunu yaşanıyor!”
Çocuk ve ergenlerde çok sık dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile karşılaştığına dikkat çeken Çetinkıran, “Ergenler, sınav stresini bertaraf etmek için ilaç kullanmakta. Sınav sürecinde Ergenler ise genelde “Ben bu ilacı kullanıyorum”, “Ben bu ilacı içiyorum” diyorlar.
Altı yaşındaki çocuklar da dikkat eksikliğini giderebilmek için ilaç kullanabilmekte. Dikkat eksikliği ilaçla giderilebilecek bir süreç değil, sadece egzersiz yapmak da tek başına çare olmayabiliyor. Bu süreç doktor kontrolünde ilaç kullanarak ve bir uzman eşliğinde atlatılabilir.
Hiperaktivitede de aynı şekilde eğitim çalışmaları ve egzersizler var. Genelde veliler “Benim çocuğumun dikkat eksikliği var” veya “Benim çocuğumun aşırı” şeklinde tanımlayabiliyor. Benim çocuğum bu süreçte ilaç kullanırsa daha az hiperaktif olacak ya da dikkat eksikliği durumunu daha az yaşayacak. Dikkat eksikliği ve ya hiperaktivite durumu olan çocuk veya ergen ilaç kullandığında dikkatini arttırmıyor ya da yavaşlatmıyor. Aslında çocuğu biraz daha standardize ederek ortalama bir ruh haline sokarak o sırada egzersizlerle beraber çocuğun dikkatini nasıl arttıracağını öğreten bir süreç yaşanıyor. Kullanılan ilaç gün boyu dikkati arttıracak diye bir tedavi türü değildir. Genellikle dört saat süren bir etkisi var.. Bu dört saat içerisinde de bu tür etkinlik ve egzersizleri yapmanız gerekir. Çocuk bu süreçte “Ben ne yaparsam dikkatim artar”, Ne yaparsam daha çok öğrenirim ve nasıl daha çok zevk alabilirim”i yaşar. Çocuk bu süreçte yine hiperaktivite durumunda aşırı hareketli bir çocuğu daha ortalama bir ruh haline sokarak içindeki kıpırtıyı hareketliliği nasıl yönlendirmeli nereye doğru yönetmeli bunları öğrenir.” dedi.
Uzman Çocuk Psikoloğu Çiğdem Çetinkıran kimdir?
2019 yılında lisans eğitimini tamamlayan Çetinkıran, Hatay’da doğdu. Lisans eğitiminin ardından yüksek lisans sürecine devam etmektedir. Daha sonra Aile Danışmanlığı ve terapi ekol eğitimlerini aldı. Çocuk Ergen alanında çalışmalar yapan Çetinkıran, birçok farklı alanda staj ve klinik çalışmalarında bulundu. Yaklaşık bir ay öncesinde kendi Asya Psikolojik Danışmanlık Merkezini açarak çalışmalarını devam ettiriyor.