Hatay’ın Defne ile Samandağ ilçeleri sınırında yer alan St. Simon Manastırı, efsanesi, eşsiz manzarası ve doğayla iç içe mimarisiyle kentin önemli turistik değerleri arasında yer alıyor.
Erken Hristiyanlık hac merkezi olarak kabul edilen ve Hatay‘da 6. yüzyılda kurulan St. Simon Manastırında o dönemde “Stilitler Tarikatı”nın kurucusu Antakyalı St. Simon, dini eğitimler veriyordu.
St. Simon’un 10 metre yüksekliğindeki taş sütun üzerinde 45 yıl inzivaya çekilerek yaşadığı yer olarak da anılan manastırın içinde kilise, vaftizhane, sarnıç ve diğer mimari kalıntıları mevcut. Manastır, etrafını saran rüzgar gülleri, tarihi kalıntıları İnanç Turizmi olarak nam salan Hatay’da önemli bir değeri olarak ilgi duyanları bekliyor.
Hatay’ın inanç turizmindeki yerinin her geçen gün dikkat çektiğini kaydeden İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, yaptığı açıklamada, manastırın inanç turizmi açısından önemli bir yer olduğunu söyledi. Samandağ ilçesine 12 kilometre uzaklıktaki manastırın, Samandağ ile Defne ilçesinin ortasında yer aldığını anlatan Işıkgör, şöyle devam etti:
“Manastırın en büyük özelliği, burada Stilitler tarikatının yer alması ve insanların burada ayin yapması. Bunun dışında, tek başına inzivaya çekilmek. Stilitler tarikatının kurucusu Saint Simon Stilit, aynı manastırın benzeri olan yere gidiyor ve orada adaşı yaşlı Simon’dan dini ders alıyor. Gördüğü eğitimden sonra Antakya’ya dönen Simon, burada manastırı kurarak tarikatlarıyla ilgili ayinler yapıp eğitimler veriyor. Tabii ki orada inzivaya da çekiliyorlar. Yaklaşık 1,5 metrelik genişliğinde 10 metre yüksekliğinde olan bu sütunların üzerinde kaldıkları için ‘Terk-i Dünya Tarikatı’ diyenler de var. Burası ayin yapmak amacıyla yapılmış bir yer. Tütus Tüneline de yakın olan Manastırı görmeye gelenlerin sayısının her geçen gün arttığıını görüyoruz.” dedi.
“Terk-i Dünya tarikatının merkezi”
St.Simon Manastırı “Terk-i Dünya tarikatının merkezi” olarak biliniyor.
Samandağ-Antakya arasındadır ve Antakya’ya 18 km uzaklıktadır. Asi Nehri’nin yatağına da bakan bir tepe üzerine inşa edilmiştir.
Dağ adını çok küçük yaşlarda din eğitimi alan ve kendisini tamamen Tanrı’ya adayan St.Simon‘dan almıştır.
Ağır din eğitiminden sonra insanlardan uzaklaşmak isteyen St.Simon, sadece tanrı ya yakın olmak istemiş bu nedenle tek başına bir dağın tepesine giderek tek başına yaşamaya başlar.
6. Yy’dan günümüze kadar ulaşan St. Simon, manastırın ortasındaki sütunun üzerinde yaşamaya başlar. Ve günden güne herkes tarafından adı duyulmaya başlayan St. Simon, hastalara şifa olur.
ve adı insanlar tarafından yüceltilir. 40 yıl boyunca bu sütunun üzerinde yaşayan St. Simon, buradan insanlara şifa dağıttığı için konuşlandığı dağa da “Mucize Dağı” denilir.
St.Simon‘un vefat edince annesi Aziz Marta’nın yanına gömülmüş ve burada muhteşem bir manastır inşa edilmiş.
MS.6. yüzyılda inşa edilen St. Simon Manastırı, kesme taşlarla oyularak hac şeklinde inşa edilmiştir.