İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, yaptığı açıklamada; 04 Haziran 2017 tarihinde Adana’da yapılan Doğu Akdeniz Çevrecileri (DAÇE) toplantısında kabul edilen HAVA KİRLİLİĞİ GÜNCEL DURUM ÖZETİni kamuoyu ile paylaştı.
Adana Çevre ve Tüketici Koruma Derneği, Antakya Çevre Koruma Derneği, Erzin Çevre ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği, İskenderun Çevre Koruma Derneği, Mersin Çevre Dostları Derneği. Mersin Çevre ve Doğayı Koruma Derneği, Tarsus Çevre Koruma ve Kültür Sanat Derneği, Türk Toraks Derneğinin otak açıklamasında;
Yıldırım açıklamasında; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dış ortam hava kirliliğini insanlar için grup 1 kanserojen olarak tanımlandığına dikkat çekti.
İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, açıklamasında şu görüşleri paylaştı:
ortam hava kirliliğinde parçacık maddeler (PM) majör faktördür ve gözle görünemedikleri için WHO tarafından “görünmez katil” olarak adlandırılmıştır.
Yasal mevzuatımız insan sağlığını korumak için limit değer olarak Pm10 için günlük 70 µg/ m³ yıllık 48 µg/ m³ kabul etmektedir. Avrupa Birliğinde (AB) şu anda geçerli olan limit değerler günlük 50 ve yıllık 40 µg/ m³ tür ve bizde 2019 yılında aynı değerleri kabul edeceğiz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait hava kalitesi ölçüm istasyonları verilerine göre;
2017 Şubat ayından 27 ve 28.günlerde bazı saatlerdeki ölçümlemeler ÇŞB ‘nın Metoroloji istasyonundan İskenderun için Hava Kalitesi değerleri aşağıda örneklenmiştir.
27.02.2017 saat 07.00 de PM10 37ug/m3 , öğlen saat 12.00.’da pm 130 ug/m3 ‘e öğleden sonra saat 14.00’da ise 103ug/m3 gibi çok yüksek değerlere ulaşan bir kirlilik gözlenmektedir.Yani Şubat(27.gün örnek) ayındaki değerler öğlenden başlayarak gece saatlerine kadar günlük ve yıllık AB limit değerlerinin üzerine çıkmaktadır.
(Kaynak:http://www.havaizleme.gov.tr/Default.ltr.aspx)
Bölgemizdeki diğer illerde de benzer ölçüm değerleri izlenmektedir.Çukurova’nın Toroslar ve Amanoslar ile çevrelenmiş coğrafi yapısı nedeniyle bölgede oluşan kirlilik dağları aşamamaktadır.Bu nedenle Mersin,Adana,Osmaniye,Hatay illeri aynı ortak kadere sahiptir.
Pm10kirliliğinin oluşmasında başlıca kaynaklar ulaşım,ısınma amaçlı kömür kullanımı,çimento fabrikaları,sanayi faaliyetleri,taş ocakları ve kömürlü termik santraller gelmektedir.
Bölgemizdeki hava kirliliği gerçeği ortada iken şu anda çalışan üç kömürlü termik santraline (İsken,Tufanbeyli,Atlas) ek olarak Doğu Akdeniz sahilinde 12 bin MW gücünde yılda 36 milyon ton kömür yakacak 15 kömürlü yeni termik santral yapılmak isteniyor.
Bu nedenle bu santrallerin yapıldığını var sayar isek günde 10 ton civarı pm 10 havaya salınacak. Örnek; Hatay İli Erzin İlçesinde yapılması PLANLANAN 900 MW SELENA Kömür santrali en gelişmiş filtre sistemini kullandığı geçerli sayıldığı halde bacalarından günde 770 kg PM10 havaya salınacaktır.Ayrıca Çevre Etki Değerlendirme Raporunun hazırlanması sürecinde 30 gün yapılan ölçümlerin 20 günü 12/11/2014 olan onay tarihinde 2014 yılı limitleri üzerindedir ve bugün ise tamamı yasal limitlerin üzerindedir.(Kaynak: SELENA Termik Santrali ÇED Raporu) Bu çarpıcı örnek zaten kirli olan bölgeye yeni kirleticilere nasıl izin verildiği sorusunu gündeme getirmektedir.Doğru olanı bu gibi tesislerin toplam çalışma ömrü boyunca oluşturacağı kirletici etkinin hesaplanmasıdır.
Bu partiküller Kurşun Kadmiyum Arsenik gibi ağır metaller ve Radyoaktivite içerir.
2010 yılında Türkiye’de dış ortamda partikül madde (PM) ve ozona maruz kalma nedeniyle 28 924 kişi zamanından önce hayatını kaybetmiştir
(Kaynak 😉
Türkiye’de elektrik üretimi için kömür yakılmasından kaynaklanan hava kirliliği hâlihazırda erken ölümlere, kronik akciğer hastalıklarına ve kalp sorunlarına yol açıyor ve sağlık alanında yaklaşık 3,6 milyar Avro’ya varan bir maliyet getiriyor.
(Kaynak;HEAL,TTB,HASUDER,TÜRK TORAKS DER.,İMUD,TÜSAD çalışması)
Ancak Termik santrallerin ne izin sürecinde ne de açılan davalardaki bilirkişi sürecinde hekimler yok.
Çözüm önerilerimiz:
- Toplu taşıma raylı sistemle tüm Şehirleri kapsamalı
- Şehir içinde yeşil alan koridorları açılarak hava akımı sağlanmalı
- Isınma da kömürden vazgeçilmeli
- Termik santraller kesinlikle yapılmamalı
- Enerji kaynağı olarak rüzgâr ve güneşten yararlanmalıyız
- Toplumsal ve Kümülatif etki hesabı her alanda uygulanmalıdır.
- Her türlü tesis planlanırken Sağlık Etki Değerlendirmesi göz önünde bulundurulmalı ve acilen bununla ilgili mevzuat oluşturulmalıdır.