Halk dilinde Sen Piyer Kilisesi olarak dillendirilen dünyanın ilk mağara kilisesi; St. Pierre (Aziz Petrus) yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor.
Asi Antiokheası üç büyük dinden birisi olan Hıristiyanlığın bir din olarak şekillendiği, ilk kez Hıristiyan toplumunun ortaya çıktığı ve Hristiyan adının dünyada ilk kullanıldığı yerdir. Habib-i Neccar Dağı’ nın batı yamacında yer alan Aziz Petrus halk arasında bilinen ismiyle mağara kilisenin ilk Hristiyanlar tarafından kullanılmış ve Hristiyan inancının en eski kilisesi olduğuna inanılır. Hıristiyanlık inancının o dönemin büyük metropollerinden olan Antiokheia (Antakya) da MS 40 yılında ilk kez din olarak ortaya çıkması ve bu dine mensup cemaate ilk kez Hıristiyan kelimesinin Antiokheia da kullanılması bu inancın doğruluğunu pekiştirir. St. Pierre Mağara Kilisesi 1963 yılında St. Pierre Kilisesi dünyanın ilk mağara kilisesi olarak Papalık tarafından haç yeri olarak ilan edilmiştir.
Kilise, Asi Nehri’nin doğu yakasında, Staurin (Hac) Dağı’nın eteğinde, tavanı beşik tonoz şeklinde biçimlendirilmiş kayaya oyularak şekillendirilmiş tek mekanlı bir yapıdır. Mağara kilise olarak adlandırılan yapı 13 m derinlikte ve 9,5 m genişlikte ve 7 m yüksekliktedir. Yapının ön kısmı ise daha sonraki kullanım evrelerinde öne doğru uzatılmış, içte iki paye dikme ile üç nefli kilise planı uygulanmıştır. Yapının cephesinde üç kapı ve üstünde üç pencere içeren cephesi bu plana uygun olarak inşa edilmiştir. Yapının iç kısmında korunagelen iki renkli beyaz ve siyah renkli tesseralar kullanılan taban mozaiği, Antakya kazılarında ortaya çıkarılan ve MS. IV. Yüzyıl sonlarında inşa edilen Kavaslı Kilisesi mozaik tabanına benzerliği nedeniyle MS. IV. Yüzyıl sonlarına tarihlendirilebilir. Bugün mevcut olan giriş (batı) cephesi, 1863 yılında Kapuçin rahipleri tarafından restorasyonu yapılmıştır.
Mağara kilisenin üst kısmında, antik kente Harbiye yönünden gelen su kanalları uzanmaktadır. Kilisenin kuzeydoğu köşesinde açılan bir geçit bu su kanallarına bağlanmaktadır. Sözlü geleneğe göre Hristiyanlığın yönetim tarafından kabul görmediği ve tepkiyle karşılandığı ilk yıllarda, bu inanışı benimseyen halkın, gizli dini faaliyetlerini sürdürürken baskın anında bu geçidi bir kaçış yolu olarak kullandıklarına inanılmaktadır. Mekanın güneydoğu köşesinde ana kayaya oyularak biçimlendirilmiş minik bir havuzcuğun içine kayadan süzülen suyun biriktiği vaftiz kuyusu mağaranın kiliseye dönüşüm sürecine ait olmalıdır. Kayaya oygu kilisenin duvarlarında çok az bir kısmı görülebilen kırmızı boya izleri, mekanın iç kısmının sıvalı ve boyalı olduğunu göstermektedir.
M.S. IV. yüzyılda Hristiyanlığın ve paganizmin birlikte var olduğu dönemde Aziz Petrus Kilisesinin batısı Roma Çağı Antakyasının merkezidir. Antik kaynaklara göre İmparator Valens tarafından yaptırılan “Forum” burada yer almakta olup kentin tapınak, meclis binaları, hamam gibi diğer kamusal yapıları da bu çevrede bulunmaktadır. Antakya’nın kent merkezinin burada olması; agora olarak düşünülen alanın yakınlarında yer alması, St. Pierre kilisesinin halkın gündelik yaşamında önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Kilisenin yerleştiği alanın çevresinin IV. Yüzyıldan itibaren kutsiyet taşıdığı bu alanın yakınlarında mezarların kilise ile ilişkili olarak kullanıldığı anlaşılmakta olup kilisenin yakınlarındaki bir çok doğal mağaracıkların veya kayaya oyularak şekillendirilen mekanların inziva odaları olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. V. Yüzyılda yaşamış olan Aziz John Chrisostomus’ un Aziz Petrus Kilisesi yakınlarındaki inziva odalarından birisinde uzun yıllar kaldığı bilinmektedir. Aziz Petrus Kilisesi ve yakın çevresi Hıristiyanlığın ilk ortaya çıkış ve yayılım evrelerinde önemli rol oynamış mekanlardır. St. Pierre ya da Aziz Petrus Mağara Kilisesi ve çevresi hem dini hem de kültürel ve siyasi bakımdan uygarlık tarihinde önemli rol oynamış olan Antakyanın kent merkezi olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. 1932-1939 yılları arasında Fransız manda döneminde ve 2010-2012 yılları arasında yapılan kurtarma kazıları bu alanın ne denli önemli arkeolojik kalıntılar barındırdığının ipuçlarını vermektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 30.06.2005 tarih ve 799 sayılı kararıyla Anıt olarak tescili yapılmıştır. Her yıl 29 Haziran’da düzenli olarak ve yıl içerisinde de çeşitli zamanlarda kilisede ayinler düzenlenmektedir.