Heykeltıraşlığa merak duyan Heykel ve Seramik Heykel Sanatçısı Selahattin Deniz, eğitimini almadan toprağı tanımaya çalıştı. Sanat eğitimi almadı. Sanata ve sanat dünyasına bir yakınlığı vardı. Alaylı olarak başladığı sanatsal çalışmaları, zamanla sanat çevrelerinin ve sanata ilgi duyanların ilgi odağı oldu. Kendi deyimi ile kırkından sonra sanata olan tutkusu daha da belirgin bir biçimde ortaya çıkmaya başladı. Yine sanatçının deyimi ile yaptığı her eseri estetik kaygıyla yaptı.
1988’li yıllarda açtığı Vesta Kafe ile kentin ilk kafe kültürüyle tanışmasını sağladı. İskenderun Lisesinin karşısındaki pasajda açtığı Vesta kafenin duvarlarını kendi yaptığı resimlerle süsledi. Kendi özel kütüphanesini Vesta Kafe’ye taşıdı. Ancak kitap “bazı kitap tutkunları” okumak istediği kitaplara sesizce el koyunca her geçen gün kütüphanenin raflarından azalan kitapları fark ettikçe de bir anlam da veremedi. “yahu ben anlamıyorum okuduğun kitabı al rafına koy, senden sonra da bir başkası da okusun. Ben olsam öyle yapardım” dedi.
Vesta deneyiminden sonra eşiyle birlikte restoran işletti. İskenderun Belediye binasının alt katında bir süre Martı Restaurant’ın işletmeciliğini yaptı. “O dönem İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan idi. Başkanla anlaşamayınca sanata kendisi sanata eşi de Belgin Abla Mutfağı adı altında yemek sektöründe faaliyetlerini sürdürmekte.
O gündür bu gündür; taş, toprak, ahşap ya da cam Sanatçı Selahattin Deniz’in elinde şekilleniyor daha da bir anlam kazanıyor. İskenderun ilçesine bağlı Süleymaniye Mahallesinde sanatsal çalışmalarını yürüten Selahattin Deniz, 2000 yılından bu yana vazodan tabağa, tablodan mitolojik öyküleri olan karakterleri, çeşitli şekil ve boyutlarda heykel ve büstlere dönüştürüyor. Geçmişte İskenderun’da düzenlenen festivallerde eserlerini karma sergilerle sanatseverlerle buluşturan sanatçı Selahattin Deniz’in eserleri Türkiye genelinde mekânların en güzel köşelerini süslüyor.
Sanatçı Selahattin Deniz, “Toprağı 45 yaşından sonra tanımaya başladım. Oysa insanoğlu toprağa 15 bin yıldan buyana kile şekil veriyor. Toprağı tanırken önce kili çamura dönüştürmeyi, şekillendirdiği kili kuruturken ve son aşama pişirirken hata yapmamanız gerekiyor. Çünkü toprak hata kabul etmez. Sadece toprak mı? Hayır Cam, ahşap veya farklı bir malzemeyi kullanırken çok iyi tanımak gerekir. Kullanılan malzemenin kimyasal özelliklerini çok iyi bilmek gerekir: Yaptığım her eseri estetik kaygıyla yapıyorum.” Şeklinde düşüncelerini Gazeteci Serpil Korkmaz ile paylaştı.
Ressam ve Heykel Sanayçısı Fadıma Eren’ın Heykel ve Seramik Sanatçısı Selahattin Deniz’i ziyaretinden bir kare…
Heykel ve Seramik Sanatçısı Selahattin Deniz, “Kentli olmak; sanatla, mimarı ile meydanları ile mümkündür. Bir kenti geleceğe ancak sanatla taşırsınız. Kenti yöneten kişi yönettiği kentte sanata önem verirse, sanat adına kalıcı adımlar atarsa hem kent hem de kenti yöneten her kim ise kendisini geleceğe taşımış olur. İnsanlar kent meydanında iletişim kurar, o meydanda sanatsal faaliyetler yapar ve kenti geleceğe taşır. Kenti geleceğe taşımak da sanatla mümkün olur. Yapılan belediyecilik hizmetleri yerel yönetimlerin asli görevleridir. Dolayısıyla geçmişe baktığımızda gelmiş geçmiş medeniyetlerin hangisi yol yapmadı? Her medeniyet kendi yolunu yaptı. Bu gün o medeniyetlerin inşa ettikleri yollardan daha çok sanat üretimleri konuşulmakta. Çünkü sanat sanatçıyı da kentleri de geleceğe taşır. Herkes gibi icraat yapan değil artı bir fazlasını yapanların gelecekte adları anılacaktır. Yönetici asli görevlerini yapmalı ve yaptıkları ile de asli görevlerinin dışına çıkmalı. İşte o zaman geleceğe isim yazmak söz konusu olacaktır.” Diye konuştu.
Haber ve Foto Serpil KORKMAZ