Serpil KORKMAZ-İskenderun
Farklı misyonundan dolayı iş ve sanat dünyasında fark edilip bir çok projede yer alan Rüzgar Sünbül televizyon programlarıyla kendini fark ettirip izleyicilerin sevgisini kazanıp, mesleğinde emin adımlarla ilerlemişti.
Mesleğin mutfağından gelen bulaşıkhane bulaşık yıkayarak, soğan – patates soyarak başlayan ve ilk ustasının sözünü kendisine şiar edinen Rüzgar Şef, “Lezzeti sunmak sanat, tatmak ayrıcalıktır” diyerek mesleğinde başarılı bir yol izledi.
Anlamlı ve felsefi bir söz olarak kendisinde derin izler bırakan ilk ustasını da şükran duygularıyla anan Rüzgar Şef, başarılı TV programlarında boy gösterirken bir çoğumuz Onu “Smokinli şef” olarak da tanıyoruz…
“O zaman işin temelinden başlamam gerekirse şöyle başlıyabilirim cümlelerime. Klasikleşmiş eşeleşmiş cümleler vardır. Yemek yapmayı seviyorum. Evden kaçtım vs. vs.. Benim bu meslekte yol almam biraz farklı oldu. İlk okul yıllarında harçlığı olsun diye para kazanma umuduyla başladım. Lakin kulakları çınlasın ustam tabi o zaman şef sözcüğü yok. Onun için ustam diyorum. Kasım Yılmaz beni adeta hamur gibi yoğurdu. Çünkü bu mesleği öğrenmemi ve başarılı olmamı istiyordu. Bense hayta bir çocuktum lakin bulaşıkhaneden başlamam gerekiyordu. Çünkü bu mesleğe ben alaylı başladım. Şimdiki gibi gastronomi nerede.. Nerede bizde o şans. Onun için kazan yıkıyarak, soğan soyarak başladım. Lakin gel zaman git zaman ustamında destekleriyle hızla ilerlemeye başladım. Bana söyledikleri veya verdiği tenkitler o dönem her nekadar canımı sıksada, şimdi onu çok daha iyi anlıyorum ki hep iyiliğimi düşünüp benim üzerime düşmüş. Arzu et lokantası adında keyifli bir işletmeydi. Huzurlu mutlu aile ortamımız vardı. Fakat çalıştıkca hırs yapıyor daha fazlasını istiyordum. Bir şeyler bana artık nerdeyse yetmez hale geliyordu.” Diyerek mesleğe atıldığı ilk zamanları Gazeteci Serpil Korkmaz ile paylaşan Smokinli Cheff Rüzgar Sümbül, o günleri şöyle anlattı:
“Hiç unutmam mesela ustamın abisi Hüseyin Yılmaz kasada durur maaşlarımızı o verirdi. Bir gün beni çağırdı. 20 Tl maaş alıyordum ve bana; “bundan sonra senin maaşın 25 Tl oldu” dedi. Sanki dünyayı satın almış gibiydim. Ve o gün birkez daha anladım ki hırsıma yenilerini katmam ve ustamın yüzünü kara çıkartmamam gerekiyordu…
Uzun yıllar burada çalıştım ve artık duramazdım orda açılmalıydım çünkü yetmiyordu her ne kadar istemesem de ailem gibi gördüğüm bu insanların yanından ayrılma kararı alarak Marmaris’te bir otelde çalışmaya başladım…
Burada bir süre ediğim süreçte “dünya mutfağı” dedikleri yemek sektörü patlamaya başlamıştı. Ve tabiri caizse “ver elini yurt dışı” dedim. Meksika, Almanya, İsviçre, İtalya, Roma, Japonya gibi ülkeleri gezdim. Yemek kültürlerini öğrendim.
Çalıştım para kazandım. Türkiye’ye dönüş kararı aldığım zaman çok iddalı iyi bir ustaydım artık. Tanınmıyor kimse beni bilmiyordu. Ama ben mesleğimde çok kez başarılara imza atmıştım.
Döndüğüm süreçte mevlam yüzüme baktı ve şu an hala Türkiye’nin gündeminde olan birkaç sanatcıyla çalışma fırsatı buldum. Öğrendiğim teknikleri kullandım ve başarılı oldum bu serüveni hızla tırmanmaya başlamıştım.
Aşçılık sektörü tanımaya başlamıştı. İsmim konuşulur hale gelmiş Rüzgar Sünbül diye biri de var içimizde diye konuşulmaya başlamıştı.
Hızla çıkmaya çalıştığım merdivenleri artık daha temkinli ve yavaş çıkmaya başlamıştım. Çünkü hızlı çıkıp inmektense yavaş çıkıp gündemde olmak yazılı görsel basında yer almak ve ünlü olmak istiyordum.
Ustam Kasım Yılmaz’ın bana emanet ettiği cümleyle yoluma devam ettim “Lezzeti sunmak sanat, tatmak ayrıcalıktır” çok derin ve anlamlı bir söz bana göre. Çünkü lezzeti sunarak sanat yapıyordum.
Tadanlarda ayrıcalığını yaşıyordu. Bir gün yaygın bir televizyon kanalından yarışma programı teklifi aldım. Ve tereddütsüz tamam dedim. Artık tanıtıma çıkma zamanım gelmişti.
Yarışmaya katıldım ve bir hafta süren bir süreçte annelerin teyzelerin hatta izleyenlerin sevgisini kazandım. Tavırlarım hareketli olmam yarışmada beni marjinal chef adını verdi. Ve artık Türkiye beni tanıyordu.
Ben mesleğe başladığım günkü gibi aynı çizgide emin adımlarla yürümeye devam ediyordum. Bu arada yarışmadanda 30 bin Tl para ödülü aldım. Bu deneyim başka bir kanaldan yemek programı yapmam için gelen teklifi de kabul ettim.
2 yıl yemek programı yaptım. Bilgi birikimim yelpazem genişlemiş ve herkes tarafından tanınan bir cheff konumunda idim. Çok hızlı griş yapmıştım. Bu da arkadaşlıklar, dostluklar, iş – sanat dünyasında popüleritemi arttırmıştı.
Kimilerin menülerini hazırlıyor. Kimilerinin ise özel davetlerinde boy gösterir olmuştum. Meslekte amacıma ulaşmış olmamdan dolayı mesleğimle ilgili bazı kararlaı resmileştirme vaktim gelmişti. Rüzgar Cheff Danışmanlık Creative Ajans adını verdiğim şirketimi kurdum.
Ardından “Rüzgar Cheffle Lezzet Turu” adını verdiğim kitabımı yazdım. Lakin kitabımı hala çıkarmadım doğru zamanı bekliyorum.
Şu anda ise aktif olarak 7 yıldan bu yana TV programı yapıyorum. Öte yandan da araştırmalarıma devam ediyorum.
Şirketim İstanbul’da devam ederken bense hiç durmadan işlerime devam etmekteyim. Şefliğimi hiçbir zamn geri planda bırakmıyarak hırslarıma ve isteklerime devam çabasındayım. İrili ufaklı çok restaurant da çalıştım yaşamın boyunca.
Dört yada beş otelde çalıştım. Çünkü restaurantda yani alakart mutfakta daha keyif aldığımı düşünüyorum. Ve halen bir işletmede yeni teknikler yeni yöntemler kullanarak Şile de görevime devam ediyorum.”
Aynı zamanda Çanakkale Aşçılar Derneği Basın Sözcülüğü görevinin yanısıra TAŞFED (Türkiye Aşçılar Ve Şefler Federasyonu) üyesi de olan Rüzgar Sünbül, kimine göre serüven, kimine göre yaşam diye anılırken kendisine göre “yemekte aşk yani lezzeti sunmak sanat tatmak ayrıcalık…” düşüncesiyle gastronomi sektörünün önemli isimlerinden birisi…