İnsan Hakları Derneği İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk hayatını kaybeden hasta tutuklu Muhsin Kızılkan cezaevlerinde tutuklu bulunan hasta mahpusların cezaevinde yaşadıkları zorluklar hakkında yazılı basın açıklamasında bulundu.
Selçuk, açıklamasında yıllardır hasta mahpuslar listesinde adı bulunan Muhsin Kızılkan’ın yaşama veda ettiğini belirterek ” Muhsin Kızılkan’a daha önce kolon kanseri tanısı konulmuş ve bu nedenle ameliyat olmuş, bir süre tedavisi için infaz ertelemesi yapılmıştı. Bir yıl kadar dışarıda tedavisine devam edilmiş, sonrasında infaz ertelemesi durdurularak yeniden İskenderun T Tipi Cezaevi’ne hapsedilmişti. 4 Temmuz 2019 günü Cezaevi’nde fenalaşmış ve
İskenderun Devlet Hastanesi’nde beyin ameliyatına alınmıştı. Bu hastalığının daha önceki kanser hastalığıyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Ameliyat sonrası bir daha kendine gelememiş ve yaşamını yitirmiştir. Beyin ameliyatı sonrası, geçen hafta içinde verilen cezanın infazının üç ay ertelenmesi kararı infaz sisteminin garabetini bir kez daha gözler önüne sermekten başka bir işe yaramamıştır. ” dedi
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
İnsan Hakları Derneği olarak güncellediğimiz listemizde 458’i ağır olmak üzere 1334 hasta mahpus bulunmaktadır. Hasta mahpusların ölümüne seyirci kalınmakta, mahpuslar tabutla tahliye olmakta bürokratik engeller yasal zorluklar adeta hastalığı da bir işkenceye dönüştürmektedir.
Uluslararası mevzuat devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif sorumluluklar yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler.
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne göre; “Tutukluların gözetim altında bulundukları süre boyunca, tutukluluk sürelerinden bağımsız olarak her zaman bir doktora erişim haklarının bulunması gereklidir. Sağlık hizmetleri, doktora danışma talepleri gereksiz gecikme olmadan karşılanacak şekilde düzenlenmelidir.” denmektedir.
Oysaki Türkiye hapishanelerinde hastalığı olan mahpusun revire götürülmemesi, hastaneye sevk edilmişse sevkinin gerçekleştirilmemesi, hastane randevularına tarihinde götürülmemeleri, tedavi aşamalarındaki yetersiz ve kötü uygulamalar, kelepçeli muayene vb gerek Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası anlaşmalara gerekse de iç hukuktaki anayasa ve kanunlara aykırı hareket ettiği derneğimize gelen başvurularda da beyan edilmektedir.
Cezaevlerinden tabut çıkmaması için, halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir.
Hasta mahpuslar konusundaki duyarlılığımızı kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyor, Muhsin Kızılkan’ın ailesine başsağlığı diliyoruz ”