Toplumsal olaylara duyarlılığıyla göz dolduran güzel ve başarılı oyuncu İdil Fırat, Göktürk’te Eyüp Belediyesi tarafından toplatılan hayvanlar için de kuralını bozmadı. .
Sanatçı ve oyunculuğunu beğendiğiniz İdil Fırat’ın sokaktan sahiplendiği kedileriyle olan hikayesini, sokaktaki hayvanlar ve hayvan hakları ile ilgili düşüncelerini öğrendikten sonra kendisine olan hayranlığınız 10 kat artacak.
İdil Hanım, kediniz veya köpeğiniz var mı? Varsa tanıyabilir miyiz?
Kendimi bildim bileli evimizde hep hayvanımız oldu. Şu an iki kedim var. İkisi de ihtiyaç sahibi oldukları için sokaktan sahiplendiğim kediler. Gypsy 3 yaşında gözleri olmayan bir dünya tatlısı sarman. Smoky ise salya sümük hastayken bulduğumuz, şimdi ise görenleri kendisine hayran bırakan 10 yaşındaki güzel kızım.
Hayvan sevginiz ne zaman başladı?
Beş yaşındayken babamın eve getirdiği bir köpekle başladı aslında ve o günden sonra önlenemez bir şekilde yoğunlaştı İyi ki de öyle oldu. İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz demiş ya Anatole France, doğruluğuna inancım sonsuz ve kendimi bu anlamda bana doğa sevgisini, hayvan sevgisini aşılayan birer anne-babanın çocuğu olarak dünyaya geldiğim için çok şanslı görüyorum.
Sokak hayvanları konusunda ne düşünüyorsunuz? Sokağınızdaki hayvanlar ile aranız nasıl?
Bu ülkede sokak hayvanı olarak dünyaya gelen hayvanların çok şanssız olduklarını düşünüyorum. Gerek yönetimdeki parti ve belediyeler gerekse dünyanın tek sahibinin kendisi olduğuna inanan, bütünün sadece bir parçası olduğunu özümseyememiş bir çoğunluk tarafından itilip kakılıyorlar.
Sokaklar sadece bize ait değil, hepimizin… Yaşam alanlarını istila ettiğimiz bu hayvanlara büyük borcumuz var bizim. Sokağımızdaki hayvanların yaşamlarını kolaylaştırmak üzerine çabalıyor olmamız gerekirken; tıkıldıkları barınakların içler acısı haliyle, tecrit, itlaf, yoketme eylemleriyle karşı karşıyayız. Bir sokak hayvanı kısırlaştırılır ve sokağında tamamlar ömrünü. Onların yeri ölüm kamplarından farksız barınaklar değildir.
İnsanlar Türkiye’deki barınaklar konusunda bilgi sahibi değiller. Ayrıca bilgi sahibi olup da hala hayvanların barınakta olması gerektiğini düşünen de insanlığını sorgulamalıdır. Özetle bir sokak hayvanının yeri sokaktır, ormanlar ya da barınaklar değil! Ve bizler sokaklarımızda yaşayan hayvanlarımıza sahip çıkmak, korumak ve yaşamlarını iyileştirmekle yükümlüyüz. İnandığım bu…
Yeri gelmişken evimizi paylaşacağımız bir hayvan istiyorsakta bunun için adres yine sokaklardır, Petshoplar değil.
Türkiye’yi hayvan hakları konusunda nerede görüyorsunuz?
Hiç iyi bir yerde görmüyorum doğrusu. Yasalarda hayvana işkencenin, eziyetin karşılığı “mala zarar vermek” olarak kabahatler kanunu kapsamında yer aldığı sürece iyi bir yerde görmem imkansız.
Başka türlü görünmeye çalışsalar da, aslında hayvanları sokaklardan temizlenmesi gereken bir sorun olarak gören belediyelerin işledikleri ve her gün yenisini duyduğumuz bu ayıplar devam ettikçe iyi bir yerde olmayacak.
Ciddi anlamda eğitime ihtiyaç var. Yaşam hakkının, bir dünyayı paylaşmanın ne olduğunu bilmeye, bunu kabul etmeye, zarar vermeden birlikte yaşamanın güzelliğini öğrenmeye… Ve bunun aşılması için epey bir zamana ihtiyaç var. Korkarım o zaman gelene dek sokaklarda tek bir hayvan kalmama tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Eyüp’te sokaktaki hayvanların belediye tarafından kanunsuz bir şekilde toplanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
5199 sayılı yasanın dışında bir uygulamaya imza atıyor Eyüp Belediyesi. Üstelik kendini haklı göstermek için türlü yalanlara başvurarak. Asli görevleri sokaktaki hayvanı kontrollü bir şekilde kısırlaştırmak, aşılamak ve yaşadığı alana geri bırakmak olmalıyken, önlerine gelen köpeğe uyuşturucu iğneler atarak zarar veriyor. Topladığını kafesler ardında berbat koşullarda hapsediyor, aslında uzun ve acılı bir ölüme terkediyor. Başka hiçbir şey değil. Ayrıca bu sadece Eyüp Belediyesi‘nin uygulaması değil, belediyelerin genel icraatı!
Bir kedi veya köpek İdil Fırat için ne ifade ediyor?
Şöyle cevaplayayım. Örneğin Eyüp Belediyesi’nin bu uygulamasını doğru bulan insanların bir adet kedi kadar değeri yok gözümde. İnsan olmanın gerektirdikleriyle uzak yakın ilgisi olmayan herkes için söyleyebilirim bunu. Kısacası bütünün gerçek manada anlamını kavramış doğaya ait tüm güzel canlılar çok kıymetli gözümde, insan, ağaç, kuş, kedi, köpek… Aksi ise o derece mana boşluğu.