Türk kültüründe “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır”

Published on:  /   Yorum yapılmamış

Türk kahvesi, sohbetin ve lezzetin durağı oluyor. Türk kahvesi, daha çok Türk kültüründe önemli yere sahip Osmanlı İmparatorluğu’dan günümüze kadar gelmiş en eski kahve hazırlama ve pişirme metotları ile, kendine has tadı, köpüğü, kokusu, sunuluş biçimiyle özgün bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.

 

Tüm dünyada günlük yaşamın bir parçası haline gelen kahve aynı zamanda bir alçak gönüllülüğün de ifadesidir kültürümüzde.  Nasıl mı,  “ Buyurun, acı bir kahvemizi için” veya “Bir acı kahvemizi içer misiniz?” gibi sözler aynı zamanda bir davet bir buyurma aracıdır. Kahve kültürü öylesine özdeşleşmiş ki bizimle “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” diyerek ikram edilenlere de bir kıymet ölçüsü olarak dillendirilir.

Türk kahvesi, daha çok Türk kültüründe önemli yere sahip Osmanlı İmparatorluğu’dan günümüze kadar gelmiş en eski kahve hazırlama ve pişirme metotlarındandır. Kendine has tadı, köpüğü, kokusu, sunuluş biçimiyle özgün bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.

Araştırmacılar kahvenin 14. yüzyıl başlarında Habeşistan’dan tüm dünyaya yayıldığını, çıkış yerinin de adının etimolojisi de kahve ile benzerlik gösteren Güney Habeşistan’daki Kaffa yöresi olduğunu belirtmektedir. Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme yöntemiyle özgün tadına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiş, Brezilya ve Orta Amerika kaynaklı, Arap türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden önce içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restoranın menüsünde bulunan iki kahveden biridir.

Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurmuş, saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul’a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa’yı oradan da tüm dünyayı sardı.

İngilizler deki çay saati geleneği gibi, kahvenin de Türk toplumunda bir zamanı vardır. Genellikle sabah ve öğlen öğünleri arasında içilir. Türkçe günün ilk öğünü anlamına gelen “kahvaltı” sözcüğü kahve içimi öncesi yenen şeyler demektir. Yine Türk kahvesi, kahve falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türü olup kahvehane adlı işletmelerin doğmasına yol açmıştır. Dini Bayramların ve “kız isteme” törenlerinin geleneksel bir eğesi olmuştur. Bir Türk ata sözünde de bu kültür desteklenmiş ve “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” denilmiştir. Yunanistan’da kahvenin adı Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra kahve endüstrisince değiştirilmiştir.

Kategori:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.