Bekir AYAZ -Eğitimci
Adil Kurs Merkezi
Son zamanlarda psikolog ve psikiyatriste gidenlerin sayısı epeyce arttı. Oysa büyüklerimizden hiç farklı şekillerde telaffuz edilen psikolojik hastalıklar duymamıştık. Evet, bilim ve teknoloji hızla ilerliyor. “Hastalıklar bilinmiyordu diyeceksiniz.”
Bu konuda size katılmıyorum. İnsan doğadan uzaklaştıkça iç huzurunu kaybetti. Yükselen betonarme duvarlar insanın özgürlüğüne vurulmuş en büyük parmaklıklar olmaya devam ediyor. Evin tüm duvarları, indiğiniz basamaklar, yürüdüğünüz yollar, çalıştığınız iş yeri aklınıza gelebilecek her yer o kadar betonlaştı ki maalesef sadece bu saydıklarım değil yüreğimizde betonlaştı. Mutluluk, sevinç, neşe bizlerden uzaklaştıkça uzaklaştı. Kalabalıklaştıkça kalabalıklaştık fakat her bir fazlalıkta biraz daha yalnızlaştık. Samimi dostluklar yerini çıkar ve menfaat üzerine kurulu cemiyetlere bıraktı. Sonrası mı? Psikolojik hastalıkları sıkça duymaya başladık. Oysa doğa ile iç içe olan toplumlarda bu bahsettiğimiz durumlar neredeyse hiç görülmemekte, ayağı toprağa basan elini uzattığında ağacından meyvesini kopartan insanlar milyonluk binalardan daha fazla huzurlu kalmaya devam ediyor.
Siz hiç doğada dolaşan bir kuşun 20 katlı yuva yaptığını gördünüz mü? Siz hiç kendi denizinde ya da gölünde yüzen balığın duvarlarla evinin etrafını çevirdiğini gördünüz mü? Ben bu söylediklerime tanık olmadım. Eğer bu saydıklarımızı bu canlılarda yapsalardı. Bilin ki onlarda mutsuz olacaklardı. Aslında şimdiki insanların bunda pek bir suçu yok. Büyüklerimizin tasarladıkları sistemde dünyaya ayak uydurmaya çalışıyoruz. Onlar gibi büyük binalarda oturuyor, onlar gibi denizi gören yerlere daha fazla para veriyoruz. Onlar gibi ormanlık alanlara yapılmış sitelerden villalar almak için milyonlar veriyoruz. Onlar gibi borçlanıp, onlar gibi mutsuz olmaya devam ediyoruz. “Emekli olduktan sonra bağ, bahçe kurup yerleşeceğiz” diyoruz. Emekli olamadan dünya hayatına son noktayı koyuyor ya da emekli olduktan sonra kurduğumuz hayallerin tümünü unutarak tüm vakitlerimizi hastane odalarında geçiyoruz.
O yüzden kalabalıklaştığımız her geçen gün daha fazla yalnızlaşıyoruz. Yalnızlaştıkça iç huzurumuzu kaybediyoruz.