Türkiye işçi hareketinin önemli direnişlerinden biri olan Yolbulan grevi, bugün 1. yılını doldurdu. 365 gündür kararlılıkla sürdürülen grev, işçilerin alın teriyle ördüğü bir direniş destanına dönüştü.
2024 yılının Haziran ayında başlayan grev, yalnızca iş bırakma eylemi olarak değil, bir hayat duruşu olarak tanımlanıyor. Grev boyunca işçiler; sıcak-soğuk, yağmur-çamur demeden her sabah grev alanında bir araya gelerek birbirlerine sarıldı, dayanışmayla ayakta kaldı.
“Bizler, bir fabrikanın soğuk duvarları arasında değil, umudun ve inancın en sıcak yerinde büyüttük bu direnişi” diyen grevci işçiler, mücadelelerinin yalnızca hak arayışı değil, aynı zamanda onurlu bir yaşam talebi olduğunu vurguluyor.
Bir yılda binlerce saat grev alanında geçirilen zaman, kimi zaman umutsuzlukla, kimi zaman sabırla örüldü. Direniş boyunca; bir simit bölüşüldü, bir çay paylaşıldı ama onurdan bir lokma taviz verilmedi.
Bu süreçte grev alanından pek çok insan geçti. Kimi selam verdi, kimi destek verdi, kimi de sadece izleyip gitti. Ama grevdeki işçiler için en kıymetlisi; yanlarında sessizce duran, bir tebessümle gelen, dayanışmanın en sade hâlini gösterenlerdi.
Direnişin 1. yılında yapılan açıklamada şu ifadeler öne çıktı:
“Bu grevde dostu da düşmanı da tanıdık. Bize vaatlerle gelenleri de, sonra sessizliğe gömülenleri de unutmadık. Ama biz hâlâ buradayız! Eğilmedik, susmadık, vazgeçmedik.”
Yolbulan grevi bir yılı geride bırakırken, grevci işçilerin kararlılığı bir kez daha gözler önüne serildi. Direniş, hem sendikal mücadelenin hem de toplumsal dayanışmanın önemli simgelerinden biri olmaya devam ediyor.
“Sonuna kadar buradayız!” diyen Yolbulan işçileri, haklı mücadelelerini tüm zorluklara rağmen sürdürüyor.






