DASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Gülay GÜL: “Tarım stratejik bir silahtır”

Published on:  /   Yorum yapılmamış

DASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Gülay GÜL:

“Tarım stratejik bir silahtır”

DASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Gülay GÜL, DASİFED Hatay toplantısında yaptığı konuşmada; “Tarım stratejik bir silahtır” dedi.

“Gül konuşmasında; “DASİFED olarak vizyonumuz, Hatay, Osmaniye,  Kahramanmaraş’tan oluşan bölgemiz ve ülkemizde,   özel sektör- devlet işbirliğini kurumsal bir yapıda yürütmek,  iş insanımızın donanımını artırmak, çağdaş dünya ile rekabet edecek bir düzeye ulaştırmak, ülkemizi dünyanın önemli gelişmiş ekonomi devletlerinden biri durumuna getirmek üzere; ekonomi yönetimi ile ilgili yapılan hatalı uygulamalara dikkat çekmek ve çözüm yolları için ortak aklı kullanmayı ilke edinmiş olmaktır.” Dedi.

 

Ekonomi ile siyaset, et ve tırnak gibidir. Zaman zaman ekonomi ile ilgili görüş bildirirken, siyaset aktörlerinin yanlış ve doğrularına da dem vururuz. Bu durumdasiyasi aktörlerin işine karıştığımız yönünde algı oluşturulmak istense de; amacımız hiçbir zaman böyle değildir. Bu konuda her kesimi dikkatli olmaya davet etmeyi bir görev olarak görmekteyiz. Sivil toplum örgütleri olarak biz, siyaset üstü, vatansever, bölgemizin ve ülkemizin  gelişimi için kayıtsız şartsız mücadele etmek için gönüllü olarak bir araya gelen bağımsız bir topluluğuz.

Ülkemizin geleceği ile ilgili dikkat etmemiz gereken en önemli konuların başında kuşkusuzEğitim gelmektedir. Dünya ekonomisinde söz sahibi olmamız ve rekabet edilebilmemiz için Eğitim seviyesinin yükseltilmesi önemlilik arz eder.

Liyakat ve ehliyetin ön plana alındığı, adama göre iş değil; işe göre adam ilkesi ile hareket edilmesi halinde ülkemizde, adalet duygusunun hakim olmasına katkı vereceğini düşünmekteyiz.

Gerek sanayide, gerekse hizmet sektörlerinde ihtiyaç duyulan ara eleman sıkıntısı çözümüne odaklanmalı ve gerekli eğitim politikalarıoluşturulmalıdır.

Zira vasıflı eleman sıkıntısı, kaynak israfına sebebiyet verdiği gibi rekabet gücümüzü de sekteye uğratmaktadır. Bu nedenleönceliğimizi doğru tespit etmek ve kaynaklarımızı optimal düzeyde kullanmak zorundayız.

Dünya ile rekabet edebilmemiz için başta bölgesel ve ulusal  potansiyele  yönelik inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına gereken önem verilmelidir.Bunun yanında çok geride kaldığımız yeni buluş ve patent nitelik ve niceliklerinde hak ettiğimiz yeri almamız gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi taktirde katma değeri yüksek mal üretimi ve ihracatında istediğimiz yerde olamayacağımız aşikardır.

Eğitimli gençlerin daha iyi yaşam umuduyla yurt dışını seçmeleri,bölge ve dolayısıyla ülke kaynaklarının heba olmasına sebebiyet vermektedir. Bizlerin, bu durumu büyük sorun olarak görmesi gerekir. Buna göre  bu konuda  yeni politikalar geliştirmemiz  ve çalıştay düzenlememiz gerektiğini düşünmekteyiz.

Günlük hayatımızda Eğitimsizlik,Kadına şiddet, Kadın cinayetleri ve Çocuk istismarları gibi toplumsal olaylara dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir kadın olarak bu duruma üzüldüğüm gibi; gelecekiçin  endişe içinde olduğumu söylemeden geçemeyeceğim.

Saygıdeğer misafirlerimiz;

Ülkemiz tarım ülkesi idi. Kendi kendine yeten ender ülkelerdendi. Ne oldu da Tarımsal ürünlerin en büyük ithalatçısı olduk. Ne oldu da hayvansal ürünleri ihracat eden ülke durumundan ithalatçı ülke durumuna düştük. Verimli topraklarıyla  tarımda yüksek potansiyele sahip bölgemiz de maalesef bu olumsuz koşullardan nasibini almış durumdadır.

Uygulanan hatalı ve yanlış tarım politikasından vazgeçilerek, tarım emekçilerine gereken maddi ve manevi değer ve gereken katkılar verilmelidir. “Tarım stratejik bir silahtır”.Daha fazla zaman kaybetmeden tarım ve hayvancılık üzerinde bulunan yüksek vergilerin kaldırılmasını ve Planlı tarımsal üretim politikalarının geliştirilmesigerektiğini düşünmekteyiz.

“Üretim ana hedefimiz olmalıdır.”

 

Enflasyon ile mücadele, üretimin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi ile mümkündür. Aşırı döviz kur oynaklığı, geleceğe yönelik üretim ve pazarlama planlamalarını sekteye uğrattığı gibi enflasyon mücadelesine  deolumsuz katkı vermektedir.

Ülkemizde sermaye birikimi azdır. Bu konuda devletin ekonomi dışında tutulması düşünülemez.

Ülkemiz ihracatında, ileri teknoloji ürünlerinin payı % 2,5 ila % 3 civarındadır. Bu oranın artırılması gerekmektedir.

Daha önce belirtiğim gibi; kalkınma ancak; katma değeri yüksek mal ve hizmet üretimi ile mümkündür.

Bir ülkenin en büyük ticari partnerleri komşularıdır. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne sıkı sıkıya bağlı kalınarak komşu ve dünya ülkeleri ile barış içinde olmamız gerekmektedir. “Savaş pahalı, Barış ucuzdur.” Bu nedenle komşu ve dünya ülkeleri ile iyi ilişkiler içinde olmamızın başta bölgemiz olmak üzere  ülkemiz refahına katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.

Kuvvetler ayrılığı ve hukuk sisteminin tesis edilmediği, ekonomik istikrar ile insan hak ve hürriyetlerininistenilen düzeyde olmadığı ülkelere,yabancı sermaye gelmesi beklenilemez.

Türkiye’yi ucuz işgücü cenneti göstermek, hem ülkemiz insanını hem de ülkemizi küçük düşürmekten başka bir anlam taşımamaktadır.Döviz kurunu düşürüp ihracatı artırma modelinde, dünyanın en önemli markalarını üretebilirsiniz. Ancak bunları üreten millet o ürettiği markaların poşetini dahi satın alamaz. Emeği ucuzlatırsanız, ülkenin değerini ucuzlatırsınız. Hedeflenen ihracat modeli ile kalkınma olmaz. Muasır devletler seviyesine gelinemez.

Kaldı ki düzensiz göçlerden dolayı başta bölgemiz olmak üzere   ülkemiz çalışanının satın alma gücü yani gelirinin düşmesi;  bölgede ve Ülkede, hoşnutsuzluk ve yabancı düşmanlığının artmasına sebep olmaktadır.Ülkenin demografik yapısını bozmaktadır. İşsiz sayısının artmasına ve ücrette haksız rekabeti oluşmaktadır.

Zira Göç ile gelenler, asgari ücretin altında ve sosyal güvenlik sigortasından yoksun çalışmakta ve bu durum yoksulluğun artmasına neden olmaktadır. Göç politikası, yeniden gözden geçirilmeli ve disipline edilmelidir.

İşsizlik dedim. Özellikle Üniversite mezunu işsizliğine dikkatinizi çekmek istiyorum. Hemen hemen her ilde açılan yetersiz donanımlara sahip üniversitelerden mezun olanlar, iş bulmakta zorluk çekmekte hattaiş bulamamaktadır. İşsizlik, gerçekte var olan ama bastırılan sosyal çalkantının, ülke güvenliğini tehdit eden bir durum oluşturduğunu dikkatinize sunuyoruz.

2021 yılına, 7,36 ile başlayan Dolar kuru,şu anda 14,68’e yükselmiştir. Bu artış; Hazine, Reel sektör, Finans sektörü ve ülke vatandaşlarının her birinin, kendi durumuna özgü finansal yüklerinde artış, zarar, fakirleşme gibi olumsuz etkileri olmuştur. Döviz borçlusu işletmeler,yıl sonunda yani 31.12.2021’de hesaplanacak aleyhteki kur farkları kadar giderler/zararlar artacak; karlılık azalacak, döviz mevduatı olanlar hariç, borçlu işletmelerin döviz geliri olması yeterli olmayacaktır.

Döviz alacaklısı İşletmeler, yıl sonunda yani 31.12.2021’de hesaplanacak lehte oluşan kur farkları kadar gelir yazılacak, fiili fiktif karlılık artacak, varsa zarar azalacaktır. Bu durumda da henüz tahsil edilmeyen alacaklardan ilave ve erken vergi ödenecektir. Böylece gerek döviz borçlusu gerekse döviz alacaklısı bizim gibi işletmelerin bilançoları bozulacaktır.Bu nedenle Vergi Usul Kanunu 280 maddesinde verilen yetki kullanılarak,yıl sonu döviz değerlemesi yapılmaması gerektiğini düşünmekteyiz.

Saygıdeğer misafirlerimiz,

Savunma sanayinin yabancılara satılması, iletişim pazarında Türk firmalarının azalışı, bankaların ve borsanın yabancı ağırlıklı olması, enerjinin özel ve yabancı sektörlere verilmesi, ülkemiz kırılganlığını artırmakta ve ülke güvenliğini tehlikeye attığını söyleyebiliriz.

 

 

 

Biz iş dünyası, bu sıkıntılı ortamda, devletimizin ekonomi kuruluşları ileiş birliği yaparak; başta bölgemiz ve  ülkemizin üretim potansiyelini artırmaya, istihdam yaratmaya, işsizliğe bir nebze olsun çare bulmaya ve ümidimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz. Bildiğiniz üzereSorunlar, eğitimden ekonomiye kadarçok büyük bir alanı kapsamaktadır.

Ülkemizde adalet duygusunun yerleşebilmesi, gelir dağılımın düzeltilmesi, yoksulluğun ve işsizliğin azaltılması, büyüyen değil gelişen ekonomiye sahip olunmasına katkı vermek hedefimizdir.

Ülke yöneticilerinin, sorunlardan çıkışı, başka ülkelerin  ekonomi modelleri veya denememiş şansa bağlı bir ekonomi sistemi ile değil;  ekonomimiz alt yapısına uygun, akılcı, sağduyulu ve  planlı bir ekonomi ile mümkün gördüğümüzü ifade etmek isteriz.

Toplantılarımızın amacı; başta bölgemiz olmak üzere ülke genelinde sorunlarımızı bu anlamda tespit etmek, sahip olduğumuz kaynakları ortaya koyarak neler yapabileceğimizi kararlaştırmak ve bu yolda adımlar atmaktır. Biliyoruz ve inanıyoruz kiTürkiye, bu sıkıntılı günleri atlatacak potansiyele ve ehil kadrolara sahiptir.

 

Son olarak; bir kadın girişimci olarak  ÜLKEMİZ NÜFUSUNUN YARISINI OLUŞTURAN BİZ KADINLAR PARLAMENTO VE BELEDİYELERDE DAHA ÇOK TEMSİL EDİLMELİDİR diyorum.

Gelecek günlerin daha güzel olacağı inancı ile hepinize  şahsım ve DASİFED Yönetim Kurulu  adına teşekkür ederim.” Dedi.

Kategori:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.