İskenderun Kadın Platformu, kadınlara yönelik şiddeti protesto ederek İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların hukuki güvencesi olduğuna vurgu yaptı.
Buket Yıldız, Esra ve Beren, Berna Özdemir, Selin Çulha, Fatma Karaca, İpek Bakımcı, Medine Kara Sibel Kaya ve en son Dörtyol ilçesinde 4 çocuğunun gözü önünde eşi tarafından katledilen Şule Yıldırım ve daha binlerce kadın. Hikâyeleri hep aynı. Erkekleri sırf redettiğimiz, boşanmak istediğimiz için katlediliyoruz .” şeklinde kadına şiddet ve cinayetleri konu alan İskenderun Kadın Platformu’nun açıklamasını Nazire Gülenay okudu: İskenderun Kadın Platformu adına açıklamada Nazire Gülenay, şunları söyledi:
“Kadınları öldürme cesaretini, kadınlar öldürüldüğünde dahi yine o kadınların hayatını mercek altına alan ,yine kadınların tercihlerini sorgulayan ,öldüreni değil öldürüleni suçlayan savcılar ,hakimler,medya,iktidar ve toplumun bir bütün olarak erkek egemen zihniyetten alıyor.
İktidar ve onun erkek egemen kurumları kadınların yaşam güvencesi olan haklarına saldırarak bu katliama ortak olmaktadır.
Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin sebep ve sonuçlarını yıllardır dile getirdik. Kadınlarla erkekler arası fiili eşitsizlik ve her türlü ayrımcılığın bir sonucu olan erkek şiddetine karşı acil önlem alması gerektiğini her defasında dile getirdik. Ancak önümüze çıkan acı gerçek sorunun çözümünün toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı bakış açısının değiştirilmesi gerekliliği ve bu konuda bir arpa boyu alınmadığıdır.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun gereğince şiddeti önleme, şiddetle mücadele etme devletin kurumları tarafından güvence altına alınması gerekirken, bir kadının katledilişini alternatif medya arayıcılığı ile öğrenilmesi ve takip edilmesi ve faillerin ancak kadınların kitlesel basıncıyla yargılanması kabul edilemez.
Her cümleniz kadınlara, LGBT+’lara artan şiddet olarak geri dönüyor. Erkek şiddetinin bu denli artması erkek yargı, devlet ve tüm kurumları fail kadar suçludur. Kadın cinayetlerinin faili hükümettir. Kadın cinayetlerinin faili İstanbul sözleşmesinin iptalini isteyenlerdir.
İstanbul sözleşmesi biz kadınların hukuki güvencemizdir. İstanbul sözleşmesi diyor ki; politika geliştirin ulusal ve uluslararası tüm kurumlarla koordinasyon kurun ve kadına yönelik şiddeti etkin bir şekilde önleyin. İstanbul sözleşmesi diyor ki;eğer şiddeti önleyemediyseniz, o zaman şiddete maruz bırakılanı koruyacak mekanizmalar geliştirin. Bir kadın şiddet iddiasıyla karakola başvuru yaptığında onu şiddet failinin yanına göndermeyin, kaldığı sığınma evinin adresini faile vermeyin, yeterli sayıda sığınma evi açın .İstanbul sözleşmesi diyor ki, kovuşturma sürecini etkin yürütün. Şiddet failine takım elbise giydi diye iyi hal indirimi vermeyin, haksız tahrik indirimleri vermeyin, konuyla bağlantısı olmayan kadının özel yaşantısına bağlı bilgileri mahkemenin konusu yapmayın, failleri aklamayın.
Artık bir kişi daha kesilmeye tahammülümüz yok. Tüm kadınlar özgürlüğe varmadan isyanımız dinmeyecek! Buradan sesleniyoruz. İstanbul sözleşmesi yaşatır. Bizler İstanbul sözleşmesinin ve 6284 sayılı Kanunun kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Dayanışma ve mücadeleyle birbirimize ve haklarımıza sahip çıkacağız.”