Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi ve CHP Hatay Milletvekili Avukat Suzan Şahin iş mahkemesinde görülen bir davada kadın avukatın ‘etek boyunu’ sorgulayan hakimi meclis gündemine taşıdı.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi veren Şahin, soruduğu sorularda evrensel hukuk kurallarını da hatırlatarak adeta hukuk dersi verdi. Şahin, bir avukatı kadın erkek ayırmaksızın eşit kılan avukatlık cüppesi yerine kıyafetine göre değerlendirmesinin ayrımcılık olup olmadığını, hatta daha ileri gidip fotoğrafını çekmek istemesinin şiddet ve taciz unsuru olup olmadığını sordu.
Şahin, bir kadın avukatın etek boyunun sorgulanmasının hukuki değil ahlaki bir değerlendirme olduğuna dikkat çekerek, bu durumun Anayasa’nın, ulusal mevzuatların ve taahhüt edilen uluslararası anlaşmalardaki toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışına aykırı olduğunu vurguladı. Bir hakimin hukukçu olarak bir kadın avukatın kıyafetine karışmasının ayrımcılık olduğunu belirten Şahin, böylesi davranışların toplumda hem bir kadın avukatı hem de toplumda kıyafetinden dolayı kadınları hedef göstermek açısından kötü örnek teşkil ettiğine dikkat çekti.
Şahin’in Adalet Bakanının yanıtlaması istemiyle sorduğu soruları ise şöyle:
İş mahkemesi hakimi tarafından dava konusuyla davacı avukatının etek boyu arasında nasıl bir ilişki kurulmuştur?
Bir avukatı kadın erkek ayırmaksızın eşit kılan avukatlık cüppesi yerine kıyafetine göre değerlendirilmesi ayrımcılık değil midir? Hatta daha da ileri gidip fotoğrafını çekmek istemesi şiddet ve taciz unsuru oluşturmaz mı?
Söz konusu davranış yargının ve yargı taraflarının bağımsızlık ilkesine aykırı değil midir? Kılık, kıyafet sorgulamasının yapılması ayrımcılık, kin ve nefret suçunu teşkil etmez mi?
Bir mahkeme hakiminin bir kadın avukatın kıyafetine karışması, yetkisini kötüye kullanması ve mahkemeyi küçük düşürmesi sonucunu doğurmaz mı? Bu durum Anayasamıza, mevzuatımıza ve taahhütte bulunduğumuz uluslararası anlaşmalara aykırı değil midir?
İstanbul Sözleşmesi’ne göre hakim ve savcılar “toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun davranmak zorundadır”. Bu hükme rağmen hakimin davanın içeriği bile alakası olmayacak bir biçimde davacı avukatının kıyafetini sorgulama hakkı nereden gelmektedir?
Bu işlemi ve açıklamayı tutanağa geçiren hakim derhal görevden alınacak mıdır?
Hakimin öğle arasından sonra tekrar duruşmaya girmek üzere mahkeme salonuna geldiği ve bu durumdan herhangi bir rahatsızlık duymadığı iddia edilmektedir. Hakimin ifadeleri kamuoyuna yansımamış olsaydı hakim görevine devam edecek miydi?
Duruşma tutanağına yansıyan ifadelerden de görüldüğü üzere hakim davacı avukatına hukukçu gözüyle mi yoksa ahlak kurallarına göre mi değerlendirme yapmaktadır?
Buna benzer hukuki olmayan ahlaki yargılama yapan hukukçular var mıdır? Bu konuda bir denetim söz konusu mudur? Böylesi bir yargılama yapan hakimin verdiği kararlar ne kadar sağlıklı, hukuki ve güvenilirdir?
Hakimin daha önce Balıkesir Adliyesi’nde de bir avukatı dövdüğü, bu nedenle İstanbul’a sürgün edildiği iddia edilmektedir. Daha önce şiddet uyguladığı bilinen bir hakim görevine nasıl devam edebilmiştir? Hakkında cezai bir işlem başlatılmış mıdır? Görevden alınmak yerine neden İstanbul’a sürgün edilmiştir?
Hakimin adliyede bulunan hukukçuların kıyafetlerini sorguladığı ve hakkında daha önce yapılmış bir suç duyurusunun olduğu iddia edilmektedir. Hakim neden daha önce uyarılmamıştır?
İstanbul Sözleşmesi’nde belirtilen hakim ve savcıların toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi alması konusunda bağlayıcı hüküm konusunda bugüne kadar hangi çalışmalar yapılmıştır?
Yargılama esnasında bir kadın avukatı aşağılayıcı, rencide edici davranışlarda bulunulması hem bir kadın avukatı hem de toplumda kıyafetinden dolayı kadınları hedef göstermek açısından kötü örnek teşkil etmiyor mu?