CHP Hatay Milletvekili Av.Suzan Şahin, İskenderun Atçay’da açılması planlanan maden ocakları ile Arsuz’da açılması planlanan maden ocaklarının açılması halinde İskenderun ve Arsuz “ölüm kenti”ne dönüştürülmek isteniyor.” dedi.
Bilindiği üzere 2020 yılı temmuz ayında Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilen 766 adet maden sahasının 9’unun Hatay’da bulunduğuna dikkat çeken CHP Hatay Milletvekili Av.Suzan Şahin, Bu ihalelere karşı ilk elden Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri tarafından iptal istemiyle dava açılmış, Ankara 4. İdare Mahkemesi tarafından “toplu maden ihalesi ilanının dava edilemeyeceği” gerekçesiyle red kararı verilmiş, ardından Danıştay tarafından “toplu maden ihalesinin dava edilebileceği” yönünde verilen karar ile birlikte toplu maden ihalesi iptal davalarının önü açılmıştır.” dedi.
Danıştay’ın emsal kararına dayanarak 26 Şubat 2021 tarihinde aralarında Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ihaleye açılan ve aralarında Hatay’ın da bulunduğu 606 adet arama sahası için hukuka aykırılık ve telafisi imkansız zarar şartlarını taşıdığı gerekçesiyle Akdeniz, Ege, Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu’dan çevre STK’ları, Tabip Odaları ve Ziraat Mühendisleri Odaları çeşitli davalar açtığına vurğu yapan Milletvekili Suzan Şahin, açıklamasında; ““Planlama ve strateji olmadan yapılan girişim Anayasaya aykırıdır”
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü yapmak zorunda olduğu hiçbir ön çalışmayı yapmadan ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 166’ıncı maddesinde belirtilen devlet görevlilerine yüklenen planlama görevini yerine getirmeyip Anayasaya aykırı bir şekilde, planlama ve stratejisi olmaksızın, tüm maden projelerini toptan ihaleye çıkararak yaptığı işlemler ile halkımızın hayatını ve doğayı doğrudan tehdit etmiştir. Rant uğruna halk sağlığı ve çevre hiçe sayılmıştır.
Doğayı yağmalayanların çıkarları, halkımızın taleplerinin önüne geçmiş, çocuklarımızdan emanet aldığımız gelecek nesillere mirasımız olacak olan doğa, toprak, su ve havamıza göz dikilmiştir.
“Hatay’da 75 bin dönümlük alanda maden arama çevre felaketini getirecektir”
Tüm dünya yenilenebilir enerjiye yönelmiş, doğa ve canlı hayatını önceleyen projeleri hayata geçirirken, rant uğruna Hatay’da 75 bin dönümlük alanda maden arama sahası açmak ormanlarımızın, dağlarımızın tahrip edilmesine ve doğanın dengesinin değişmesine neden olacak, beraberinde felaketler getirecektir.
AKP hükümetlerinin gelecek nesilleri düşünmeden yandaş doyurmak uğruna yaşam alanlarımızı hiçe saymasına karşı çıkıyoruz.”
Halk sağlığı, yaşam hakkı, ülkenin ve insanlığın geleceğinin korunmasının mecburi olduğunu vurgulayan Milletvekili Suzan Şahin, “Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için hayati önemdedir.
Hatay’ımızın iki güzel ilçesinde de maden arama ruhsatı verilerek ölüme mahkum edilmek istenmektedir.
İskenderun Akçay Mahallesinde toplam 996 hektarlık alanda (1400 futbol sahası büyüklüğünde)planlanantaş ocağı ve kırma tesisiniistemeyen bölge halkı eylemler yaptı.ÇEDtoplantısından bir gün önce, alelacele biçimde eylem, gösteri, toplantı ve etkinlik yasağı getirildi. Doğamızı talan edecek olan proje ile ilgili bilgilendirmelerin yapılması ve vatandaşlarımızın projeyle ilgili görüşlerinin alınması gerekirken toplantı bölge halkı olmadan gerçekleştirildi.
Yangından mal kaçırırcasına rant uğrunabu doğa katili tesisleri kuracak olanların önünü açmak için harcanan çaba ve ısrarı kabul etmek imkansızdır.
Taş ocakları ve kırma tesisleri ile dağlarımızı delik deşik eden maden sahaları ekolojik dengeyi bozmakta, tarım ve hayvancılık arazilerini kullanılmaz hale getirmekte, içme ve sulama sularını kirletmekte, sürekli oluşan toz ve gürültü ile bölgeyi yaşanmaz kılmaktadır.
Rant ve yandaş doyurmagayesi ile doğayı ve sağlığımızı yağmalayanların çıkarları halkımızın anayasal hakkı olan temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama talebinin önüne geçmiştir.
Doğasına ve geleceğine sahip çıkma kararlığı gösteren Hataylıların yoğun ve haklı tepkileri ile istediklerini görmezden gelen AKP, Hatay ve Türkiye için ciddi ve olumsuz sonuçlar doğuracak olan maden ocağı ve taş kırma tesisi konusunda ısrarlarına devam etmektedir.
Arsuz’un Hüyük Mahallesinde de Krommer Madencilik Şirketi tarafından yapılmak istenen krom ocağı 1820 hektarlık orman ve tarım arazisinin üzerine yapılmak istenmektedir.
Meydana gelen orman yangınlarında 5500 hektar ormanımız yandı. Artık Hataylının fazlasını kaldıracak gücü yoktur. 2200 dönümü turizm bölgesi ilan edilen Arsuz’da dağdan denize uzanan tarım alanları, mera, orman ve sit alanları bu maden ve taş ocakları ile talan edilmek istenmektedir.
Arsuz halkı maden açılması durumunda köyde yaşayan 5 bin kişinin etkileneceğini, geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılık arazilerinin kullanılamaz hale geleceğini belirterek projeyi istememektedir. Projeye karşı üç ayrı dava açılmasına ve köylüler lehine verilmiş mahkeme kararları olmasına rağmen AKP hükümeti tarafından halkın değil şirketin itirazları dikkate alınmaktadır.” ifadelerine yer verdi.
“Arsuz’da da aynı oyunlar oynanıyor”
İskenderun’da olduğu gibi Arsuz’da da maden ocağı için yapılmak istenen ÇED toplantısı öncesinde kaymakamlık kentte 15 gün süreyle her türlü toplantı ve açıklamayı yasaklamış ancakArsuz halkının yoğun katılım ile gerçekleşen eylem sonucu ÇED toplantısının yaptırılmadığına dikkat çeken Suzan Şahin, “Arsuzlu yaşam alanı olan doğasınasahip çıkmış, çevre katili projeyi istemediğini dile getirmiştir.
Ülkemizin doğal kaynaklarının ekonomik ve ticari kar hırsıyla sermaye tarafından talan edilmesine artık bir son verilmesi gerekmektedir. AKP iktidarı uygulamalarında halkı gözetmemekte, halka rağmen ülkenin tüm yaşam alanlarını, doğal varlıklarını yok etmektedir.
Plansızca, rant uğruna tek adamın iki dudağından çıkan kararlar ile hemşehrilerimizin yaşam alanlarına mevcut hükümet eliyle tecavüz edilmekte, vatandaşların buna dair talep ve itirazları ise kamu kurumları eliyle baskılanarak görmezden gelinmektedir. Bu hukuksuzlukların derhal son bulması, halkımızın halkı taleplerinin karşılanması gerekmektedir.
Madenler ve termik santrallerin yol açtığı iklim değişikliği ve salgın hastalıkların ülkemizin ve tüm insanlığın, doğal yaşamın, canlıların geleceğini tehdit eden bir noktaya gelmesi alenen cinayete teşebbüstür. Bu konuda bilimsel verileri dikkate almayan, 1 yılda 5500 hektar ormanı yanan Hatay’a 9 farklı alanda maden arama ruhsatınıverip doğa katliamı yapanlara sesleniyorum: AKP’nin plansız, yandaşı millete üstün gören ve vatandaşlarımızın yaşam alanları hakkında sorumsuzca verdiği kararlarla, halkın buna dair talep ve itirazlarının kamu eliyle bastırılmasına karşı direneceğiz. Bu hukuksuzluğa karşı halkın haklı taleplerinin yanında olup sonuna kadar sürecin takipçisi olacağız.
Rant uğruna Hatay’ı ve Hataylıları gözden çıkaranlar bilsin ki ülkemizin doğal kaynakları, havası, suyu, toprağı, doğası büyük bir tehdit altındadır. Her şeye ve herkese rağmen yaşam alanlarında madencilik faaliyetleri konusunda ısrar eden AKP hükümetlerinin yanlış politikaları ile ticari kar hırsıyla doğanın tahrip edilmesine, halkı gözetmeyen, halka rağmen tüm yaşam alanlarını, doğal varlıklarını yağmaya açan bu zihniyeti kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Hataylılar nefes almak, doğalarının katledilmemesini istiyor. Bu uğurda kararlılıkla direnen halkımızın sonuna kadar yanındayız.” dedi.