Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, CNN Türk televizyonunda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı. İdlib’deki gelişmeler ve Türkiye’nin Rusya ile yaptığı görüşmelerde gelinen noktanın sorulduğu Bakan Akar, Türkiye olarak sürecin başladığı andan itibaren tüm taraflarla ilkeli ve şeffaf bir şekilde ilişkilerini sürdürdüklerini belirtti.
Türkiye’nin şu anda da aynı noktada bulunduğunu, tutumunda bir değişiklik olmadığını aktaran Bakan Akar, Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirdiğini, muhataplarından da sorumluluklarını yerine getirmesini beklediğini vurguladı.
Bakan Akar, “Soçi Mutabakat Muhtırasında, İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesinin sınırları belli. Burada aslolan bu sınırlara uyulması. Bu muhtıranın temeli burada yatıyor. Biz diyoruz ki, bunu ihlal eden rejim üzerinde gerekli nüfuzunuzu kullanın, etkiyi sağlayın ve rejimin ateşkese uymasını, Soçi Mutabakat Muhtırasına uymasını gerçekleştirin. Yaptığımız görüşmelerde bunları ortaya koyuyoruz.” dedi.
Bakan Akar, şunları söyledi:
“Derhal kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve böylece göçün durdurulması. Göçün durdurulmasıyla da insanların rahat nefes alması. Burada askeri bir durum var doğru fakat bunun da ötesinde insani bir dram söz konusu. Milyonlarca insan kışta, kıyamette zor iklim koşullarında hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Hal böyle iken rejim acımasız bir şekilde hala gaddar bir şekilde hastaneler dahil, vurmaya devam ediyor. Dolayısıyla bizim buradaki tutumuzda ve davranışlarımızda bir değişiklik yok, bizim taleplerimiz gayet açık.”
Rusya ile yaptıkları görüşmelerin devam ettiğini ve edeceğini bildiren Bakan Akar, İdlib’de bir de çok ciddi kavramsal durumlar yaşandığına dikkati çekti.
“Rejim devamlı İdlib’de yaşayan milyonlarca insanı ki 3,5 – 4 milyon insan yaşıyor orada, bu insanları terörist olmakla suçluyor. Bu bir kere kavramsal olarak rejimin iflası demektir.” ifadesini kullanan Bakan Akar, şöyle konuştu:
“Rejim burada bir şekilde kendisine muhalif olan herkesi terörist olarak damgalıyor ve onlara hiçbir şekilde yaşam hakkı tanımıyor. Varil bombaları dahil, havadan karadan saldırılar dahil, hiçbir ayrım yapmaksızın herkesi katlediyor. Bu bir katliam. Türkiye olarak biz bütün tarihimiz boyunca olduğu gibi bugün de mazlumların yanında olmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede biz orada varlığımızı sürdürüyoruz ve Soçi Mutabakat Muhtırasına uyulmasını talep ediyoruz.
ASTANA MUTABAKATI’NIN 5’İNCİ MADDESİNİ HATIRLATTI
Türkiye’nin 12 gözlem noktası olduğu hatırlatılarak, “Türkiye’nin talebi bu gözlem noktalarının gerisine Suriye rejimine çekilmesi. Ama Rusya sahadaki gerçeklerin değiştiğini söylüyor. ‘Onlar artık o kadar geriye çekilemezler, oldukları yerde uzlaşalım’ gibi bir teklif mi getiriyorlar?” sorusu üzerine Bakan Akar, “Buna benzer onların bazı görüşleri, önerileri var. Fakat bizim burada onlara hatırlatmamız gereken bir başka nokta da Astana Mutabakat Muhtırası’nın 5’nci Maddesi.” dedi.
Bu maddede, “İdlib gerginliği azaltma bölgesinde, gerginliğin azaltılması bakımından alınması gereken ilave tedbirlerin taraflarca alınacağına” vurgu yapıldığını aktaran Bakan Akar, “Biz de bu çerçevede birliklerimizi oraya sevk ederek, burada biz ‘gerekirse zor kullanarak ateşkesi sağlayacağız’ diyoruz. Kim olursa olsun, ateşkesi kim ihlal ederse.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin 5. madde çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla birliklerini sevk ettiğini tekrarlayan Bakan Akar, kim olursa olsun ellerinden gelen gayreti kullanarak, gerekirse de zor kullanarak ateşkesi sağlayacaklarını yineledi.
Türkiye’nin gözlem noktalarını boşaltmasının kesinlikle söz konusu olmadığını bunu da çok kez muhataplarına ilettiklerini dile getiren Bakan Akar, taraflarca imza altına alınan Soçi Mutabakat Muhtırasındaki İdlib Gerğinliği Azaltma Bölgesindeki sınırlara uyulmasını beklediklerini söyledi.
Türkiye’nin gündeminde Soçi Muhtırasının revize edilmesi gibi bir konu bulunmadığının altını çizen Bakan Akar, “Şu ana kadar 1500 kişi, mayıstan itibaren havadan ve karadan saldırılarla 1500’den fazla insanı katlettiler. Hiçbir ayrım yapmaksızın. 5 bin civarında yaralıdan bahsediyoruz. 1 milyondan fazla insan evini, topraklarını terk etti. Bu insanlar terörist mi? Bu bir taraftan radikalleşmeyi hızlandırıyor, bir yandan göçü hızlandırıyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin zaten 4 milyon civarında Suriyeliye ev sahipliği yaptığını ve İdlib’de baskıların artması durumunda göçün de artacağını dile getiren Bakan Akar, Türkiye’nin ilave göçü karşılayamayacağını söyledi.
Böyle bir göç dalgasının ister istemez hem AB’ye, hem de ABD’ye yansıyacağını belirten Bakan Akar, “Dolayasıyla bizim burada ortaya koyduğumuz şey sadece Türkiye’nin haklı menfaatleri değil, aynı zamanda bölgenin, Suriyeli kardeşlerimiz başta olmak üzere, bütün bölgenin, Avrupa’nın, Amerika’nın geleceği bakımından önemli, istenmeyen gelişmeler olabilir. Bu konuya biz dikkati çekiyoruz. Bunun bilinmesini anlaşılmasını istiyoruz.” diye konuştu.
GEREKLİ PLANLARI YAPTIK
“Şubat ayı sonunda bahsedilen yere bir geri çekilme olmazsa, Türkiye Barış Pınarı Harekatında olduğu gibi İdlib’de de harekat için hazır mı?” sorusu üzerine Bakan Akar, “Bu konuda zaten Sayın Cumhurbaşkanımız talimatlarını verdiler, hedefi gösterdiler. Biz de gerekli planlamalarımızı yaptık. A,B,C planlarımızı yaptık. Bu plan yeri ve zamanı geldiğinde uygulanmaya başlar.” dedi.
“Suriye’nin arkasında Rusya’nın olduğunu biliyoruz. O zaman Türkiye, Rusya ile karşı karşıya ma gelecek?” denmesi üzerine de Bakan Akar, Türkiye’nin Rusya’ya karşı herhangi bir tavrının söz konusu olmadığını, tek hedefinin rejim, ateşkese karşı gelen kişi ve gruplar olduğunu söyledi.
Kremlin’den yapılan “harekatın en kötü senaryo” olacağı yönündeki açıklamanın sorulması üzerine Bakan Akar, Türkiye’nin en başta Soçi Mutabakat Muhtırasının görüşmeler yoluyla, barışçıl yol ve yöntemlerle ilerlemesinden yana olduğunu belirtti.
Bakan Akar, Suriye’nin hava sahasını Rusya’nın kontrol ettiğinin ve olası bir harekatta bu durumun harekatı zorlayacağı yönündeki tezlerin hatırlatılması üzerine de bu durumun doğru olduğunu, bu zorluğun Rusya’nın karışmaması ile aşılabileceğini bunun için de görüşmelerde bulunulduğunu aktardı.
Bakan Akar, bir soru üzerine Rus askerlerinin kendi üniformalarını çıkarıp, Suriye üniforması giydiği yönünde kendilerine ulaşan bir bilgi bulunmadığını söyledi.
O bölgede Rus askerleri ile Türk askerleri arasında gayet sağlıklı bir diyalog olduğunun altını çizen Bakan Akar, her an her türlü bilgi alış verişinin yapılabildiğini bildirdi.
Anayasa yazım çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Bakan Akar, Türkiye olarak beklentilerinin bunun sonunda seçimlerin yapılması ve herkesi temsil edecek meşru bir Suriye hükümeti çerçevesinde, istikrara kavuşmuş, demokratik değerlere saygılı bir devletin oluşması olduğunu söyledi.
Rusya’dan “Türkiye’nin İdlib’teki sorumluluklarını yerine getirmediği” yönündeki açıklamaların sorulması üzerine de Bakan Akar, Türkiye’nin muhtırada yer alan silahlardan arındırılacak 15-20 kilometrelik bölgede çok yoğun çalışmalar yaptığını, tüm ağır silahların bu bölgeden çıkarılmasını sağlarken, ateşkesin rejim tarafından tekrar tekrar bozulduğunu anlattı. Bu durumun çalışmalarını akamete uğrattığını bildiren Bakan Akar, Türkiye’nin orada hava sahasını tam olarak kullanması talebinin de karşılanmadığını açıkladı.
Hava sahasını kullanamamaktan kaynaklı sıkıntılar yaşandığını aktaran Bakan Akar, Türkiye’nin hava sahasını etkin şekilde kullanması yönünde görüşmelerin sürdüğünü belirtti.
Bakan Akar, “Türkiye, Rusya ile karşı karşıya gelirse ne olacak?” şeklindeki açıklamaların hatırlatılması üzerine de “Bizim Rusya ile karşı karşıya gelmek gibi ne niyetimiz, ne maksadımız var. Böyle bir şey asla söz konusu değil. Bunun olmaması için elimizden her türlü gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Bizim için oradaki bütün mesele rejimin ateşkese uyması. Rejimin saldırılarının durması. Rejimin katliamını kesmesi. Oradaki insanlara yaptığı ezaya, cefaya, zulme son vermesi ve böylece radikalleşmenin ve göçün önüne geçilmesi. Çok açık bizim ifade ettiğimiz husus.” diye konuştu.
Mehmetçiğin can güvenliği için bütün tedbirlerin alındığını söyleyen Bakan Akar, Türkiye’nin oradan ne zaman çıkacağı yönündeki soru üzerine de Suriye’de tüm tarafların katılımı ile yapılacak demokratik seçimler ve kurulacak meşru hükümeti işaret etti.
KİMSE BİZİ DIŞARI DOĞRU İTTİRMESİN
“ABD’nin İdlib’de desteği nedir, sözsel bir destek mi” sorusu üzerine Bakan Akar, birçok ülkenin İdlib’deki insanlık dramının farkında olduğunu ve Türkiye’nin faaliyetlerinin saygıdeğer bulunduğunu belirtti. Bunun sadece sözde olmasının yeterli olamayacağını, fiili katkı sağlanmasının da önemine işaret eden Bakan Akar, “Askeri destek söz konusu olursa ABD askerlerin bizzat İdlib’de sahaya inmesi söz konusu olabilir mi” denilmesi üzerine, “Hayır, öyle bir şey yok” yanıtını verdi.
Olası askeri desteğin nasıl olabileceğinin sorulması üzerine Bakan Akar, “Daha önce hava savunma bataryalarını bize gönderdiler çünkü ülkemize karşı hem hava, füze tehdidi var hem de bu konuda daha önce yaşanmış bazı olaylar var. Bu manada bir Patriot bataryası desteği olabilir. Ayrıca bu konuda NATO Genel Sekreterinin de çeşitli açıklamaları var. Stoltenberg de bu konuyu yakinen takip etmekte, onların da bir takım teşvikleri, planları, uygulamaları önümüzdeki günlerde ortaya çıkabilir” diye konuştu.
Patriotlarla ilgili başka bir Avrupa ülkesinden destek olup olamayacağının sorulması üzerine Bakan Akar, “Olabilir, tabii” yanıtını verdi. Avrupa ülkelerinden bu konuda destek gelirse ne yapılacağına yönelik soruya da Bakan Akar, “Değerlendiririz, konuşulur, görüşülür esaslar dahilinde tartışılır ona göre cevaplarımızı hazırlarız, veririz” dedi.
Türkiye’nin eksen kayması yaşadığı iddialarına yönelik değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, “Türkiye’nin eksen kayması söz konusu değil. Ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaatlerini korumak ve kollamak, halkımızın refahına katkı sağlayabilmek bakımından çeşitli temaslarımız var” ifadesini kullandı.
Bakan Akar, Türkiye’nin NATO’nun en eski üyelerinden olduğunu ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini belirterek, “Eksenden kayma, uzaklaşma yok, böyle bir şey söz konusu değil, kimse de bizi ittirmesin dışarıya doğru. Biz NATO’dayız, NATO’da devam ediyoruz. Ayrıca Avrupa Birliği hedefleri konusunda herhangi bir değişiklik yok. Bu konuda da çalışmalarımız sürüyor, bütün problem Avrupa tarafından geliyor” dedi.
Rusya’dan tedarik edilen S-400 hava ve füze savunma sisteminin durumuna ilişkin soru üzerine Bakan Akar, “Şu anda kuruluş, eğitim süreci devam ediyor, planlandığı şekilde de faaliyetlerimiz gerçekleşecek, bundan kimsenin şüphesi olmasın, nokta” dedi.
Eğitimlerin ve kurulum çalışmalarının ne zaman tamamlanacağının sorulması üzerine Bakan Akar, “Baharda gerçekleşecek” yanıtını verdi.
ATEŞKES İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ
Libya’daki son duruma ilişkin soru üzerine Bakan Akar, Türkiye ve Libya’nın tarihi geçmişine değinerek, şu anda Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan, Fayiz es-Serrac’ın başında olduğunu Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) bulunduğunu söyledi.
Libya ile yapılan işbirliği muhtıralarının tamamının uluslararası hukuka ve karşılıklı olarak hükümetlerin iradesi çerçevesinde yapılan çalışmalar olduğunu vurgulayan Bakan Akar, “Bu çalışmalar sırasında, münasebetlerimiz çerçevesinde bizzat Sayın Serrac tarafından Sayın Cumhurbaşkanımıza bir mektup yazılmak suretiyle yardım talebinde bulunuldu. ‘Bize de bu yardım edin’ talebinde bulundu. Biz de bu aşamada hem çeşitli genel durumu hem ikili ilişkilerimizi değerlendirilmek suretiyle yapabileceğimizin ne olacağını tartıştık, konuştuk görüştük ve daha sonra bildiğiniz gibi Meclis’te bu konuda bir tezkere icap etti, onun çıkması sağlandı. Bu doğrultuda da orada bir kısım asker, subay, astsubayımız oradaki Libyalı kardeşlerimize eğitim veriyorlar, danışmanlık yapıyorlar. Mesele bizim açımızdan bundan ibaret.” diye konuştu.
Bunun dışında Libya’da Hafter’e çok ciddi şekilde Ortadoğu’dan, bazen Avrupa ülkelerinden, denizden ve havadan çok yoğun bir şekilde destek sağlandığını anlatan Bakan Akar, muhattaplarla yapılan görüşmelerde, Hafter’e yapılan bu yardımlara dikkati çektiklerini ifade etti.
Burada çok açık, ilkeli bir tutum ve tavır içinde olduklarına dikkati çeken Bakan Akar, ocak ayında bölgede ateşkesin sağlanması için yapılan toplantılar ve hazırlanan metni hatırlatıp, Hafter tarafının bu toplantılarda uyumsuz davrandığını anımsattı.
Türkiye’nin dünya kamuoyu ve BM tarafından tanınan Serrac hükümetiyle çalıştığının altını çizen Bakan Akar, “Onlarla beraber oraya bir an evvel ateşkesin sağlanması, silahların susması, akan kanın durması, bir siyasi çözüm için sürecin başlaması için gayret gösteriyoruz. Diğer tarafın da yaptıkları ortada, bunun da dünya kamuoyu tarafından görülmesi, bilinmesi lazım. Bu şekilde yaklaşımla bölgeye bir an önce barış, huzurun gelmesine herkesin katkı sağlaması lazım. Çünkü biz tekrar tekrar her fırsatta şunu söylüyoruz; Libya Libyalılarındır. Dolayısıyla Libyalıların önerdikleri, öncü oldukları çözümlere bizim katkı sağlamak görevimizdir.” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği’nin “Libya’ya silah ambargosunu denetlemek için operasyon başlatacağına” ilişkin açıklamasının hatırlatılarak, “Niye böyle bir açıklama yapılıyor, bu hamle Türkiye’ye karşı mı, Böyle görüyor musunuz?” sorusu üzerine Bakan Akar, bunun kendileriyle ilgisi olmadığını ifade etti.
“Asıl denizden ve havadan Hafter gruplarına silah, araç gereç, malzeme gönderenler düşünsünler” diyen Bakan Akar, Avrupa Birliği’nin orada böyle ambargo denetleme yetkisi ve gücü olup olmadığının sorgulanması gerektiğini söyledi.
Libya’da BM’nin ortaya koyduğu bir tavır olduğuna işaret eden Bakan Akar, “Biz o tavrın etrafında, BM tarafından alınacak inisiyatifler etrafında birleşmenin, çalışmanın çok doğru olacağını değerlendiriyoruz.” dedi.
F-35’İN ORTAĞIYIZ, MÜŞTERİSİ DEĞİLİZ
F-35’lere ilişkin bir soru üzerine Bakan Akar, şunları kaydetti:
“Biz F-35’in ortağıyız, müşterisi değiliz. Bu yapılan şey bütün kurallara aykırı, kural hatası var burada. Yani tutup da üye ülkelerden birinin çıkıp, Amerika’nın, ‘hayır, ben size bunu satmıyorum.’ Hayır, değil, biz ortağız, anlaştık biz şu ana kadar da 1,4 milyar dolar para ödedik, ortak olarak. Bu ortaklığın bir başka uzantısı olarak da F35’in bin değişik kalemde parçasını Türkiye’de ürettik, hala da üretmeye devam ediyoruz. Belli bir süre daha üretmeye devam edeceğiz, öyle mutabık kaldık. Ve 2,1 milyara kadar da ödememiz var bizim. Bunu da zaten ödeyeceğimizi taahhüt ettik ve bu konudaki Amerikalı dostlarımızın, bakan yardımcılarının beyanları var, bu konuda en disiplinli ülke Türkiye. Hem taksitlerini ödedi hem verilen siparişleri zamanında yaptı, kalitesine, standardına göre teslim etti. Orada biz ortaklık sorumluluğumuzu yerine getirdik. Amerika’nın da diğer ülkelerin de bu ortaklık konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz.”
RAND CORPORATİON RAPORU
Bakan Akar, Rand Corporation adlı düşünce kuruluşunun “Türkiye’nin Milliyetçi İstikameti ve bunun ABD-Türk Stratejik Ortaklığı ve ABD Silahlı Kuvvetleri Üzerindeki Etkileri” başlıklı 276 sayfalık raporundaki darbe iddialarının hatırlatılarak, “Bir darbe tehlikesi var mı?” şeklindeki soru üzerine, şöyle konuştu:
“Bu Rand raporu hangi amaçla, ne amaçla hazırlandı? Onları mahfus kalmak kaydıyla oradan çıkan, amaçları bu veya değil, fakat oradan üretilen bir fitne var, fesat var, nifak var ve kurnazlıklar var. Herkes o raporu bir şekilde kendi amaçları doğrultusunda kullanmak suretiyle bir yerlere varmaya, birtakım sonuçlar çıkarmaya çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin Milli Savunma Bakanlığı bünyesine alındığını anımsatan Bakan Akar, şöyle konuştu:
“Bizler, komuta grubu olarak, bakan, genelkurmay başkanı, kara, deniz, hava kuvvet komutanlarımız, anayasa çerçevesinde, aklın ve bilimin ışığında, yasalar doğrultusunda görevinin başında, milletinin emrinde, bundan hiçkimsenin şüphesi olmasın, açık ve net. Dolayısıyla biz burada bu çalışmaları yaparken, ne olup ne olmayacağı, neler olabileceği konusunda 15 Temmuz’u yaşamış insanlar olarak, tedbirlerimizi, çalışmalarımızı, koordinasyonumuzu, Milli İstihbarat Teşkilatımızla, ilgili bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar, İçişleri Bakanlığımızla, Emniyet Genel Müdürlüğümüzle, Jandarma Genel Komutanlığımızla her anlamda karşılıklı diyalog, koordinasyon içinde çalışmalarımızı büyük bir hassasiyetle büyük bir dikkatle sürdürüyoruz. Burada aslolan hiyerarşidir.”
Bakan Akar, “Türk Silahlı kuvvetlerinin ve askerin, vazifesinin gereklerini yapması ve vazife sınırları içinde kalması”, “hukuka uygun, yasa, yönerge, yönetmelikler çerçevesinde çalışılması” ve “her şeyin şeffaf olması.” konusunda herkesin büyük bir fedakarlık ve kahramanlık içinde kendilerine verilen görevleri yapmaya çalıştığını söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin meşguliyeti konusunda NATO’daki operasyonel seviyeye ilişkin kıyaslamada bulunan Bakan Akar, 29 NATO ülkesinin ancak “2 büyük operasyon yapabiliriz, 6 küçük operasyon yapabiliriz.” dediğini, Türkiye’nin şu anda sayısal olarak, bu rakamın üzerinde olduğunu ifade etti.
Rand raporunun, Türkiye’nin operasyonel başarısını yıpratmaya yönelik olup olmadığına ilişkin soruya Bakan Akar, “Bazıları ülkemizde, medyadan, siyasetten, akademik çevrelerden, bir şekilde halk arasında bu raporun dışında fitneye, fesata, nifaka sebep olabilecek şekilde zaten muğlak olan bazı ifadeleri, biraz daha çarpıtılarak ortaya konulmakta. Bu tabii ki ülkemizin istikrarına zarar vermekte, silahlı kuvvetlerin moral, motivasyonunu olumsuz etkilemekte ve bizim buradaki meşguliyetimizi de bir şekilde artırmakta.” diye konuştu.
Bakan Akar, Rand Raporunun iyi okunması gerektiğine işaret ederek, raporda kendisiyle ilgili “ABD ve diğer muhattaplar için ‘kilit muhattap’ olduğuna ilişkin ifadeleri hatırlattı.
Baka Akar, “kilit” sözünün hatalı tercüme edildiğini vurgulayarak, Silahlı Kuvvetlerinin, Milli Savunma Bakanlığı bünyesine alınmasının ardından bir bakan geldiğinde, savunma ve güvenlik konularında bakanlık düzeyinde muhattap olarak, kendilerine geldiklerine dikkati çekti.
Bunun, “çok doğal bir şey” olduğunu belirten Bakan Akar , “Buradaki ifade bir şekilde çarpıtılıp, Amerika ve diğer ülkeler, ‘diğer ülkeler’ de kaldırılıp, ‘key’ kelimesi de tercüme edilirken alıp başını gitti, ‘Amerikan yanlısı’ olduk. Bu gerçekten büyük bir cehalet. Bilgisi olmadan kanaat sahibi olmaya çalışanlar. Doğrusu çok açık ve net burada, burada saklı gizli bir şey yok. Bu yapısıyla Milli Savunma Bakanlığı doğal olarak, Türkiye’ye savunma ve güvenlik konusunda gelen bakanların ana muhattabıdır. Doğal bu. ‘diğer ülkeleri’ de kaldırmışlar. Okuyanların lütfen bunu görmesi lazım. Buna göre bakmak, ona göre yorum yapmak lazım.” şeklinde konuştu.
Bakan Akar, bu konuda herkesi dikkate ve hassasiyete davet etti.
SİLAHLI KUVVETLERİMİZ FETÖ’DEN TEMİZLENDİKÇE GÜÇLENMEKTEYİZ
FETÖ ile mücadele konusundaki soru üzerine Bakan Akar, “şüphe aklın yarısıdır” anlayışıyla işlerini, olayı ötelemeden, aynı hassasiyetle, örnek düzeyde, fedakarlık ve kahramanlıkla yapıldığını söyledi.
“Biz hiçbir zaman silahlı kuvvetlerde FETÖ ile mücadele bitti demedik, demeyeceğiz.” diyen Bakan Akar, bu bağlamda yeni bilgi, belge, deliller geldikçe Cumhuriyet Savcılıkları, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Emniyet istihbaratla çok yapıcı ve çok yakın iş birlikleriyle, bu konuda yapılması gereken ne varsa yapıldığını anlattı.
Aynı şiddetle aynı tempoda, hassasiyetlerini kaybetmeden FETÖ ile mücadelelerini sürdürdüklerini anlatan Bakan Akar, “Şu ana kadar da 24 bin 185 kişiye işlem yapıldı. Her geçen gün bu rakam değişiyor ve devam ediyor. Şu ana kadar bu yasal düzenlemeler çerçevesinde bir de bakan onayıyla atılanlar, ihraç edilenler var. Oda tarafımızdan, bizim imzamızla 3 bin 963 kişi ihraç edildi. Dolayısıyla bu mücadelede azalma, eksilme, yavaşlama, sapma asla söz konusu değil. Yapılması gereken ne varsa bunların hepsi aynı hassasiyetle yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Şunu görüyoruz. Biz, silahlı kuvvetlerimiz, bu FETÖ’den temizlendikçe gücümüz artmakta, güçlenmekteyiz.” değerlendirmesini yaptı.
Bakan Akar, bir tarafta terörle mücadelede hudut güvenliği sağlanırken, diğer tarafta Irak’ın kuzeyi, Barış Pınarı, Fırat, Zeytin Dalı, İdlib’te faaliyetlerin sürdüğüne işaret ederek, “Deniz Kuvvetlerimiz hava kuvvetlerimiz gerçekten çok yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürmekte. Bazı günlerde 250 civarında sorti üretebilmekteyiz. Çok büyük bir rakam bu hava kuvvetlerinde. Deniz kuvvetlerimiz bir anda Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Orta Akdeniz’de 15-20-25 gemiyle faaliyet sürdürebilmekte. Bütün komandolarımız görevli şu anda. Özel kuvvetlerimizin tamamı görevli. Bunları topladığımız, çarpıp böldüğümüz zaman inanın NATO’nun ürettiği, imkan ve kabiliyete eş değer bir kabiliyetimiz var şu an, 30 ülkenin.” diye konuştu.
Silahlı kuvvetlerin kahramanlığını, fedakarlığını, mehmetçiğin moral ve motivasyonunu etkilenecek konularda dikkatli ve hassas olunması gerektiğini belirterek, “Sonunda ‘pardon’ denilecek, konuşmalardan, yazılardan kaçınmak lazım.” dedi.
FETÖ mücadelesi konusunda geçmişle bugün arasında bir kıyasla yapıp yapmadıklarına ilişkin soruya da Bakan Akar, “Biz o günlerden de ders çıkarmak suretiyle şu andaki problem, harekat sahalarımız, yapılması gereken görevlerimiz, vazifelerimiz, dikkat edilmesi gereken hassasiyetler var. Bunlarla birlikte faaliyetlerimizi görevlerimizi kazasız, belasız, ‘Allah utandırmasın’ diye yerine getirmeye çalışıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Vesayet tartışmalarına ilişkin vesayet talebi görüp görmedikleri ve sivil asker ilişkilerinin değişip değişmediğine yönelik soruya Baka Akar, Cumhurbaşkanı, bakanlar, kurumlar, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlıkları ve ona göre hiyerarşik bir yapı içinde gayet mükemmel bir ilişkileri olduğunu, modern bir hukuk devletindeki asker- sivil ilişkilerinden bir farkları olmadığını anlattı.
Bakan Akar, Rand Raporuna ilişkin bir başka soru üzerine, ABD’de bu tür düşünce kuruluşu sayısının çok olduğunu, böyle raporların üretildiğini anlatarak, bunların ne abartılması ne de küçük görülmemesini, yerinde değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Bakan Akar, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, egemen ve bağımsız bir devletiz bunun iyi anlaşılması lazım. Buna göre bizim yapmamız gereken neyse ülkemizin hak ve menfaatlerinden hareketle silahlı kuvvetlerimizin etkin caydırıcı ve saygınlığını güçlendirmek açısından yapmamız ne gereken ne varsa yaptık, yapmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Şu anda Mehmetçiklerin yurt içinde, sınır ötesinde, dağda bayırda, kışta ayazda, yağmurda çamurda gerçekten büyük bir fedakarlık ve kahramanlık gösterdiğini belirten Bakan Akar, bu mücadeleyi sürdüren Mehmetçiğe ve silah arkadaşlarına kazasız belasız hayırlı, başarı görevler diledi.