Geçmişteki İskenderun’da deniz ve hava ulaşım ilişkisi gelişmiş olmasına rağmen planlamada kent turizm kenti olmasının tercih edilemediğine işaret eden İskenderun Belediyesi eski İmar Müdürü – Şehir Plancı Azim Şahin, kentin sanayi ağırlıklı planlandığını belirterek “1960’lı yıllarda kaçak ve ruhsatsız olarak yapılan İskenderun Demir Çelik Fabrikasının yüklediği ağır sorunlar nedeniyle kentimiz doğal yaşamından uzaklaşmıştır.” dedi.
İskenderun Teknik Üniversitesi ile İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle düzenlenen ‘İskenderun Mekânsal Gelişim Çalıştayı’nda konuşan Şehir Plancı ve eski İskenderun Belediyesi İmar Müdürü Aziz Şahin, İskenderun’da mekansal planlara bakış ve sorunlar” başlıklı sunumunda kentlerin mekansal planlamasında kar yerine toplumsal faydanın ön planda olduğunu belirtti.
Yeni yapılacak İskenderun Kent Planlamasında toplumun sosyal ve kültürel yönden geliştirecek önerilen içermesi gerektiğine dikkat çeken Azim Şahin, “Üniversitemiz öncülüğünde planlama birimine danışmanlık hizmeti verecek içinde sivil toplum kuruluş temsilcilerinin de yer aldığı bir danışma kurulu oluşturulmasında yarar vardır.” diye konuştu…
Planlamanın toplumun her alanında gelişimini öngörmekte olduğuna vurgu yapan Azim Şahin, “Bu genel yaklaşımdan yola çıkarak mekansal planlama İskenderun’un yakın geçmişinden bugüne sosyal yapısında nasıl bir değişime neden olmuştur diye soracak olursak; 1950’li yıllarda İskenderun Deniz ile ilişkisi çok yoğun olan kıyısında denize girilen bir kıyıkent idi. Havaalanı mevcuttu denize inen uçakları ve yolcu vapurları ile kıyı boyunca uzak kentlere yolculuk yapılmakta idi. İskenderun kenti o dönemde sosyal ilişkiler yönüyle de yoğun bir şekilde yaşamını sürdürmekte idi.
“İskenderun Demir Çelik Fabrikası kentimize ağır sorunlar yükledi”
Ancak Deniz ve hava ulaşım ilişkisi gelişmiş olmasına rağmen planlamada kent Turizm kenti olmasının yerine Sanayi ağırlıklı planlandığını görüyoruz. 1960’lı yıllarda kaçak ve ruhsatsız olarak yapılan İskenderun Demir çelik fabrikasının yüklediği ağır sorunlar nedeniyle kentimiz doğal yaşamından uzaklaşmıştır. Tabii ki böylesine büyük bir sanayi yatırımı ülke kalkınması için gerekliydi. Hem üretim hem de istihdam ihtiyacını karşılamak üzere doğru bir yatırım olmuştur ancak yer seçimi ve çevreye vereceği olumsuz etkiler dikkate alınmamıştır. Genelde Sovyet yatırımlarında bu tür yapıların yakın çevresinde tüm çalışanların ihtiyacı olan konut ve sosyal tesislerde yapılırdı ancak burada böyle bir planlama yapılmamıştır. Sonuç olarak böylesine büyük bir ölçekte sanayi yatırımının İskenderun’da olumsuz etkisi olmuştur. Gecekondulaşma altındaki en büyük önemli sebeplerden birisi de budur diyebiliriz. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden iş bulmak amacıyla göçler oldu er Grup kendi Mahallesi’ni yarattı Dolayısıyla sosyal yapılarına uygun olarak daha az maliyetli kendi Özgün yapılarını oluşturdular bunun sonucunda Sadece fiziki Yapı değil toplumun sosyal yapısı da bozuldu daha kozmopolit bir yapıya dönüştü ve başta belirttiğimiz nostaljik İskenderun büyüsü bozuldu Peki bundan sonra planlama olarak neler yapılabilir diye soracak olursak başta da belirttiğimiz gibi planlama Sadece fiziki yapıların belli bir disiplin içinde yapılmasını sağlayan kurallar zinciri değildir. Toplumun sosyal ve kültürel yapısını daha olumlu yönde geliştiren bir unsur olmalıdır farklı toplum kesimlerini birbirleri ile buluşturan ortak üretim yapmaya olanak sağlayan tedbirleri de içermelidir bunun için elimizdeki kısıtlı olanakları daha fonksiyonel kullanmalıyız.”
“iskenderun’un kalbi atmıyor”
Kent meydanlalrının toplumun farklı kesimlerini buluşturan önemli kent unsurlarından birisi olduğuna vurgu yapan Azim Şahin, İskenderun Anıt Alanının daha işlevsel bir konuma getirilebileceğine dikkat çekti. Kent meydanlalrının kentin kalbinin attığı yerler olarak tanımlandığını söyleyen Azim Şahin, sunumunun devamında şunları söyledi:
Yaklaşık 10 hektar yüzölçümündeki Ziraat bahçesi alanı tüm o bölgenin ihtiyacı olan sosyal etkinliklerin sağlanabileceği alan olarak değerlendirilebilir. iki Kent Meydanları o kentin kalbi sayılır. Bu açıdan baktığımızda kentimizin Kalbi atmıyor diyebiliriz. İiklim olarak da uzun bir dönem faaliyet imkanı olan bu alanda daha etkin kullanılabilir hem Anıt Alanı hem de sahil şeridine düzenlenecek etkinliklerle bu alanlar farklı toplum kesimlerinin buluştuğu alanlar olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca yukarı mahallelerden buraya kolay ulaşımı da kanal boyunca sahile toplu ulaşım imkanı sağlanması ile mümkün olabilir.
Farklı bölgelerde eğitim kampüsleri kurulabilir. Böylece içinde her türlü okul eğitim ihtiyaçlarının karşılandığı tesislerin yapılması mümkün olur. Daha da önemlisi eğitimde fırsat eşitliği sağlanmış olur. Kent merkezindeki okul alanları da hem otopark hem de sosyal amaçlı tesis olarak değerlendirilebilir.
Böylece Kent merkezindeki bazı sokaklar iyileştirilecek sadece yaya kullanımını açılabilir.
Sonuç olarak İskenderun Kent Planlamasında toplumun sosyal ve kültürel yönden geliştirecek önerilen içermelidir. Sonuç olarak üniversitemiz öncülüğünde planlama birimine danışmanlık hizmeti verecek içinde sivil toplum kuruluş temsilcilerinin de yer aldığı bir danışma kurulu oluşturulmasında yarar vardır.
Böylece kendimizi bu kentte yaşayanlar planlamış ve dolayısıyla katkıda bulunduğu plana sahip çıkma bilinci oluşmuş olacaktır Ayrıca üniversite eğitimi de sadece teoride değil pratikte de karşılığını bulmuş olacaktır. Planlamanın belirli zaman aralıkları ile yapılması yerine hızla değişen koşullara uyum sağlaması açısından sürekli planlanmasında yarar vardır.”