25. Dönem Ak Parti Hatay Milletvekili Mehmet Alğan, İstanbul’da yayın hayatına devam eden “Yazıyor Gazetesi” için geçtiğimiz günlerde Yemen’i değerlendiren bir yazı kaleme aldı.
“Yemen’deki Güç Savaşı” başlığı ile kaleme aldığı yazıda; 25. Dönem Ak Parti Hatay Milletvekili Mehmet Alğan, Yemen’de gelinen noktanın “tam bir güç savaşı”na dönüştüğüne dikkat çekti.
“4 Aralık 2017 tarihinde, Arap baharının başlamasıyla başkanlık koltuğunu kaybeden diktatör Ali Salih öldürüldü. Yemen’i otuz yıl yöneten Ali Salih, önce devrimci bir asker sonra aşiret ve mezhep ayrılıklarını kurnazca yöneten bir diktatör daha sonrasında yönetimi kaybedip muhalefete geçen bir lider en sonunda da yönetimi kaybettiği günden beri ittifak yaptığı Husilere karşı intifada ilan etmiş bir devrimci adayı olarak Husiler eliyle hayatını başına aldığı kurşunla kaybetti.
Yemen Arabistan Yarımadası’nın güney batısında, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz’e , Aden Körfezi üzerindense Hint Okyanusuna ulaşılan jeostratejik öneme sahip bir ülke. Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nun birbirine en fazla yaklaştığı yere Babü’l Mendep denmektedir. Burası tarih boyunca hakimiyet savaşlarına sahne olmuş bir bölge. Ülkenin başlenti Sana. 25 milyon nüfusu var. Petrol rezervlerine sahip olmasına rağmen Arabistan Yarımadası’nın en fakir ülkesi.
Arap coğrafyasının fatihi Yavuz Sultan Selim Yemen’e ele geçirerek hem ticaret yollarına sahip olmak hem de Hint Okyanusu’ndaki baharat ticaretini ele geçirmek isteyen Portekizlileri engellemek gayesini güttü. Portekizliler aynı zamanda haçlı motivasyonuyla hareket ettikleri için Hicaz’ı, kutsal toprakları tehdit ediyordu. Bunun da engellenmesi şarttı. Bugün bile hala 2. Selim’in Arap coğrafyasını fethi, siyasi ve ekonomik anlamda tam anlamıyla kavranabilmiş değil.
Yemen’de Şiiliğin Sünniliğe en yakın kolu olan Zeydiler ve Şafiiler bir arada yaşamaya çalışıyor. Tarih boyunca çatışmalar, farklı ülkelerin hakimiyetleri güney ve kuzey Yemen ayrımı yaratmışsa da bu meşrep farklılıkları halen bir ülke olarak kalmalarını engelleyebilmiş değil. Ama bir arada yaşamaları sürekli pamuk ipliğine bağlı.
Özgürlük, haysiyet ve refah talebiye ortaya çıkan Arap Baharı 27 Ocak 2011’de Yemen kıyılarına ulaştı. Ali Abdullah Salih eylemlere sert karşılık verince barışçıl kitlesel gösteriler silahlı çatışmalara dönmeye başladı. 2011 sonlarına doğru uğradığı bir saldırı sonucu Ali Salih yaralandı ve Suudi Arabistan’a kaçtı. 2012 başında Yemen’in artık yeni bir lideri vardı Abdurrabbu Mansur Hadi. Mansur Hadi’nin devlet başkanı yapılması, Yemen’in İhvan çizgisine yakın Islah Partisi’nin demokratik yollarla iktidara gelme ihtimaline karşı Suud’un Yemen’deki müesses nizamın devam ettirilme hamlesiydi.
Yemen’de şu anda tam bir güç savaşı yaşanıyor. Güçlü aktörler: Ensarullah Hareketi liderleri Abdülmalik El Husi, yönetim meşruiyetinin elinde olduğu iddia eden son Cumhurbaşkanı Mansur Hadi, İhvan çizgisine yakın Islah Partisi ve ülkenin doğusunda özellikle Hadramut bölgesinde hakimiyet oluşturan El Kaide ve dağınık ve pragmatist bir tavra sahip olan aşiretler.
Ensarullah Hareketi yani Husiler ülkenin en güçlü aktörü pozisyonunda şu an. Zeydilik mezhebine mensup olan Husiler ana akım Zeydilikten daha radikal bir tavra sahip. İran’dan silah, doktrin ve eğitim desteği gören Husiler son yıllarda Arap coğrafyasında etkinlik alanını artıran İran’ın yükselen gücünün kanıtı pozisyonunda. Başkent Sana, ülkenin doğusu ve kuzeyi ellerinde şu an.
Meşruiyet sloganına sahip Mansur Hadi ise Suudi Arabistan’ın desteğini görmekte. Husilerin tehditleri yüzünden şu anda Suud’ta yaşıyor.
Islah Partisi barışçıl gösteriler ve devrim sürecinde gücünün zirvesindeydi. Ancak Suud’un müdaheleleri ve ülkenin yoğun çatışmalara sahne olması güçlerini hafifletmiş görünüyor.
El Kaide, ülkenin doğusunda aktif durumda. Aşiretler ise ülkedeki ülkedeki siyasal çalkantılara göre sürekli konum yenileme pozisyonunda. Ali Abdullah Salih de öldürülüp saf dışı kalana kadar en önemli aktörlerden biriydi.
Ali Abdullah Salih’in yönetimden düştüğünden beri müttefik olduğu Husilerce onlarla ittifakını bozduğunu ilan ettikten üç gün sonra öldürülmüş olması Husilerin Yemen’deki güç savaşında önde olduklarını gösteriyor. Bu durum aynı zamanda bölgesel bir mücadeleye tutuşmuş İran ve Suud arasındaki hegemonya mücadelesinde İran’ın daha önde olduğunun göstergesi.
Yemenliler ‘’Dünyanın en güzel ülkesi neresidir?’’ sorusuna ‘’Yemen’i görmeden karar vermeyin’’ diye cevap verirler. Umarım bu güzel ülke en kısa sürede açlık, kolera salgını, terör ve çatışmalardan sıyrılarak mutlu ve müreffeh bir ülke olur. Ama bir süre daha maalesef siyasi ve iktisadi istikrardan uzak kalacak gibi görünüyor.”