CHP Hatay Milletvekili Av. Mevlüt Dudu, eğitim öğretim sistemiyle ilgili yaptığı açıklamada Adalet ve Kalkınma Partisi’nin eğitim uygulamalarını eleştirerek, “AKP eğitimi bilimsel ve çağdaşlıktan uzaklaştırıyor!” dedi.
Yaptığı yazılı açıklamada CHP Hatay Milletvekili Av. Mevlüt Dudu; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Eğitimde halen istediğimiz noktada değiliz” sözlerini eleştirerek “ Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, esasında eğitimi tamamen dinsel temele oturtarak, bilimsel-çağdaş unsurları ortadan kaldırmaya, mezhepçi zihniyetini eğitimde de egemen kılmaya çalışıyor” dedi.
Bilimsel dünyada artık tartışması bile olmayan evrim teorisininmü fredattan çıkarılması, Atatürkçülüğün ders kitaplarından ayıklanması, biyoloji ders saatlerininazaltılması, cihat öğretisinin din dersine alınması bu anlayışın en önemli adımları olarak niteleyen Mevlüt Dudu, eğitimin yap-boz tahtasına dönüştürüldüğünü, eğitim sistemindeki çarpıklıklara işaret ederek şu görüşlerini dile getirdi:
“Müfredat değişikliklerinden, düz yazıdan eğik yazıya geçilmesi, tekrar düz yazıya dönülmesinden, AKP iktidarlarında sayısız kez değiştirilen sınavlardan dolayı veliler, öğretmenler ve öğrenciler yorgun düşmüştür. Umutsuzluk, endişe artmıştır. Cumhurbaşkanı’nın tek cümlesi ile TEOG bir gecede kaldırılmıştır. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz halen yeni sistemin ne olduğunu açıklayamamıştır! Oysa okullar açılmış, yeni öğretim dönemi başlamıştır. VE üzülerek söylüyoruz ki çocuklar halen nasıl bir sistemle ortaöğretime devam edeceğini halen bilemeden, kaygılı ve endişeli bir bekleyişle Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelecek açıklamayı beklemektedir.Bu eziyeti çocuklara yapmaya kimsenin hakkı yok! Bütün ülke, eğitim sistemi tek bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak sözlere bırakılmaz. Ortak akıl yerine tek kişinin aklı ülkeyi yönetemez. Nitekim sonuçları, acıklı halimiz ortada!
TEKNOLOJİ YERİNE SAFSATA
Yeni çağ, eğitimin çok yüksek standartlarda yapılarak; bilimsel, teknik ve felsefi yapının güçlendirilmesini ülkemizin bekası açısından da zorunlu kılıyor. Bakın Rusya’dan açıklama geldi. Putin’in askeri danışmanı, Türkiye’nin anlaşmaya vardığı S-400 hava savunma sisteminin teknoloji transferini ve ortak üretimi içermediğini açıkladı. “Füzeyi verdik, teknolojisini vermedik” diyorlar. Oysa hükümet kamuoyuna çok farklı açıklamalar yapmıştı. Kamuoyunu yanıltmıştı. Demek ki bilimi, teknolojiyi geliştirmezseniz, kendiniz üretim yapamazsanız başka ülkelere bağımlı olur, yarı yolda kalır ve asla güçlü ülke olamazsınız. Savunma sanayi için motorlu taşıtlar vergisi başta olmak üzere halkın cebine el uzatarak ülkeyi ileriye taşıyamazsınız. Eğitimle, teknoloji ve bilimsel öğretiyle ülkeyi kalkındırabilirsiniz.Vatandaşın cebine uzanarak, değil, çocuklarımızın beynine bilimsel eğitimle ulaşarak, ülkeyi kalkındırabilir, savunma sanayide belli bir yere gelebilirsiniz! Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit” olarak ilmi esas alması işte bu yüzdendir!
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİNDEKİ SKANDAL İFADELER
Eğitimde sürekli gericiliği esas alan Milli Eğitim Bakanlığı ise aslında hepimizin geleceğinin bombalıyor! Mezhepçi anlayışla toplumsal barışımızı dinamitliyor. Bugün Türkiye’de 2.5-3 milyon arasında Arap Alevisi vatandaşımız yaşıyor. Bunlar hiçbir zaman kendilerini “Nusayri” olarak tanımlamamıştır. İslam dinine büyük zararı veren Emeviler döneminde icat edilen “Nusayrilik” kelimesi, esasında Arap Alevilerince asla kabul edilmemektedir. Ne yazık ki 12. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında “Nusayrilik” adı altında bir başlık açılmış ve burada Arap Alevilerini İslam dışı gösteren ifadelere yer verilmiştir. Kitapta Nusayrilerin Hatay, Tarsus, Adana ve Lübnan’da yaşadığı belirtilirken, Hz Muhammed’i değil Nusayr’ı kabul ettikleri yönünde skandal yorumlar yapılmıştır. Arap Alevileri, İslam dışı gösteren bu anlayış, ötekileştirici, kışkırtıcı bu safsata bilgiler, toplumumuzu derinden bölecek ifadeler içermektedir. Bakın Arap Alevilerini derinden yaralayan ne gibi ifadeler bulunuyor:
“-Şehadet: Nusayriler, şehadeti şöyle tanımlar: “Ben Ali’den başka ilah bulunmadığına şehadet ederim. Hristiyanlarda olduğu gibi bir tür teslis inancı vardır. Bu anlayışa göre Ali Tanrı, ruhundan Muhammed’i o da Selmanı Farisi’yi yaratmıştır.
Namaz duadan ibarettir.
Hac, Nusayrilerin dini liderlerinin mezarını ziyaret etmektir.
Oruç, sessizliktir.
Tenasüh denilen ruh göçü Nusayriliğin en temel inançlarından biridir. Buna iman etmek zorundadırlar. Nusayrilerin bir kısmı Hz.Ali’nin güneşte, bir kısmı da ayda oturduğuna inanır. Onlara göre şarap kutsaldır.”
Bugün Ehl-i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı Genel Başkanı ve Alevi kanaat önderlerinden Ali Yeral de ders kitabındaki bu skandal ifadeler nedeniyle bir basın toplantısı düzenliyor. Kendisi biz “Allah’tan başkasına iman etmeyiz. Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed’tir”. Hz. Ali’nin güneşte ya da ayda olduğuna inanmak, akıl tutulmasıdır. Bizim için Hz. Ali gönüllerde ve temiz yüreklerdedir” diyor.
Şarabın Arap Alevileri için kutsal olmadığını, hac için dini lider mezarının ziyaret edilmesi gibi bir durumun söz konusu bile olmadığını açıklamıştır.
Özetle söyleyecek olursak; Arap Alevilerini İslam dışı göstermeye çalışmak, hem de bunu halkın her kesiminin ödediği vergilerle oluşan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yapıp, Milli Eğitim Bakanlığı kitaplarıyla gerçekleştirmek, çocuklara, genç beyinlere mezhepçi, ötekileştirici zihniyeti yerleştirmeye çalışmak toplumsal barışı bombalamaktır. Ortadoğu’daki yangın dikkate alındığında, bugün ihtiyaç duyduğumuz tek şey: toplumsal barış, sevgi, hoşgörü ve farklılıklara saygıdır.
Dinimiz ile Arap Alevilerinin inancı ve değerleri ile alakalı olmayan safsataların “din bilgisi” adı altında öğrencilere öğretilmesi, genç beyinlerin kirletilmesi, zihinsel bulanıklık yaratılması, eğitimde yaşadığımız acı tablonun kötü örneklerinden biridir. Üzücü olan şey toplumsal barışın Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yok edilmek istenmesidir ki. Kabul edilmez olan da budur. Alevi toplumunu din kültür ve ahlak bilgisi dersi üzerinden asimile etmek, ötekileştirmek, suiistimal etmek ülkeye kaostan başka hiçbir şey getirmez.
Milli Eğitim Bakanlığı bu skandal kitabı hemen toplatmalı ve Arap Alevilerinden özür dilemelidir. Bakan İsmet Yılmaz’ı bu konuda hemen şimdi harekete geçmeyeçağıyorum!