TGC, TGS, TÜRKYAYBİR, TYS, PEN Türkiye ortak toplantısında düzenlenen “Basın Özgürlüğüne ve Gazeteciye Dokunma!” programı yapıldı

Toplantıda gazetecilere yönelik haksız gözaltı ve tutukluluk uygulamalarının vazgeçilmesi istendi. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın serbest bırakılması talep edildi. Gazetecilerin gözaltına alınmasının, tutuklanmasının, gazetecilere olduğu sürece bütün toplumun gözdağı ve bir büyük gözaltının geldiğine işaret edildi.
İ STANBUL- Basın ve düşüncelerin özgürlük özgürlüğünün engellenmesi, gazetecilere, yazarlara yönelik baskıların, haksız gözaltı ve tutukluluk kararlarının artması nedeniyle beş meslek örgütü basın toplantısında toplandı.
“Basın Özgürlüğüne ve Gazeteciye Dokunma!” başlıklı toplantı 30 Ocak 2025 Perşembe günü saat 11.00’de TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği temsilcilerinin söz aldığı toplantıda, kalabalıklar sarsan her olayda gazetecilere, yazarlara yönelik haksız, hukuksuz gözaltı ve tutukluluk kararlarına itiraz edildi. Anayasal güvence altında olması gereken basın ve düşünceyi özgürce ve uzaktaki engeller için TBMM’ye çağrı yapıldı.
Moderatörlüğü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in yaptığı toplantıda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti adına Başkan Vahap Munyar, Türkiye Gazeteciler Sendikası adına Genel Başkan Gökhan Durmuş, Türkiye Yayıncılar Birliği adına Başkan Kenan Kocatürk, PEN Yazarlar Derneği adına Başkan Zeynep Oral, Türkiye Yazarlar Sendikası adına 2. Başkan Mustafa Köz konuştu.
VAHAP MUNYAR: GAZETECİLER HAKSIZ YERE TUTUKLANMAMALI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar konuşmasına “ Gazetecilik mesleğini yapabileceğini, meslektaşlarımızın haksız yere alınmamasını, tutuklanmamasını, basın özgürlüğüne müdahale edilmemesini talep etmek için bir kez daha birlikteyiz” diye başladı ve sürekli olduğunu söyledi:
“Gazetecilik mesleğini onuruna uygun yapabilmek için meslektaşlarımızın önce iş bulabilmeleri, ardından Basın İş yasası ile çalıştırılmaları, hakça ücret almaları gerekiyor. Ayrıca ‘haber yaptı’ diye hiçbir siyasetçi tarafından hedef gösterilmemesi, fiziksel olarak kalmamaları, uğradıklarında saldırganların cezasızlıkla ödüllendirilmemesi şartı. Tabii gazetecilik yapabilmek için bu şartların sürdürülmesi henüz gerçekleşmiyor. Siyasetçilerin kamu halkına olmayan faaliyetleri haberleştirdikleri için gazetecilerin suçlu olarak damgalanmaları, haksız gözaltı ve tutukluluk kararlarıyla mesleklerini yapmalarının engellenmemesi gerekiyor. Halk TV’de görev yapan beş meslektaşımız için 29 Ocak 2025 Perşembe böyle bir gündü. Barış Pehlivan, Seda Selek, Serhan Asker ve Kürşat Oğuz adli kontrol şartlarıyla serbest bırakıldı. Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ise maalesef tutuklandı. Meslektaşlarımıza ‘geçmiş olsun’ diyoruz. Suat Toktaş’ın ise en kısa sürede serbest bırakılmasını istiyor. Gazetecilik suçu saymaya çalışan bir anlayış olsa da hak odaklı, insan odaklı gazeteciliğe gönülden vermiş, yürekten inanmış gazetecilerin mesleklerini evrensel etik ilkelerle yapmaya devam edeceklerini toplumun bilgisine bir kez daha sunuyoruz.”
SİBEL GÜNEŞ: SUAT TOKTAŞ ÖZGÜR BİRAKILMALIDIR
Toplantının moderatörlüğünü yapan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ise “Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanması gazetecilik faaliyeti nedeniyledir. Meslektaşımız gazetecidir, sabit ikametgah sahibidir. Önemlisi görevinin başındadır, kaçma, delilleri karartma şüphesi yoktur. Kanunlarda tarife seçenekleri yoktur. Meslektaşımıza atfedilen suç tipinin öngördüğü cezanın alt sınırı 2 yıldır. Gazeteciler hakkında verilen yurt dışı çıkış yasakları ve denetimli serbestlik kararları dahi gözdağı vermekten başka bir şey değil. Kanuna aykırı olduğu gibi insan hakları temel bütünlüğüne de aykırıdır. Meslektaşımız özgür bırakılmalıdır” diye konuştu.
ZEYNEP ORAL: ANAYASA, HAK, HUKUK, ADALET HERKESE LAZİM
PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral ise konuşmasında “Karşılıklı peşi sıra gazetecilerin bireylerin ayrı ayrı alınmaları, üstlik mesleklerinin gereğini yerine getirdikleri için suçlanmaları, düşünce ve ifade özgürlüğüne olduğu kadar Anayasamıza da aykırıdır” dedi ve şunu ekledi:
“Maalesef ‘Ben yazar anayasayı tanımlıyorum’ diyen bir iktidar yönetimimizdeyiz. Daha birkaç gün önce Uğur Mumcu’nun katliamının yıldönümünde, o ilk gazeteciyi anıyor bugün karşılaştığımız karanlık ve korkunç günlerde ilk görülenlerden biri olduğu için öldürüldüğünü söylüyordu. Türkiye’nin birçok köşesinde onun şurupları tekrarlanıyordu. Ne diyordu anımsayalım:
‘Çare, solda ve sağda, özgürlükleri kısıtlayan bütün engellerin başındadır. Bir başka bakımı yoktur. Ancak özgürlükçü ve demokratik toplumlarda bu ‘siyaset-tarikat-ticaret’ üçgeni ile savaşılır. Kapalılarda ise bu akımlar, devlet kadrolarını, sinsi ve karanlık yolunda ele geçirmeyi başarırlar. Atatürk’ün laiklik ilkesinin ancak ve ancak özgürlükçü demokrasilerde savunulacağı yerdedir. Demokrasilerde çözüm yolları yasaklarla değil, özgürlüklerde aranmalıdır.’
Anayasa hak hukuk adaletine ihtiyaç vardır.”
GÖKHAN DURMUŞ: İKTİDAR BASKI SİYASETALARINDAN VAZGEÇMEDİ
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş yaptığı konuşmada iktidar gazeteciliği suç olarak göstererek işaret etti:
“AKP iktidarının gazetecilik faaliyetlerinin suçunu gösteren politikaları sürdürüyor. Bu iktidar döneminde gerçeklerin peşinde koşan gazeteciler hep hedef alındılar, gözaltına alındılar, tutuklandılar, yargılandılar. İktidar bu baskı politikalarından vazgeçmedi, gazeteciler de gerçekleri toplumun dağıtımının mücadelesinden. Halk TV çalışanlarımızın son olarak yaşadığı baskı ise gerçekleri çaptaki çabadan ibarettir. Ama bu gayretin sonucu Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı. Adalet Bakanlığı her ne kadar gazetecilik faaliyetlerinden dolayı cezaevlerinde gazetecilik yok dese de 25 meslektaşımız sadece gazetecilik faaliyetlerinden dolayı Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde tutuklu bulunuyor. Adalet Bakanı’na şunu sormak gerekiyor, cezaevlerinde gazeteci mi yoksa neden mahkemelerde tutuklu olan meslektaşlarımızın haberlerini savunmak zorunda mı kalıyor? Yaptıkları haberlerle bilgilendirmeyi hedeflediklerini sürdürmek zorunda mı kalıyor? Hakim ve savcıların demokratikliğini yitirdiği bir dönemde gazetecilerin de iktidarın yanında olması isteniyor. Yaşanan katliamlar, hukuksuz kayyım atamaları, 12 yıl sonra gelen Gezi cezaları, gazetecilere yönelik çözümler hep gündemi değiştirme çabalarıdır. İktidar artık gazeteciler üzerinden oyun oynamaktan vazgeçmelidir.”
KENAN KOCATÜRK: TOPLUMUN HABER ALMA HAKKI KISITLANIYOR
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk ise konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“İfade özgürlüğü olmazsa yayıncılar kitap yayınlayamazlar; kitaplar mutlaka okurlar okuyamazlar. Yalnızca kitap dünyasında değil, basın ve medya üzerinde, kültür ve sanat alanlarında, dünyada ve internet hukuk dışı fiili baskılar sürüyor. Gazetecilerin haberleri veya köşe yazıları nedeniyle haklarında soruşturma yapılabilir. Toplumun haber alma özgürlüğü kısıtlanıyor. Düşünce ve düşünce ek düzenlemelerle yok edilmeye çalışılıyor. İfade, yayınlama ve okuma özgürlüğümüze yapılan bu saldırılara yönelik olarak destek olarak karşı durmalıyız.”
MUSTAFA KÖZ: GAZETECİLERİN GÖZALTINA ALINMASI BÜTÜN TOPLUMA BÜYÜK GÖZALTIDIR
Türkiye Yazarlar Sendikası 2. Başkanı Mustafa Köz ise yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bir ülkede yazan, düşünen, yazarın, gazetecinin, bilim insanının özgürlüğünü elinden alıyorsa, o ülkenin özgürlüğü baskı altında demektir. Gazetecilerin saklanması, tutuklanması, gazetecilere olduğu sürece bütün ülkede gözdağı ve bir büyük gözaltı demektir. Korku toplumları da böyle yaratılır. Düşünmeyin, duymayın, yazmayı deniyorsanız geriye yazma özgürlüğünden, düşünce özgürlüğünden hiçbir şeyin kalmaması demektir. Buna karşı düşünerek, konuşarak ve dayanışmayla direnmemiz gerekiyor.”