İskenderun’daki atölyesinde çamur taş su ve ahşabı Sanat eserlerine dönüştüren İskenderun’un tanınmış sanat camiasının temsilcilerinden olan Selahattin Deniz hobi olarak başladığı sanatsal yolculuğunu bir tutkuya ve ardından bir mesleğe dönüştürdü. Bir sergi salonu ya bir sanat sergisi, bir atölye ya da bir müzede gibi kendinizi hissedeceğiniz Selahattin Deniz’in atölyesinde farklı bir dünya farklı bir huzur bulursunuz.
Doğadan Sanata Dönüşen Bir Tutku
İskenderun’daki atölyesinde, çamur, taş ve ahşabı sanat eserlerine dönüştüren Selahattin Deniz, adeta bir doğa heykeltıraşı olarak öne çıkıyor. Vazolardan tabaklara, tablolardan heykellere kadar uzanan geniş yelpazede, her biri eşsiz parçalara imza atıyor.
Deniz’in atölyesi, aynı zamanda 20 yıldır biriktirdiği tarihi eşyalarla dolu, adeta küçük bir tarih müzesini andırıyor. Lokantacılık mesleğini bırakarak, hobi olarak başladığı bu sanatsal yolculuğu bir tutkuya ve ardından bir mesleğe dönüştüren Selahattin Deniz, doğanın sunduğu her malzemeyi işleyerek sanatsal bir değere ulaştırdığını vurguluyor. “Ben doğada bulunan her maddeyi işleyerek sanatsal bir yapıt haline dönüştürürüm” diyen Deniz, geri dönüşümün bile sanatla değerlendirilebileceğine dikkat çekiyor.
İskenderun Sanat Evi’nde binlerce heykeli, resmi ve seramiği bulunan Selahattin Deniz, “Ben isterim ki, bu yaptıklarım değerlendirilsin ve maddi, manevi katkı olarak geri dönsün” ifadesini kullanıyor. Çeyrek asrı aşan bir emek ve sanat birikimiyle ürettiği bu eşsiz eserlerin herkes tarafından görülmesini ve evlerde yer bulmasını arzuluyor.









