Yaşadığımız depremin ardından yaşama tutunmaya çalışan Erkan, depremde yıkılan Büyük Çarşı İşhanı’nın yerinde işyerleri yıkılan esnaf için kurulan konteynerde işletmeye başladığı Erkan’ın Çay Kahve Evi’ne İskenderunluları yorgunluk atmaya davet ediyor.
İşletmeci Erkan Topal, “İskenderun şehir merkezinde alışveriş yaptınız yoruldunuz ya da okuldan çıktınız dinlenmek için ev yapımı yoğurt limonata ya da itinayla demlenmiş mis gibi çay ile tost sıcacık çay içmeye herkesi davet ediyorum” dedi.
Erkan’ın yerine gelin. Erkan’ın yeri nerede mi? Büyük Çarşı İş Hanının yerinde kurulan konteynerde. çay kahve molası için Erkan sizi Çay kahve evine bekliyor.
Türkler, Anadolu’ya gelmeden öncede çay içme kültürünü tanıyorlardı.
Ancak Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüzyıl önceye dayandığı bilinmekte. Çay içme kültürü 19. Yüzyıldan sonra Anadolu’da yaygınlaşmıştır. 5000 yıllık tarihe sahip çay Türklerin yaşamına geç girmesine rağmen çay kültürü geniş yer tutmuştur.
Kültürümüzde çay demlemeden içimine kadar kültürümüzde yer bulan çay, günün her saatinde çay içmemizin yanı sıra, herkesin kendisine özgü çay demleme usulünden ince belli cam bardaklarda içiminden kıtlama çay gibi tarihine eklediklerimiz bize özgü alışkanlıklarımız da var.
Gün boyu tüketebileceğimiz bir diğer içeceğimiz de kahvemiz. Kahve tüketimi de bize özgüdür.
Araştırmacılar kahvenin 14. yüzyıl başlarında Habeşistan’dan tüm dünyaya yayılan çıkış yerinin de adının etimolojisi de kahve ile benzerlik gösteren Güney Habeşistan’daki Kaffa yöresi olduğu söyleniyor. Sadrazam Özdemiroğlu Osman Paşa’nın babası olan Memlûk Çerkeslerinden Osmanlı’nın Yemen valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirdi. O günden bu yana Kahve Yemen’den gelse de kahve, yeni hazırlama yöntemi, güğüm ve cezvelerde pişirilmesiyle Türk kahvesi adını aldı. Tahtakale’den başlayarak şehre yayılan kahvehaneler halk arasında kahvenin de yaygınlaşmasını sağladı. İşte o günden bu güne kahve bize özgü olmuştur.
