Türkiye’nin ekonomik büyümesinde ve kalkınmasında önemli aktörlerden biri haline gelen plastik geri dönüşüm sektörü, karışık hurda ve etilen polimer atık ithalatına getirilen yasaklar nedeniyle telafisi mümkün olmayan mağduriyetlerin eşiğine geldi.
Devlet destekleri ve teşvikleriyle yapılan yaklaşık 8 milyar dolarlık yatırımla bin 345 lisanslı plastik geri dönüşüm tesisi, ithalat yasağı hızlı bir şekilde tekrar gözden geçirilmez ise ham madde yetersizliği nedeniyle üretimlerini durdurma ve kapanma riskiyle karşı karşıya kaldı.
Adana Plastik Geri Dönüşüm Sanayicileri adına açıklama yapan Kamil Dönmezoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın talebi doğrultusunda Ticaret Bakanlığı’nın 1 Ocak’ta karışık hurda plastik ithalatına, 18 Mayıs’ta ise etilen polimer atık ithalatına yasak getirdiğini, hiçbir etki analizi yapılmadan ve sektör temsilcileri ile istişarede bulunulmadan hayata geçirilen kararların iç piyasanın taleplerini karşılayarak yıllık 1 milyar 373 milyon dolarlık ithalatı ikame eden, 770 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşan plastik geri dönüşüm sektörüne çok büyük darbe vuracağını belirtti. Kamil Dönmezoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yasak ve kısıtlama kararlarının gözden geçirilmesini ve tekrar değerlendirilmesini istedi.
‘Avrupa medyası abartılı ve çaptırılmış yayınlarla algı oluşturuyor’
Avrupa medyasında yaklaşık iki yıldır “Türkiye, Avrupa’nın çöpünü ithal ediyor” manşetleriyle yayınlar yapıldığına dikkat çeken Kamil Dönmezoğlu, “Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum’un da belirttiği gibi Türkiye tarihinin hiçbir döneminde çöp ithal etmemiştir. Avrupa medyası, sektörümüzdeki birkaç firmanın yaptığı hataları her anlamda abartarak ve çarpıtarak bütün sektöre yönelik olumsuz bir algı oluşturmuştur. Bir an için düşünelim; gerçekten Avrupa’nın çöpünü ithal etsek Avrupa’nın çıtı çıkar mıydı? Niye bu Avrupa basını iki senedir her mecrada “Türkiye Avrupa’nın çöpünü ithal ediyor” diye kahroldu? Türkiye’yi gerçekten bu kadar çok mu seviyorlar? Avrupa medyasının bu kadar yaygara koparmasının tek nedeni, dünyada önemi her geçen gün artan plastik atıkları, yani geri dönüşümün ham maddesini onlardan satın alıp ülkemizde işleyerek yüksek katma değer elde etmemizdir.” dedi.
Karışık hurda ve etilen polimer atık ithalatının yasaklanmasına varan bu süreçte özeleştiride bulunan ve yaşanan sıkıntıları inşaat sektöründen örneklerle kıyaslayan Kamil Dönmezoğlu, “Her sektörde olduğu gibi maalesef bizim sektörümüzde de çürük yumurtalar bulunmaktadır. Bunların yaptığı yanlışlar neticesinde sektörü ham maddesiz bırakıp adeta kapısına kilit vurmak ne kadar doğrudur? Örneğin, ülkemizde bazı kendini bilmezler yasak olmasına rağmen boş arazilere inşaat molozu döküyor. Şimdi inşaat molozları çevre kirliliğine neden olduğu için ülke genelinde tüm inşaat firmalarını cezalandırmak, çimento satışını yasaklamak doğru olur mu? Bizim sektörün başına gelen de tam olarak budur.” diye konuştu.
‘Plastik geri dönüşümcüler çevreyi kirleten değil temizleyen taraftadır’
Çevresel açıdan değerlendirildiğinde, petrokimya tesislerinde petrolden üretilen orijinal ham maddeye göre geri dönüştürülmüş ham madde üretiminde tüketilen enerji ile sera gazı salınımı miktarının 8’de 1 oranında olduğunu kaydeden Kamil Dönmezoğlu, şunları söyledi: “Plastik geri dönüşüm sanayicileri, kaynağında ayrıştırılarak toplanan yerli plastik atıkları geri dönüştürerek Sıfır Atık Projesi’ne en büyük desteği vermektedir. Plastik geri dönüşümcüler çevreyi kirleten değil temizleyen taraftadır. Bizler, ülkemizi seven ve mevzuata uygun çalışan plastik geri dönüşüm sanayicileri olarak toptancı bir anlayışla suçlu ilan edilmeyi hak etmiyoruz. İçinde büyük çoğunluğu mevzuata uygun çalışan bir topluluğu komple suçlu ilan edip ham madde ithalatını yasaklamak adaletli ve ülke çıkarlarımızla örtüşen bir karar değildir. Telafisi mümkün olmayan zararlar verecek hatalı bir karardır. Bu kararın en kısa sürede gözden geçirilerek düzeltilmesi, toptancı bir anlayışla getirilen yasakların kaldırılması ve denetlemelerin sık sık yapılarak işini düzgün yapmayanların en ağır şekilde cezalandırılması sektörümüzün tek dileğidir.”
‘Kazançlı çıkacak taraf Avrupa’daki geri dönüşümcü karteller olacak’
Geri dönüştürülebilir plastik atık ithalatına getirilen yasaklama kararlarının tüm sektörlere yansıyacağını ve bedelinin ülkemiz açısından çok ağır olacağını dile getiren Kamil Dönmezoğlu, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Biz Türk plastik sanayicileri çok olduk! Avrupa’nın atığını yöneten ve en büyüğünün yıllık cirosu 22 milyar euronun üzerinde olan beş büyük kartele rakip olduk. Bu kartellerin daha önce bedavaya aldığı, hatta toplayıp presleyince üstüne İngiltere’de uygulanmakta olan PNR (teşvik) sisteminden de faydalanarak ton başına 150- 350 sterlin aralığında teşvik almalarına engel olmaya başladık. Karteller, Avrupa’daki ham maddenin önemli bir kısmını satın almaya başlayan Türk plastik geri dönüşüm sanayicileri ile normal yollarla rekabet edemez hale geldi. Biz geri dönüşüm işlemini ortalama 100 euroya mal ederken, onların kendi ülke koşullarındaki maliyetleri Avrupa’da 400 euro, İngiltere’de ise 450 sterlindir. Biz çalışamaz hale gelirsek bu kartellere gün doğacaktır.
Ham maddesi petrol olan petrokimya tesislerinin ürettiği orijinal plastik ham maddenin bugün için ton başına satış fiyatı ortalama 2 bin dolardır. Geri dönüştürülmüş plastik granül ham maddesinin kalite ve cinsine göre ton başına ortalama satış fiyatı ise 600-800 dolardır. Ülkemizde toplanan yerli plastik hurda geri dönüşüm sektörümüzün toplam ihtiyacının en fazla yüzde 8’ini karşılamaktadır. Yani sektörümüzün sahip olduğu kapasitede çalışabilmesi için yüzde 92 oranında ham madde ithal etmek zorundadır. Bu durumu petrokimya tesislerinin yöneticileri de çok iyi bilmektedir. Bizler çalışamaz hale gelirsek meydan onlara kalacaktır.”
‘Cumhurbaşkanımızdan kararları gözden geçirerek tekrar değerlendirilmesini talep ediyoruz’
“Bugünkü resmi verilere göre bakanlıktan lisans alıp üretim yapan 1.345 adet plastik geri dönüşüm fabrikası vardır. Fabrikalarımızın kapanmasıyla bu sektörde doğrudan istihdam edilen 300 bin çalışan işini ve aşını kaybedecektir. Yıllık kapasitesi 830 bin ton olan plastik geri dönüşüm sanayisi, 139 milyon dolar ödeyerek ithalat yoluyla temin ettiği 756 bin ton ham madde artık gelmeyeceği için üretimini durduracaktır. Türkiye’nin ihtiyacı olan bu 756 bin ton ham madde, tonu 2 bin dolar olan orijinal ham madde olarak ithal edilecek ve 1 milyar 512 milyon dolar ödenmek zorunda kalınacaktır. Atık ham madde ithal etmek için ödediğimiz 139 milyon doları düştüğümüzde ülkemiz her yıl fazladan 1 milyar 373 milyon dolar ödeyecektir. Plastik ham madde ve geri dönüştürülmüş ham maddeden mamul madde ihracatından 770 milyon dolar döviz kazanan ülkemizin 139 milyon dolarlık ithalat maliyeti düşülünce 631 milyon dolarlık doğrudan gelir kaybı oluşacaktır. Orijinal ham madde fiyatlarının yüksekliğinden dolayı birçok sektörün uluslararası alanda fiyat tutturması mümkün olamayacaktır. Meyve sebze ihracatında kullanılan plastik kasalara bağlı yaş meyve sebze ihracatçıları, her türlü tarımsal sulama ve damlama sulama boruları ihracatçıları, otomotiv sektöründe yoğun kullanılan teknik plastikler, çöp poşeti, atlet poşet ve diğer ambalaj ihracatları ile alüminyum kompozit ihracatları başta olmak üzere tüm ihracatımız bu yasaklardan zarar görecek ve ihracatımızda ciddi gerilemeler yaşanacaktır. Toplamda 7-8 milyar dolar kurulum maliyetli ve büyük çoğunluğu devlet teşvikleri verilerek Türkiye ekonomisine kazandırılmış olan 1.345 adet lisanslı plastik geri dönüşüm tesisi atıl duruma düşecek, ülkemizin milli serveti heba olacaktır. İfade etmeye çalıştığımız nedenlerle kaybedenin Türkiye’miz olacağı gerçeğinden hareketle yasak ve kısıtlama kararlarının Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından gözden geçirilerek tekrar değerlendirilmesini talep ediyoruz. ”