Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları dördüncü hafta programıyla devam ediyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan anlaşmalar çerçevesinde, Türkiye hükümetince uygun görülen ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Türkiye’deki Irak ve Suriye Krizinden Etkilenen Sığınmacılar için Geliştirilmiş Destek” projesi kapsamında gerçekleştirilen “Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları” toplantılarının dördüncü hafta programı bugün itibariyle başladı.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca’nın da konuk olduğu, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ve Mülteci Destek Derneği (MUDEM) tarafından organize edilen toplantıya, bu hafta kapsamında Türkiye genelinden 140 yerel medya temsilcisinin yanı sıra Suriyeli gazeteciler de katıldı.
Aralık ayına kadar devam edecek ve 600’den fazla gazetecinin katılımının hedeflendiği basın buluşmalarının açılışı SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak’ın konuşmasıyla başladı. İbrahim Vurgun Kavlak, dernek ve çalışmaları hakkında bir sunum yaptı. Günümüzde saniyede iki kişinin yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldığını belirten Kavlak, “Bu rakam dakikada 30 kişi ve günde 45 bin kişinin maalesef ki yerlerinden olduğu anlamına geliyor. Türkiye Eylül ayı itibariyle 3 milyon 567 bin 658 Suriyeliyi ülkesinde ağırlamaktadır. Şu anda Türkiye’nin neredeyse her ilinde Suriyeli nüfusu bulunuyor. Suriyeli sığınmacıların yanı sıra çokta gündeme gelmeyen toplamda 400 bine yakın 85 ülkeden gelen sığınmacı ve mülteciyi ağırlamaktayız” ifadelerini kullandı.
Kavlak konuyla ilgili şunları söyledi:
“Sığınmacıların kalış sürelerine bağlı olarak görünürlüklerinin artması ve buna bağlı olarak da toplum içerisindeki etkileri her geçen gün çeşitli aşamalarda ortaya çıkmakta. Bu etkilerin basın mensupları ile etraflıca kamu yararına dayalı olarak değerlendirilmesi bizim için oldukça önemli. Dünyada 2013 yılından beri en fazla mülteci ağırlayan ülke konumumuzu sürdürmekteyiz. Bu alanda en çok ihmal edilen konulardan biri de basın mensuplarının konu hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmesi ve toplumsal alandaki rolünün daha fazla öne çıkarılmasıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de 46 yıllık gazetecilik kimliği ile bize destek veren dünyanın gündemindeki göç konusunun Türkiye’de de basın ile değerlendirilmesine ön ayak olan Sayın Mehmet Akarca’ya desteklerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde sağlanan fonlar kapsamında 24 aylık bir projenin faaliyeti olan basın buluşmaları, tüm saha çalışmalarını tamamlayan ve destekleyen en önemli faaliyetlerimizden biri. AB fonları çerçevesinde yürütülen projenin çalışanları adına Avrupa Birliği’ne vermiş olduğu desteklerden ötürü ayrıca teşekkürlerimizi sunarız. Proje ortağımız Mülteci Destek Derneği’ne ve yine işbirliğinden ötürü diğer sivil toplum kuruluşlarına teşekkürlerimizi sunar, Türkiye’nin dört bir yanından bizleri kırmayıp gelen siz değerli basın mensuplarına yeniden hoş geldiniz der, saygılar sunarım.”
SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak’ın ardından söz alan T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca ise “Türkiye’deki medya ailesinin hepimiz birer fertleriyiz. Sizlere baktıkça içim de açılıyor. Gençler de var, orta yaşlılar da var, saçını farklı kestirenler var, saçları dökülenler var. Umarım birbirimizi daha iyi tanıma imkânı buluruz. Sevgili arkadaşlar öncelikle SGDD’ye beni davet ettikleri için, konuşma yapma fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum. Çok önemli olduğunu düşündüğüm sığınmacılar, göçmenler ve mülteciler meselesini başta Türkiye olmak üzere bütün dünyanın tüm ayrıntılarıyla bilinmesi gerekir. Günümüzde çok ilginç gelişmeler oluyor, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’nin bütün dünyada askerleri var. Biliyorsunuz 3 bin 500 kadar Suriye’de, 4 bin kadar Afganistan’da… 6 gün öncesine kadar Meksika sınırından Amerika Birleşik Devletleri’ne iltica etmeye çalışan 7 bin Meksikalıya karşı 15 bin askeri sınırda konuşlandırdı. Yani mülteci başına tam teçhizatlı 2 asker. Biz de Türkiye olarak biliyorsunuz 4 milyon sığınmacı misafir ediyoruz. Çünkü Suriye’de karışıklık çıkması üzerine can kaygısına düşen Suriyeliler çocukları kucaklarında, karılarının ellerinden tutmuş, arkalarından açıdan ateşten kaçarak Türkiye sınırına geldiler. Bunlara nasıl olur da ‘Hayır, almıyoruz sizi orada kendi kaderinize mahkûm bir şekilde bırakıyoruz’ diyebiliriz? Elbette ki diyemeyiz. Biz bunu hiçbir dönemde demedik” şeklinde konuştu.
Bu toplantılar en büyük sorunlardan birine çözüm olacak
Mülteci ve sığınmacı meselesine çok büyük bir hassasiyetle yaklaşılması gerektiğini dile getiren Akarca, “Bu zamana kadar kim bilir kaç kişi mülteci olarak kendi ülkesini terk edip başka ülkeye sığınmaya kalktı. Bundan sonra da gıda kaynakların azalması, iklim şartlarının değişmesi, ülkedeki yönetimlerin insan haklarını hiçe sayan davranışlar sergilemesi üzerine ve benzeri sebeplerle çok sayıda kişi ülkesinden ayrılıp başka ülkelere gitmek durumunda kalacak. Bu toplantı belki de dünyanın karşılaşacağı en büyük sorunlardan birisi olan bir konuyu gündeme getirip sizlere bu konuda belki bilmediğiniz şeyleri anlatacaklar ki ben toplantılara katıldığım zaman bilmediğin şeyleri öğrenme imkânı buldum. Sizlere de katkısı olacak inancındayım” ifadelerini kullandı.
Ev sahibi topluluklar da etkilenmekte
Mehmet Akarca’nın konuşmasından sonra AB Türkiye Delegasyonu Program yöneticisi Steven De Vriendt bir sunum yaptı. Yardım programlarında ev sahibi toplulukları da unutmamak gerektiğinin altını çizen Steven De Vriendt, “Çok fazla mülteci kabul eden ülkelerde bu durum ev sahibi topluğu da etkilemekte. Türk nüfusu da etkilenmekte. Kilis’te bu yardım programı kapsamında çalışmakta olan bir hastanesi sadece mültecilere değil, Türk nüfusuna da hizmet etmekte. Bu yardım programı iki bölümden oluşmakta. 3 milyar avroluk bir kısmı 2016 ile 2017 yılları arasında sağlandı, yardım programının ikinci kısmında ise yeni bir 3 milyar avroluk bütçenin şu anda müzakereleri yürütülmekte. Yardım programının toplam bütçesi bugüne kadar 6 milyar avro ve bu son 3 milyar avroluk kısmın 400 milyonu eğitim alanına ayrılmış durumda” şeklinde konuştu.
Suriyeli çocukların eğitimi konusunda da büyük yatırımlar yapıldığını ifade eden De Vriendt, “İnsani yardım konusunda dünyada doğrudan nakdi yardım oldukça yenilikçi bir yaklaşım. İnsani yardım alanında Türkiye’de yapılan bütün dünyanın dönüp baktığı bir şey. Çünkü bu ölçekte doğrudan nakit yardım daha önce dünyada yapılmış bir şey değil. İnsani yardım alanında ikinci en çok bilinen yöntem ise şartlı nakit transferi. Eğitim için şartlı nakit transferi programı, bu projenin temelinde yatıyor. Burada 368 binden fazla çocuğun okula devam etmelerini sağlamak için ailelerine destek sağlanıyor” dedi.
Ünal: “Bir sığınmacının bir ülkede ortalama yaşama süresi 20 yıl”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Dış İlişkiler Görevlisi ve Sözcüsü Selin Ünal da basın buluşmalarında bir sunum gerçekleştirdi. Göç ve zorunlu göçün karıştırılmaması gereken şeyler olduğuna değinen Ünal, “Dünyada milyonlarca insan farklı bir sürü sebepten göç ediyor. Aslında sizlerin bizim yani basında televizyonda medyada okuduğumuz gördüğümüz haberler zorunlu göç üzerine olanlar. Yani biz sağlık için gittiği bir yerde kaldı artık orada yaşıyor haberlerinden ziyade yerlerini terk etmek zorunda olan kişiler ve onların yaşadıklarını konuşuyoruz, mültecileri konuşuyoruz, onların uyum problemlerini konuşuyoruz, nasıl yardım alacaklarını konuşuyoruz, ülkelerindeki siyasi durumu konuşuyoruz, savaşı konuşuyoruz, ‘Geri dönebilecekler mi, dönebilecekler mi’yi konuşuyoruz ve geldikleri ülkede yarattıkları dengeyi konuşuyoruz. 68 buçuk milyon kişi dünyada yerinden edilmiş olan kişi sayısı. Hepsi de mülteci değil. Çoğunlukla savaş ve çatışma durumlarından bahsediyoruz. Ülkesi içinde de yer değiştirmiş olabiliyorlar. Yani kendi yaşadıkları şehir güvenli olmadığı durumda başka bir ile geçen kişiler 40 milyonunu oluşturuyor. Ama bu 68 buçuk milyonun 25 buçuk milyonu ise mülteciler. Yani artık kendi ülkeleri tarafından koruma alamıyorlar. Kendi ülkelerinde hayatları tehlike altında. Ülkelerinde ayrılmadıkları takdirde ölüm riski ile karşı karşıya olabilen kişiler 25 buçuk milyonu temsil ediyor” ifadelerini kullandı.
Konuşma sunumların ardından gazeteciler, SGDD’nin Mamak ve Altındağ’daki ofislerini ziyaret ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Basın Buluşmaları’nın dördüncü hafta programı 4 Kasım Pazar gününe kadar devam edecek.