Sosyal Haklar Derneği’nden 6 Şubat Depremleri Raporu: “Bu Bir Sosyal Cinayettir
Sosyal Haklar Derneği, 6 Şubat Depremleri Raporunu açıkladığı basın toplantısında 6 Şubat depremlerini sosyal bir cinayet olarak tanımladı.
6 Şubat depremlerinin ikinci yılında, Sosyal Haklar Derneği (SHD) tarafından hazırlanan “Deprem Suçları ve Yargı Raporu” açıklandı.
SHD Genel Başkanı Melda Onur ve İskenderun Temsilcisi Bülent Akbay, İskenderun’da düzenlenen basın toplantısında raporun detaylarını basın mensuplarıyla paylaştı.
Raporda yargıdaki gecikmeler, yandaş müteahhitlerin korunması, denetimsizlik, imar affının sonuçları, kamu binalarında yaşanan ölümler ve depremzedelere ücretsiz konut sağlanması gibi konular ele alındı.
“Denetimsizlik En Büyük Sorun”
Basın toplantısında ilk sözü alan SHD Genel Başkanı Melda Onur, Türkiye’de yaşanan felaketlerin büyük bir kısmının önlenebilir ihmallerden kaynaklandığını vurguladı. Deprem sonrası barınma, eğitim ve yaşam hakkı sorunlarının ağırlaştığını belirten Onur, “6 Şubat depremleri, ihmallerin ve hataların en ağır bedellerinin ödendiği bir sosyal cinayettir” dedi.
Türkiye’de yaşanan büyük felaketleri “sosyal cinayet” olarak tanımladıklarını ifade eden Onur, Soma, Aladağ, Hendek, Amasra, Çorlu, İliç, Balıkesir ve Bolu Kartalkaya’da yaşanan faciaların da benzer ihmallerin sonucu olduğunu söyledi.
Onur, “İlk kez cemaat bağlantılı isimlerin de yargılanmasına tanık oluyoruz. Ancak hala birçok sorumlu hesap vermiş değil” diyerek, adaletin geciktiğine dikkat çekti.
Deprem Sonrası Süreç Daha Ağır Geçiyor
SHD İskenderun Temsilcisi Bülent Akbay ise raporun temel başlıklarını sıralayarak, özellikle rezerv alanları, denetlenmeyen yapılar ve bakanlığın tutumu gibi konuların altını çizdi. Deprem sonrası süreçte denetimlerin yetersizliği, depremzedelere yönelik barınma politikalarındaki eksiklikler ve kamu binalarında yaşanan ölümler, raporun en dikkat çeken noktaları arasında yer aldı.
Sosyal Haklar Derneği yetkilileri, bu süreçlerin takipçisi olacaklarını ve sorumluların yargılanması için mücadele edeceklerini belirtti.
Melda Onur’un Açıklamaları
Basın toplantısında konuşan Melda Onur, Türkiye’deki denetimsizlik sorununa dikkat çekerek, “Ülkede denetim varmış gibi yapılıyor ama suçlar genellikle alt kadrolara fatura ediliyor. Oysa üst düzey sorumlular da hesap vermeli” ifadelerini kullandı.
Özellikle 6 Şubat depremlerinde kamu binalarında yaşanan ölümler konusunda sorumlulukların yeterince araştırılmadığını belirten Onur, “İhmaller zinciri, felaketleri daha da ağırlaştırıyor. ” dedi.
Deprem Bölgesinde Standart Dışı Yapı Malzemesi Üretimi: Halkın Güvenliği Tehlikede
6 Şubat depremlerinin en büyük yıkımı yaşattığı Hatay’da, yapı güvenliğine ilişkin ciddi ihlaller ortaya çıktı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Hatay İl Müdürlüğü’nün yapı malzemesi üreten firmalara yönelik denetimlerinde, 70’i aşkın firmanın standart dışı ve usule aykırı üretim yaptığı tespit edildi. Bu firmalara cezai işlem uygulanırken, denetimlerde özellikle beton kalitesinin düşüklüğü, çelik donatı malzemelerinin uygun karbon dengesine sahip olmaması ve bu durumun yapıların taşıyıcı sistemlerini doğrudan tehdit ettiği belirlendi.
Deprem Konutlarında Standart Dışı Malzeme Kullanımı İddiası
Edinilen bilgilere göre, standartların altında üretim yapan bazı firmaların ürünleri, depremzedeler için inşa edilen konutlarda kullanıldı. Özellikle TOKİ tarafından yapılan konutlarda bu malzemelerin yer aldığı iddia edilirken, uzmanlar bu durumun ilerleyen süreçte yeni riskler yaratabileceğine dikkat çekti. Deprem bölgesinde güvenli yapılaşma vaadinin gerçeklerle örtüşmediği belirtilirken, ilgili firmaların üretim faaliyetlerinin durdurulması ve kullanılan malzemelerin bağımsız kuruluşlarca denetlenmesi gerektiği vurgulandı.
Deprem Mağdurlarının Adalet Arayışı
Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, birçok hukuki sorunun çözülmediği ifade ediliyor. Kiracı-ev sahibi anlaşmazlıkları, hasar tespit raporlarına yönelik itirazlar, bilirkişi raporlarındaki tutarsızlıklar, vefat tazminatlarıyla ilgili davalar ve deprem sonrası konteyner kentlerde yaşanan şiddet ve istismar olayları gibi konular hâlâ yargının gündeminde yeterince yer bulamıyor. Adalet Bakanlığı’nın süreçle ilgili şeffaf bir bilgilendirme yapmaması da mağdurların tepkisini artırıyor.
Depremzedeler, yıkımın sorumlularının adalet önüne çıkarılmasını talep ederken, kamu görevlilerinin ve ilgili müteahhitlerin hesap vermemesi büyük bir toplumsal yara haline gelmiş durumda. Öte yandan, bazı firmaların ruhsatsız şekilde faaliyet göstermeye devam ettiği ve denetimlerde ceza almasına rağmen üretimlerini sürdürdüğü belirtiliyor.
Yetkililerin sorumluluk alarak, yapı malzemesi üretiminde denetimleri sıkılaştırması, standart dışı firmaların faaliyetlerine son vermesi ve kamu projelerinde kullanılan malzemelerle ilgili şeffaf bir açıklama yapması gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde, Hatay ve diğer deprem bölgelerinde güvenli kentler oluşturma hedefi yalnızca bir slogandan ibaret kalacak.
SHD’nin hazırladığı raporun, ilerleyen günlerde yargı sürecinde önemli bir belge olarak değerlendirilmesi bekleniyor.