ORHAN MANSUROĞLU’DAN SAYFAMIN KONUĞU: KAMERANIN GERİSİNDEKİ TEKNİK KAHRAMAN MUSTAFA ÖZÇELİK

Published on:  /   Yorum yapılmamış

ORHAN MANSUROĞLU SAYFAMIN KONUĞU
Kameranın gerisindeki teknik kahramanlardan biri
MUSTAFA ÖZÇELİK

Bugün sizleri kameraların gerisinde ter döken, yakından tanıdığım ve hayatının bir kısmında benimde yer aldığım bir dostun dünyasında gezdireceğim Mustafa Özçelik.

Mustafa 1976 yılında İskenderun’un Barbaros Mahallesi’nde dünyaya gelir. Namık Kemal İlkokulu’nu bitirir. Halasının kızlarıyla kayıt olduğu Ticaret Lisesi Ortaokulu’nu 2 yıl okuduktan sonra derslerinin çok zayıf olmasından dolayı okulu terkeder. Ders çalışmayı bir türlü sevemez.
O sıralarda babası Arabistan’da çalışmakta, annesi evin tüm yükünü taşımaktadır.
Ailesi meslek sahibi olsun diye onu Çıraklık Eğitim Merkezi Elektrik Bölümüne kaydederler.
Mustafa bir yandan okurken bir yandan abisinin teşvikiyle İskenderun Kapalı Spor Salonu’nda Judo antrenmanlarına katılır. İskenderunspor’un maçlarını kaçırmaz. Futbolu çok seven Mustafa sabahtan akşama dek başta futbol oyunu olmak üzere, topaç, misket (gülle), çelik – çomak vs gibi tüm oyunlarla çocukluğun tadını çıkarmaya çalışır.
Ara dönem çalıştığı işlerde çok sevilir kendisine ‘Musti’ lakabı takılır.
Babasının gurbette olduğundan mı bilinmez Mustafa çok huysuz ve huzursuzdur. Çevresiyle geçimsiz, sürekli bağırıp çağıran, kavga eden, köhne evlerinin kapısını çarpıp duran bir ruh haline bürünmüştür.
Abisi Kamil tam o sıralar Mustafa’yı; İstanbul’da gazetecilik yapan benle tanıştırır. Mustafa bana uzun bir mektup yazar. Satırlar, ergenlik çağını yaşayan birinin hayattan soğumuş, isyankar, bunalımlı duygularını yansıtmaktadır.
Mustafa’yı önemseyerek bu süreci atlatması için kendimce yardımcı olmaya çalıştım. Onun ruhunu gezintiye çıkarmak amacıyla, ona uzun mektuplar yazdım. İstanbul’u anlattım. Birçok sanatçıyla çekilmiş fotoğraflar eşliğinde, bu sayfada zaman zaman yaptığım gibi anılarımı onunla paylaştım.


1996 yılında gazeteciliği bırakıp İzmir’e yerleşip orada evlendim. Bu arada İzmir’in en popüler pastanelerinden birinin işletme müdürlüğünü yapıyordum ki Mustafa’nın abisi Kamil, beni düğününe davet edince, onların ailece İzmir’e taşındıklarını öğrendim. Düğüne katıldım. Birkaç gün sonra Mustafa’yı pastaneye davet ettim. Müşterilerle ilgilenecek düzgün bir elemana ihtiyaç olduğunu, bu işle kendisinin ilgilenmesini söyledim. Mustafa işi kabul etti. Kısa sürede çalışkan, güleryüzlü, sıcakkanlı ve içten tavırlarıyla başta müşteriler olmak üzere herkesin gönlünü fethetti.
Mustafa’nın oldukça inançlı bir yapısı vardı. Allah’ın kendi benzerini yarattığına ve 99 sıfatını insanların üzerine serpiştirdiğine inanıyordu. Müşteri olmadığı zamanlar elinde tespihle bir köşede, Allah’ın hangi sıfatlarının kendisinde güçlenmesini istiyorsa, o sıfatları binlerce kez zikrediyordu. Zikirde anahtar görevi gördüğü için sayıyı önemsiyor her tespih bitiminde bir kağıda çarpı atıyordu. Ona göre dünyada banka hesabı olanların birde manevi bir kumbarası olmalıydı. Bu manevi kumbaraya atılacak her şey kişiye fazlasıyla geri dönerdi.
Mustafa’nın inancı birçokları gibi sözde değil, özde bir inançtı. Türkülerimizde ‘kudret boyası’ olarak adlandırılan ve ‘nur’ olarak tabir edilen, Mustafa’nın yüzündeki o ilahi ışıltıdan bunu anlıyabiliyordum.
Bir yıl birlikte çalıştık. Hıdırellez gibi özel günlerde trafiği aksatacak kadar popüler olan ünlülerin de sık sık uğradığı bu pastanede güzel anlar yaşadık (Mesela personeller korkunç bir maskeyle birbirlerini korkutmaya çalışırlarken; tam da o sırada Yıldız Tilbe içeri girmiş, korkudan bayılmamak için kendini zor tutmuştu.)


Ben oradan ayrılıp İzmir’in en lüks pastanelerinden birini açmıştımki 3 ay sonra 2001 krizi yaşandı. Kriz yüzünden yiyecek ekmek bulmakta zorlanan insanların pasta yememesi yüzünden, iflas ettim, bütün birikimim gitti.
Ondan sonra Mustafa ile görüşemedik. Yaklaşık 2 yıl önce sosyal medyada tekrar birbirimizi bulduk.
Gerisini Mustafa’dan dinleyelim :
“İzmir’de mücadele devam ederken İskenderun’daki eski patronum Rober Ölmez vasıtasıyla İstanbul’a ilk adımımı attım.Bir Pansiyonda bir yıl çalıştım sonrasında buradan ayrılıp kendimi güzel istanbulun cazibesine bıraktım. Mado cafe, çay bahçelerinde çalıştım. Bu arada içimdeki ilhamların beni dürtmesiyle şiir karalamaya başladım şarkı söylemekten zaten büyük keyif alırdım.Tiyatro sanatçısı Yasemin Yalçın’ın restaurantında çalışırken Yozgatlı usta bir bağlamacı ile tanıştım birlikte aynı mekanda çalışıyorduk. Müzik grubu kurmaya karar verdim bunu yapabilmek için kendime sahne ekipmanları amfi, mikrofon vb. aldım. Kendi çapımda bazı şairlerin şiirlerini melodiler ile buluşturup şarkılar çıkarmaya çalışıyordum. Bekar evinde müzik provaları yapmaya başladık. Birkaç mekanda kurduğum müzik grubu ile sahne aldık. Kendi yaşadıklarım ve birçok insanın yaşadıklarını şarkılarla dile getirmeye karar vermiştim. Protest müzik, Halk müziği seçimi yapmıştım. Şiir, beste, şarkı derken ilahi bir güç beni hikayeler yazmaya yöneltti. Çeşitli konularda hikayeler yazıyordum.


Aklıma gelenleri daha önce şiir şarkıları yaptığım gibi kağıtlara yazarak biriktiriyordum. Bu sırada Müzik piyasasında sıkıntılar yaşandı ve Türkü Bar furyası sona gelmişti. Birkaç defa İzmir’e gidip geldim bu sırada teyzelerin teşvikiyle ilk evliliği yaşayacağim hanım ile tanıştık. 1 yıl içinde evlendik birlikte istanbul’a yerleştik. Yine Fast Food sektöründe çalışmak zorunda kaldım ama hala sanatsal faaliyetlere meyilliydim birşeyler yapmak istiyordum. İstanbuldaki cast ajanslara kayıtlar yaptırdım boş vakitlerde dizi film projelerine figuran olarak katılmaya basladım. Çalışırken yazdığım hikayeleri senaryoya çevirmeye çalışıyordum. Çeşitli dizilerde yardımcı oyuncu olarak katılmak iştahımı kabartmıştı. Film sektörüne ilgim artmıştı.

Aşkı Memnu, Adanalı, Bitmeyen Şarkı, Bu Kalp Seni Unuturmu vb dizilerde kısa kısa yer aldım. Nazım Hikmet Akademisi Sinema atölyelerine katıldım. Kamera arkası bölümü ilgimi çekmişti bu bölümü incelemeye başladım. Bu sırada Efe Sait oğlumuz dünyaya geldi. Bir süre sonra evlilik sorunları yaşanmaya başladı. İzmire dönmeye karar verdik. Yaşadığımız evi aile desteğiyle almıştık ve satmaya karar verdim. Evi satıp İzmir’e geçtik eşimden ayrıldık sattığım evin parasının bir kısmıyla film sektörüyle ilgili ekipmanlar satın aldım. İzmir’de önemli üniversitelerin sinema öğrencilerine ekipman kiralama işleri yapmaya başladım. İzmirde film ekipmanları geniş kapsamlı malzeme yatırmınına ilk adım atan ben olmuştum. Çevrem genişlemeye başlamıştı bu sayede ilk iş olarak bir sinema filmi için İzmir’li bir yapım şirketinin projesine ekipman desteği verdim. Sonrasında tekrar İstanbul’a geçme kararı aldım çünkü İzmir’deki film işleri tatmin edici değildi.

Bu sayedee film işlerinin İstanbul olduğunu anlamıştım. Senaryo çalışmalarım hız kazanmıştı. Bu konularda mutlaka birşeyler yapmalıydım, ilhamlarım bana bu konuda çok destek oluyordu. Komedi, Dram, Korku vb formatlarda hikaye ve senaryolarım birikmeye başlamıştı. En çok istediğim,izmirde bir fal cafe mekanında çalışırken, etkileyici biçimde fal bakan bir bayan ile ilgili yazmaya basladıģım hikayeyi senaryolaştırıp filmini çekmekti. Şu anda 5 yıl önce ilhamlarım aracılığıyla tasarladığım bir komedi filmine ağırlık vermeye başladım ve senaryonun 60. dakikasındayım. İlk olarak bu komedi senaryosunu ortak bir yapımcı bulduğumda hayata geçirmek istiyorum. Ardından bu falcı hanım ile ilgili korku senaryomu filme almak istiyorum. Allah izin verirse bunu başaracağımı hissediyorum. Ama hala içimde müzik ile ilgili tamamlanmamış bir iş ve bir ukde var…
Kurmuş olduğum şirket departman görevi (Set Grip Hizmetleri) olarak bilinir Film Sektöründe Dizi Film, Reklam, Klip çalışmalarında estetik görüntüler elde etmekte kullanılan ekipmanları kiralama hizmeti vermekteyiz.”

 

MUSTAFA ÖZÇELİK’İN BAZI ÇALIŞMALARI

Onuncu Köy Teyatora Filmi
Muğla Turizm Destinasyon Filmi
Bambaşka Filmi
Karantina 1 Filmi
Korkacak Bi Şey Yok Filmi
Düzensiz Düzenbazlar Filmi
Semur Şeytanın Kabilesi Filmi
İsmetse Olur Filmi
Karantina 2 Filmi
TRT İnancım Bana Kalsın Dizi
Vakıfbank Reklam Filmi
Günes Sigorta Rekalm Filmi
Turkcell Reklam Filmi
Garanti Bankası Reklam Filmi
Ömür Gedkk Video Klip
Soner Sarıkabadayı Klip

Kızım Gibi Kokuyorsun Filmi (Antakya)
İki İyi Çocuk Filmi (Antakya)
Avcılar İnşaat Reklam Filmi
Anıl Piyancı Vidro Klip
Odak Müzik Grubu Video Klip
Özgü Ulaş Video Klip
Lüleburgaz Belgeseli
Lüleburgaz Belediyesi Belgeseli
Pizza Pizza Tanıtım Filmi
Tekin Karabey Video Klip
Denge Okulları Reklam Filmi
Yaşar Aydın Video Klip
Karımı Gördünüzmü Filmi
Daewoo Electronics Reklam Filmi
Antep Fıstığı Filmi
Candan Erçetin Video Klip
Yıldız Tilbe Video Klip
Yoo İstanbul Reklam Filmi
Dilara Video Klip
Dilanar Yıldız Video Klip
Plus Eighteen Reklam Filmi
Tügva Reklam Filmi
Yeditepe Üniversitesi Reklam Filmi
Albaraka Türk Bankası Reklam Filmi
Aylin Kırgöz Video Klip
İlknur Akdemir Video Klip
En Uzun Gece Filmi
O İş Bende Filmi
Camelia Video Klip
Atef Almekahal Video Klip
Single Ladies 4 yCK Filmi
Juvenis Telekom Reklam Filmi
Fatih Ayfın Video Klip
Gizia Gate Reklam Filmi
Loris Parfüm Belgeseli
Karya Çandar Video Klip
Ertan V İsrafil Video Klip
Kodes Video Klip
Fatih Sultan Mehmet Han Belgeseli
Çanakkale Zaferi Kamu Spotu
Kiraz Mevsimi Filmi


……..
Mustafa, bana yazdığı bir mesajında bir zamanlar sanatçı fotoğraflarını ekleyerek ona yolladığım mektupların ruhunda bıraktığı derin izlerden ve bu güne gelmesindeki etkilerinden sözediyor. İyi mi oldu, kötü mü oldu bilemiyorum. Bunalımlı bir ergenlik döneminin bugünkü aktif, üretken bir ruh yapısına dönüşmesini ben yine de hayra yorumluyorum.
Yolun hep açık olsun Mustafa Özçelik …

Kategori:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.