Alzheimer ve Parkinson hastalığı uyku bozukluğundan kaynaklanıyor

Published on:  /   Yorum yapılmamış

Alzheimer ve Parkinson hastalığının uyku bozukluğundan kaynaklandığını belirten Nöroloji Uzmanı Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Seçkin kalitesiz ve düzensiz uykunun, beyni hızla yaşlandırdığını, bu nedenle sağlıklı beyin yaşlanması için, doğru uyku alışkanlığı edinmenin sanılandan çok daha önemli olduğunu belirtti.

Kaliteli bir uykunun 6 kuralı
• 30 dakikadan kısa sürede uykuya dalmak
• Bir defadan fazla uyanmamak
• Gece uyanma durumunda 20 dakika içerisinde uykuya yeniden dönebilmek
• Yataktaki sürenin en az yüzde 85’ini uyuyarak geçirmek
• Derin uykunun yeterli miktarda olması
• Özellikle beyinde melatonin düzeylerinin yüksek olduğu gece 23:00 – sabah 06:00 saatleri arasında uykuda olma hali.

 Beyin sağlığına dikkat çekmek amacıyla her yıl Mart ayının üçüncü haftası Dünya Beyin Farkındalığı Haftası olarak kutlanıyor.

16-22 Mart Dünya Beyin Farkındalığı Haftası kapsamında sağlıklı uykunun beyin sağlığındaki önemini anlattığı konuşmasında önemli uyarı ve önerilerde bulunan Nöroloji Uzmanı Dr. Mustafa Seçkin, Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi çağın korkulu nörodejeneratif hastalıkları ile uyku arasında iki yönlü ilişki bulunduğunu belirtti.

Dr. Mustafa Seçkin, konuyla ilgili son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalara işaret ettiği değerlendirmesinde;  “Yani uyku bozukluğu, bu iki önemli hastalığın riskini artırabildiği gibi, Alzheimer ve Parkinson hastalığının ilk bulgularından biri de olabiliyor. Alzheimer hastalarındaki unutkanlık, isimlendirme güçlüğü gibi bilişsel bozukluklar veya Parkinson hastalığındaki el titremesi, hareketlerde yavaşlama gibi motor bulgular başlamadan 10-20 yıl önce kişide uyku bozuklukları ilk bulgular olarak başlayabiliyor. Yapılan bilimsel çalışmalar; özellikle REM uykusu davranış bozukluğu adı verilen, uyku sırasında kişinin rüyasını yaşıyormuşçasına kollarını, bacaklarını aşırı hareket ettirdiği, bazen bağırma şeklinde sesler çıkarabildiği spesifik bir uyku bozukluğunun nörodejeneratif hastalıkların yıkıcı yansımaları ile direk ilişkili olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

Kaliteli bir uykunun 6 kuralı var bu kuralların yerine getirilmesi gerekir. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi çağın korkulu nörodejeneratif hastalıkları ile uyku arasında iki yönlü ilişki bulunduğunu gösteriyor; yani uyku bozukluğu, bu iki önemli hastalığın riskini artırabildiği gibi, Alzheimer ve Parkinson hastalığının ilk bulgularından biri de olabiliyor! Her ne kadar yaşamımızı kolaylaştıran altın kurallar olsa da, bunlar ancak uygulandıklarında değerli oluyor, amacına ulaşıyor. Günümüzde ortalama yaşam süresinin uzamasıyla, sağlıklı yaşlanma bugün tüm dünyada oldukça önemli konuma gelmiş olup, özellikle Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi çağın korkutucu hastalıklarının başı çektiği nörodejenetarif hastalıklara karşı genç yaşlardan itibaren bazı kurallara uymayı ihmal etmemek gerekiyor

Beyni toksik maddelerden temizliyor

Sağlıklı bir uykunun amiloid denilen ve Alzheimer oluşumunda önemli bir yere sahip olan toksik özellikteki proteinin beyinden temizlenerek atılmasına katkıda bulunduğunu vurgulayan Dr. Mustafa Seçkin, “Henüz bu yılın başında yayınlanan bir çalışmada sağlıklı genç bireylerin, bir gece uykusuz bırakıldıktan sonra beyinlerindeki amiloid ve tau proteinlerinin miktarlarının arttığı gösterilmiştir. Alzheimer hastalığında beyin fonksiyonlarının bozulmasına, zamanla hücre ölümüne ve beyin hacminin küçülmesine yol açan patolojinin sorumlusu olarak kabul edilen anormal yapıdaki amiloid ve tau proteinleri uyku sırasında beyinden doğal olarak temizlenip uzaklaştırılır. Dolayısıyla kaliteli ve düzenli uyku Alzheimer hastalığı açısından risk taşıyan bireylerde patolojik süreci yavaşlatan, hastalığın başlama yaşını geciktiren ve tanı almış hastalarda hastalığın ilerleme hızını yavaşlatan en önemli ve doğal etkenlerden biridir. Bu nedenle genç yaşlardan itibaren doğru uyku alışkanlığı edinmek sağlıklı beyin yaşlanması için büyük önem taşımaktadır.” Dedi.

Uyku kalitesi her şeyden önce kişinin duygu durumu üzerinde doğrudan etkiye sahip olup, kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlarken; uyku bozuklukları ise depresyon, sosyal izolasyon, stres, kaygı, sinirlilik gibi duygudurum bozukluklarına yol açabiliyor. Pek çok hastada bu gibi duygudurum bozukluklarının, uyku bozukluğunun düzeltilmesi ile ortadan kalkabildiğini belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Mustafa Seçkin “Ayrıca uyku bozukluklarının beyin damar hastalıkları ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle Obstrüktif (tıkayıcı) Uyku Apne Sendromu olan hastalarda inme geçirme riski artmaktadır. Uyku kalitesinin bozuk olması migren ve diğer baş ağrıları için en önemli tetikleyicilerden birisidir. Öğrenme ve uyku arasında da direkt bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Uyku, gün içinde öğrendiğimiz yeni bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılmasını sağlar. Ayrıca yeni hobiler edinebilmek ve fiziksel beceriler geliştirebilmek için de uyku kalitesi büyük önem taşır.

Uykunun süresi değil kalitesi önemli

Uyku kalitesi iyi olmadığında uzun süre uyumanın bir faydası yoktur. İdeal uyku süresi kişiden kişiye değişir. Günde ortalama 7-8 saatlik uykunun yeterli olacaktır. Uyku ve genetik ilişkisinin incelendiği çalışmalarda, ADRB1 veya DEC2 genlerindeki mutasyona sahip kişilerin, 4-6 saatlik uyku ile oldukça dinlenmiş olarak uyanabildikleri gösterilmiştir. Uyku alanındaki bu gelişmeler sonucunda son yıllarda uyku süresinden ziyade “uyku kalitesi” kavramı üzerinde durulmaktadır. Buna karşın çok geç saatlerde uyuyup öğlen saatlerinde uyanmanın aynı oranda dinlendirici olmadığı bilinmektedir.

Uyku ilaçları gelişigüzel kullanılmamalı. Uyku ilaçları yaşlı bireyleri gençlerden çok daha fazla etkileyebilir. Ciddi yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle uyku yapan (sedatif) ancak aşırı sersemlik ve unutkanlığa neden olan ilaçlardan kaçınılmalıdır. Yeni ilaç başlamadan önce (varsa) uyku kalitesini bozan diğer ilaçları kesmek veya saat/doz ayarlaması yapmak gerekir. Uyku için kullanılan bazı ilaçlar Parkinson hastalığı benzeri yan etkiler yapabilirler. Bu nedenle nöroloji uzmanına danışmadan uyku ilacı kullanmamak gerekir” uyarısında bulunuyor. Uyku bozukluklarının, kolayca tanı konulabilir ve tedavi edilebilir nörolojik hastalıklar arasında yer aldığını söyleyen Dr. Mustafa Seçkin, uyku bozukluklarının tedavisinin ek nörolojik ve sistemik problemlerin de önlenmesi için büyük önem taşıdığını vurgulayarak şöyle konuşuyor: “Uyku laboratuvarlarında geçirilen bir gecelik süre içerisinde yapılan uyku testi (polisomnografi) ile hastaların uyku derinliği, solunum paternleri, kas tonusundaki değişiklikler ve kol-bacak hareketleri ölçülerek kaydedilmektedir. Uyku bozukluğunun tipine göre ilaç ve ilaç dışı tedavilerle hastaların yaşam kaliteleri artırılmakta, dolayısıyla uyku bozukluklarının beyin sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri önlenebilmektedir.”

 

 

Kategori:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.