Serpil KORKMAZ
İnsan yaşamını tehdit eden savaş ve şiddet Hatay’da yaşamın sınırlarını zorluyor. Toplumun kültürünü, ekonomisini ve dokusunu bozan Suriye’deki iç savaş, savaştan kaçan mültecileri de Hatay halkını da olumsuz etkiliyor.
Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman’da oluşturulan Çadır Kentlerde kalan kadın ve çocuklar, yaşamlarını az da olsa rahat ve korumalı bir şekilde sürdürürken çadır kentlerin dışında kalanlar için yaşam hiç de kolay olmuyor.
“Mülteci çocuklar, her türlü tehlikeye açık”
“Ellerinde Türkçe yazılmış mesajları yerli halka okutup dilenen çocuklar, sokakta her türlü tehlikeye açık bir şekilde dolaşıyor. Birçoğu çıplak ayakla sokakta dilenen mülteci çocuklar, çocuk istismarı, organ mafyası, uyuşturucu ticareti gibi birçok tehlikelerle karşı karşıya. Bazen kendisine ikram edilen yiyeceklerle karşılanıp ağırlanırken, zaman zaman şiddete de maruz kalan çocuklara “Git başımdan Başbakan karnını doyursun”, “Kaymakamlığa git” şeklinde tepkiler yansırken bazen bu tepkiler şiddete kadar varabiliyor. Kimi zaman işin bilincinde olan bu çocuklar en küçük bir tepkiyle karşılaştığında feryat figan ederek insanların ilgi odağı olmayı başarabiliyor.
“Ucuz iş gücü olarak görülüyorlar”
Zor şartlarda yaşama tutunmaya çalışan Suriyeli mülteciler, aynı zamanda ucuz iş gücü olarak görülüyor. Mağaza, lokanta v.b küçük işletmelerde iş bulan Suriyeliler, işverence kabul görülürken, bazı vatandaşlar ise “Ekonomi kötüye gidiyor. Halkın alım gücü düştü. Ülkemizde zaten işsizlik diz boyu. Bir de başımıza bu Suriyeliler çıktı” diye tepkilerini dile getiriyor.
“Mezarlıklar fuhuş mekânı olarak seçilebiliyor”
Mülteci kadınların bazıları yaşayabilmek uğruna bedenlerini satarak yaşam mücadelesi verirken, fuhuş mekânları olarak ise mezarlıkların tercih edildiği iddiaları ise insanımızı ürkütüyor. Bu ve benzer gelişmelerin toplumun ahlak yapısında erozyona uğrattıklarından dolayı da tepkiler büyüyor.
“Suriyeli eş krizi”
Öte yandan “Suriye İç Savaşı’nın Hatay İline Etkileri”nin ele alındığı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Füsun Sayek 2013 Raporu’nda; birçok kadının Suriyeli kadınlardan dolayı depresyona girerek psikolojik şikâyetlerle hastaneye gittiği yansıdı. Tek eşliliği kabul eden ve bunu yaşamına uygulayan Türk aile yapısı da “Suriyeli kumar”ların tehdidi altında. Evli erkeklerin Suriyeli kadınlara ev açması da Türk kadınlarının psikolojilerini olumsuz etkiliyor.
“Saatli bomba mı, serseri mayın mı?”
İskenderun Kaymakamı H.Hasan Özyiğit,’in muhtarlarla yaptığı toplantıda Pınarbaşı Mahalle muhtarı Fuat Gezgin, Suriyelilerin “potansiyel suçlu olarak görüldüğünü, halkın arasında saatli bomba” gibi vatandaşın arasında dolaştığına dair değerlendirmesinde “Suriyelilerin kesinlikle kampa alınarak tecrit edilmesi” gerektiğini vurguladığını belirtti. Muhtar Gezgin, kendisinin bu ifadelerinin yerel idareciler tarafından “sanki böyle bir şey yokmuş gibi” bir yaklaşımda bulunduğunu söyledi. Muhtar Gezgin, toplumun; sosyal, kültürel ve ekonomik yapısının bozulmasına yerel yöneticilerin tolerans göstermemesi gerektiğini vurguladı.
Muhtarlığını yaptığı mahallede Suriyelilerin kiraladığı evde Hataylı bir vatandaşın cesedinin üç gün sonra bulunduğunu mahalle halkının tedirgin olduğunu söyledi.
Savaş Mahallesi Muhtarı Meral Kireççi de, mahalle sakinlerine yaptığı çağrıda Suriyelilere evlerini kiraya vermemelerini istedi. Kireççi, insanların yaşadıklarından dolayı korkularının ayyuka çıktığını belirterek “toplumumuzun huzurunun bozulmasını istemiyoruz. Suriyeli mülteciler başımıza dert açsın istemiyoruz” dedi.
İskenderun’da evini bir süre önce Suriyelilere kiralanan bir evde Ferhat İlkem’in cesedinin bulunması halkı ürkütmeye yetti. Öldürülmesinin ardından üç gün sonra polisin,eli kelepçeli, ağzı ve ayağı bağlı bir şekilde bir Türk vatandaşının sır cinayetinin şüphelisi olarak yakalanan Suriye’liler daha sonra cinayet suçundan hapsi boyladı. Zira benzer olayların yaşandığına dair cinayetlerin Samandağ’da Antakya’da kulaktan kulağa yayılması ise halkı tedirgin etmeye devam ediyor.
“Doktorlar, Savaş hekimliği yapıyor”
TTB’nin hazırladığı raporda, bölgedeki doktorların yaşadıklarına yer verilirken, bir doktorun “Suriyeli eş krizi: Kırıkhan’daki kadınlar eşlerinin ikinci ya da üçüncü eş olarak Suriyeli olması ve ondan kaynaklı depresyonla gelen hastalarım oldu” ifadeleri de yaşanan bu olayı belgeledi. Yine aynı raporda savaşın eşiğinde Hatay’da görev yapan özel, devlet ve üniversite hastanelerindeki doktorların yaşadıklarına değinilen raporda doktorlar, gözlem ve yaşadıklarını paylaştı. Doktorlar, “Savaş Hekimliği yaptık: Kendimizi tam bir savaş hekimliğinin ortasında bulduk. Suriye’de karışıklıklar başladığı dönemde çok yoğun savaş cerrahisi yapıyorduk. Çünkü bununla ilgili bir hazırlık yoktu. Ne yatak artırımı ne de yeterli kapasite düşünülmüştü. Bunun üzerine çatışmalardan akın akın yaralı gelmeye başladı. Suriyeli mülteci akını da vardı. Vatandaş bundan rahatsız oldu. İnsanlar mülteciler için “Kamplarda kalsınlar, şehirlerde dolaşmasınlar” derken hastanelerde karşılaşmaya başladı. Yabancı hekimler hastaneye gelmek istedi: Bizim hastaneye 4-5 Suudi Arabistanlı hekim geldi. Tedavi taleplerini reddettik ama bazı evlerde tedavi girişimlerinin yapıldığını duyduk. Eski bir yurt bu tür sağlık girişimleri için dönüştürülmüş.” İfadelerine yer verildi.
“Suriyeliler gayri nizami durumları yaratıyor”
Suriye’deki iç savaş sonucu Hatay’a göçen Suriyelilerin toplumda gayrı nizami durumlar yarattığını İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nda da gündem oluşturdu. Zira Kasım ayı ay sonu meclis toplantısında söz alan Meclis Üyesi Erol Aygen, Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan sığınmacıların toplumda gayrı nizami durumları yarattığını toplantısında dile getirdi. İTSO Meclis üyesi Erol Aygen’in yaklaşımı “Her taşın altından bir Suriyeli çıkıyor. Çocukların sokaklarda dilenmesi, hırsızlık olayları, ahlaki erozyon başta olmak üzere gayri nizami sorunları da beraberinde getiriyor.” şeklinde oldu. “KOBİ’lerimizde Suriyeli çalıştırılan işverenlerimiz suç işliyor. İşverenlerimizi sosyal güvenlik konusunda bilinçlendirmemiz ve bilgilendirmemiz gerekir” şeklindeki değerlendirmesi sokakta konuşulan sıkıntıların mecliste yansıması oldu.
“Hatay Valiliği’nde
TEAK’ın elemanı yok!”
Suriye’de iç savaşın durulması halinde Türkiye’ye Suriye’den gelecek hurdada savaş atığı olması nedeniyle radyasyon tehdidi olacağını anımsatan İTSO Meclis Üyesi Erol Aygen, Hatay Valiliği bünyesinde TEAK’ın (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) tek bir elemanı bile kayıtlı olmadığını belirterek konuyla ilgili olarak resmi makamların gerekli önlemi almasını istedi.
“Ülkemizde uluslar arası
boyutta belirsizlik hakim!”
Öte yandan Suriye sorunu ile yakından ilgilenen CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, Suriye olayının Türkiye üzerindeki sosyal, ekonomik, askeri, siyasi ve uluslararası boyutunun belirsizlik içinde olduğunu TBMM’de dile getirdi. Meclisin ve halkın bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını istedi. Milletvekili Dudu, hükümetin Suriye politikasına ilişkin “TC Hükümeti, halkını hiçe sayan bir yolda emin adımlarla ilerliyor. Halkından olmayan kişilerle, anlaşılmaz bir işbirliği ve çalışma içerisindedir. Hatay, Mardin, Kilis, Adana, Mersin, Gaziantep ve Şanlıurfa illerimiz adeta gözden çıkarılmış, Özgür Suriye Ordusuna “istediğiniz gibi kullanın” düşüncesiyle teslim edilmiş durumdadır.” İfadelerini kullandı.
Türkiye’ye sığınan mülteciler, kentsel barışını ortak bir kent kültürü ve insanlık değerleriyle ören Hatay’da kentin sosyal, kültürel, ekonomik dokusunu ve huzurunu bozmaya devam etmesi kaygıları her geçen gün artıyor.