Akay EREN
İskenderun’da günlük olarak yayınlamaya başladığım Özgür Gazetesi yolun sonuna gelmişti. 12 Eylül sonrası gazetemin siyasi görüşü nedeniyle çok hırpalanmış, ekonomik olarak büyük bir açmazın içine düşürülmüştük.
Ankaraya göçüp, deyim yerindeyse “Hanım Köylü” olmaya karar vermiştim. Ortağım Cevdet Uygun da eşinin memleketi Adana’ya yerleşecekti.
Kısa geçeyim;
Bir süre sonra Başkentteki dostlarım sayesinde bir reklam ajansı kurdum. Ajansın ilk müşterileri Beypazarı ilçesinin iki köklü kuruluşu, “Beypiliç” ve “Beypazarı Sodaları” olmuştu.
Beypazarı İlçesi; adını taşıyan ünlü doğal maden suyu, Osmanlı el santalarından gümüş tellerle yapılan telkari takıları, Türkiye’nin ilk beyaz et üreticilerinden “Beypiliç” ve restore edilmeyi bekleyen tarihi “Beypazarı Evleri’yle” ilginç ve önemli özellikleri olan bir ilçeydi.
Günlük yaşamımın yarısı bu şirin ilçede geçiyordu. Giderek çevre edinmeye başlamıştım. Otelde kaldığım akşamları Beypazarı ile ilgili birşeyler karalamaya başladım. Sonunda bu karalamalar bir fizibilite raporuna dönüştü.
Şakayla karışık başladığım çalışma küçük bir kasabada rast gelemeyeceğiniz bir insan sayesinde ciddiyet kazanmıştı. Kırmızı Porshe arabasıyla Beypazarı’nın popüler gençlerinden biri olan Murat isimli dostum yaptığım çalışmadan belediye başkanına söz etmişti. Daha sonra başkanla bu konuyu uzun uzun konuşma fırsatı bulmuştum.
* * *
Önce, yeni yapılan pasaj ve açılan kurslarla, yokolmak üzere olan önemli bir Osmanlı sanatı, “Telkari” hayat buldu. İki tarihi Beypazarı evi restore edildi. Evlerini yıkıp yerine bina yapmak isteyenlere örnek oldu. Bu evlerin sahipleri birer odalarını pansiyon olarak hazırladılar. Sokaklara şirin satış yerleri yapıldı. Evde elişi yapan, yöresel yemek yapan hanımlar ürünlerini buralarda satacaklardı.
Buna benzer bir çok iş yapıldı ve öncelikle Ankara’ya duyuruldu. Beypazarı bir anda başkentin sayfiyesi olmuştu.
* * *
Eskiden kadınların sokağa tek başlarına çıkamadıkları bu ilçemizde şimdi kadınlar o sokağa kurdukları tezgahlarda portakal suyu sıkıp satıyorlar, el işi oyalarını satıyorlar. Tarihi evlerin tümü restore edilmiş herkes birer odasını turizme ayırmış kiraya veriliyor… Sonuçta Beypazarında bin 500 aile turizmden geçiniyor. Ayakkabı boyacısı yok, seyyar satıcı yok, boşta gezen insan yok…
Beypazarı, günümüze kadar alınan başarılı sonuçlar ile başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya, İsveç gibi ülkelerde bine yakın yerel yönetim tarafından model olarak kabul ediliyor.
Beypazarı’nda bu projenin uygulanması sırasında büyük çaba sarfeden Başkan Mansur Yavaş şimdilerde başarılarının benzerlerini Başkentte sergiliyor. Yavaş’ın Başkentte neleri değiştirdiğini takip ediyorsanız gelecekte yeni bir mucizeler zincirini göreceksiniz demektir.