İskenderun HDP İlçe eş başkanları Hülya Ateş ve Nevzat Güzel, 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada; “Dünya ve Türkiye halkları İşçilerin Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü olan1 Mayıs’ı; Korona virüs salgını eşliğinde, daha önceki yıllarda görülmemiş ölçüde emekçilerin haklarına, özgürlüklerine, hayatlarına, demokrasiye karşı girişilmiş bir saldırı dalgası altında karşılandığına işaret eden İskenderun HDP, açıklamasında şu görüşlerini ifade etti.
Bu 1 Mayıs’ta salgın, tüm dünyada ve Türkiye’de kapitalist krizin derinleşmesiyle birlikte keskinleşen bir sınıf mücadelesi olarak yaşanıyor.
Trump, salgınla mücadelenin ekonomik faturası, hastalıktan daha kötü derken, Trump’ın faşist Teksas valisi, “ekonomi çökeceğine yaşlılar ölsün” diyerek dünya egemenlerinin yaklaşımını ortaya koyuyor. İngiliz emperyalizminin Başbakanı sağcı Boris Johnson da “bırakalım yaşlılar ölsün, toplum bağışıklık kazansın, para da cebimizde kalsın” diyenlerdendi.
Bu salgın aynı zamanda sağlık sistemi krizidir. Kar oranlarını artırmak için, sermayeye yeni değerlenme alanı olarak sunulan, öznesi insan olan sağlık alanının kamusal hizmet olmaktan çıkarılması, ticarileştirilmesi, özelleştirilmesi, önleyici sağlık hizmetlerinin devreden çıkarılması, hastanelerin otel hizmeti vermesi ve hastaları müşteri olarak görmesi, düşük ücret, fazla iş yükü ile çalıştırılan sağlık emekçileri, sağlık emekçilerinin KHK ile ihraç edilmesi krizin bir başka boyutudur.
Bu salgın aynı zamanda bir ekoloji krizidir. 21. yy salgınlarını, hayvanlardan insanlara geçen salgınlar arttı ve Korona bunun yeni bir örneği. Bu salgının, salgınların kaynağı, yabanıl hayatı ve ormanları tamamen yok eden, hayvanların bağışıklık sistemini zayıflatan, hayvanlarla insan yaşamı arasındaki süzgeçleri ortadan kaldıran endüstriyel tarım, hayvancılık ve ormancılık krizidir.
İşçiler, emekçiler açlıktan ölmekle ve salgından ölmek gibi bir seçeneksizlikle baş başa bırakıldı. Salgın riskine karşı işçilerin üretime zorlanması, salgının İstanbul, Kocaeli, Bursa, Zonguldak ve Soma gibi maden ve üretim merkezlerinde yoğunlaşmış olması bir rastlantı değildir. Çarkların dişlilerine teslim edilen işçilerin yaşam hakkı hiçe sayıldı. İşsizlik % 30’lara dayanırken ve söz düzeyinde yasaklanmasına rağmen işten atmalar devam etmektedir. Kayıt dışı, günlük yevmiye ile çalışanlar, hiç geliri olmayanlar, çifte katmerleşmiş sömürüye maruz kalan kadınlar, yoksullar, kaç kişinin aldığı belirsiz olan 1166 lira ile yaşamaya mahkum edilenler, eşitsiz infaz yasasıyla ölüme terk edilenler itiraz ediyor. Tercih belli.
Bu 1 Mayıs’ta işçiler de bir tercih yapmakla yüz yüzeler. Bir dönüm noktasındayız. Ya bu sermaye zulmü altında çığlıklarımız içimizde patlayacak ya da çığlıklarımızı birleştireceğiz. Dayanışmayla, birbirimize el vererek, kendi içimizde ağlar örerek, kendi kaderimizi kendi ellerimize alacağız. Yeni bir yaşam örmek için bu 1 Mayıs’ta her yerdeyiz. Evlerde, balkonlarda, sokaklarda, seslerde, hastane bahçelerinde, fabrikalarda, zılgıtlarda, marşlarda mücadeleyi yükseltiyor, hayatı durduruyor 1 Mayıs’ı kutluyoruz.”