KÜÇÜK DÜKKÂNDAN BÜYÜK TARİHLERE: ANTİKACI ABLANIN HİKAYESİ”

Published on:  /   Yorum yapılmamış

Röportaj: Serpil KORKMAZ

ANTİKA PAZARLARINDA GİZLENEN HAZİNELERİNYOLCULUĞU ZAMANSIZ GÜZELLİKLERE KAPI ARALIYOR…

Antikacılık, şaşırtıcı sürprizlerle dolu, heyecan verici bir dünya. Bu heyecan dolu dünya aynı zamanda gizemli. Sadece maddi değeriyle değil, taşıdığı duygusal bağlarla da önemli olan antika eşyalar, Anneanne-babaannemizden, elimizde ulaşıp, nesilden nesile yaşanmışlıkları da aktarır. İşte antikacılık, bu değerli ürünleri korumak ve gelecek nesillere ayırma görevi üstlenir.  Yılların izlerini taşıyan eşyaları, sadece birer obje değil, aynı zamanda yaşanmışlıkların aynasını yansıtıyor. Antikacılık, bu tarihi okumak ve geçmişe dair hikayeleri, gün yüzünü ortaya çıkarma sanatıdır.

Antika eşyalar, sadece müzelerde sergilenen objeler sadece camekânlarda sergilenmiyor, modern yaşam içinde kendine yer buluyor. İkinci el pazarının yükselişiyle birlikte antika eşyalara olan ilgi de artıyor.

Birbirinden değerli eşyaların arasında kaybolmak ve geçmişe yolculuk yapmak için hedefe giden yoluz İskenderun’un tarihi sokağındaki Savaş Mahallesi Ziya Gökalp Caddesi üzerinde bulunan ve 1883 yılında inşa edilen İskenderun Rum Katolik Kilisesinin yan tarafında küçük ama sevimli dükkânda hizmet veren Zeyno Antika’ya düşsün ve burada antikacılığın büyülü dünyasında ile tanışın.

 

Sıcacık bir gülümseme ve Merhaba ile karşılanırken gülen yüzüyle “ Hatay’da kahve yalnız içilmez hoş geldin. Kahveyi hiç de yalnız yemeyi sevmem. Allah yolladı seni gel buyur beraber içelim” derken kahvenin kırk yıllık hatırı antika fincanlarda daha da lezzetli olup biten muhabbeti ile sohbetimiz başladı.

İskenderun’da birçoğunun “ ANTİKACI ABLA ” diye muamelesi Züleyha Süleymaniyeli’nin “Antikacıda antika fincanlarla kahve içilir yaparak 40 yıl hatırlı kahveyi gülümsemeyle ikram etmesi samimi ve sıcacıktı.

Gülümseyerek “Kahvemiz soğudu ama sohbetimiz güzel olacak” dedim.

Sokaktan geçişlerin dikkatini çekiyor tarihi kilisenin mağazasının vitrinini süslüyor; eski fincanlar, şamdanlar, porselen-kristal sürahiler, sefertası, tesbihler, pikaplar, guguklu saatler benim gözüme çarpanları; kandiller kavanozlar ‘eskiler katremmiz’ dermiş. Yakın dönem antika objeler süslüyor dükkânınızı yaparken ilk sorum Antikacıllığa nasıl başladınız? Sorusuyla sohbetimiz devam etti. “Hayatımın döneminin noktası oldu antikacılık” derken dünden bu güne bir kapıyı araladık ve bu röportajla  Gazeteci Serpil Korkmaz’ın kaleminden Zeyno Antika koleksiyoneri Züleyha Süleymaniyeli’nin hikayesini dinledik .

 

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ: ANTİKACILIK BENİM İÇİN HAYATIMIN BİR DÖNÜM NOKTASI

” Antikacılık benim için hayatın bir dönüm noktası oldu. Eşim eski eşyalara çok düşkündü ve onun bir lokantası vardı. Lokantamızın dekorunu gaz lambaları, kömür ütüleri, gaz ocakları gibi eski eşyalarla süslerdik. Bu tasarım, yöntemlerle hep dikkat çekerdi. O zamanlar İskenderun’da böyle Bir potansiyel olduğunu fark ettim çünkü burada eski eşyaların satıldığı bir yer yoktu. Sonuç olarak küçük bir dükkân buldum ve yavaş yavaş insanlar elden çıkarmak istediği ürünleri toplamaya başladım. Bana ‘Müşteri seni yetiştirir’ dedi.O zaman bunun için pek kavrayamamıştım, ama şu anda gerçekten beni yetiştirdiğini ve geliştirdiğini söylüyor.O kadar bilgili ve kaliteli insanlar dükkânıma geliyor ki, onların bilgisine ben bile hayran kalıyorum.

SERPİL KORKMAZ: BÜYÜK ŞEHİRLERDE GENELDE ANTİKACILARIN İLERİ YAŞTA VE ERKEKLER OLDUĞU GÖRÜLÜR. ANCAK SİZ İSKENDERUN’DA BİR KADIN OLARAK BU MESLEĞİ PROFESYONELCE İCRA EDİYORSUNUZ VE ÇEVREDE “ANTİKACI ABLA” OLARAK TANINIYORSUNUZ. BU DURUMU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ: Antikacılığı çok seviyorum. İnsanlar, özellikle özgür, benim bir kadın olarak bu işi yapmama şaşırıyorlar. Zaman bu algıyı değiştirdik; artık çevremde “Antikacı Abla” olarak tanınıyorum, bu da beni mutlu ediyor.

Dükkâna sadece alışveriş için değil, kahve içmeye ve sohbet etmeye gelenler de var. Mesleğim hem beni geliştiriyor hem de keyif veriyor. Gençlerin antikaya ilgisi arttı. Para koleksiyonu yapıyorlar, eski nesneler soruyorlar, pikapta müzik dinliyorlar. Onlarla birlikte plak dinlemek bile ayrı bir keyif. Antikacılık, geçmişe veren ve o dönemin lezzetini bilen değer insanlara hitap eden özel bir meslek. Mesleğimi genişletmek ve genişletmek istiyorum. Antikalar, insana huzur veriyor. Eski eşyaların değeri, geçmişe olan saygıyla kayıtlıdır. Eskilere kıymet vermeyen, yeniye de değer veremez.

Geçmişteki komşuluk ve yardımlaşma kültürünü özetliyorum. Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldi. Bence eskiden güzeldi, o dönemin tadı başkaydı.

 

SERPİL KORKMAZ: ANTİKA ÜRÜNLERİYLE İLGİLİ DÜKKÂNDA YAŞADIĞINIZ GÜZEL BİR ANINIZ VAR MI?

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ: Evet, unutamadığım bir anım var. Bir müşteri dükkâna bir duvar resmi getirmişti. Daha sonra başka bir müşterim tabloyu gördüğünde çok duygulandığını ve tablonun babasına ait olduğunu söyledi. Meğer tablo, abisi tarafından satılmıştır. Çok etkilendim ve tabloyu ona hediye etmek istedim ama kabul etmedim. Tabloyu satın aldı, çerçeveletti ve annesine hediye etti. Annesi tabloyu görünce rüiçok şaşırmış ve mutlu olmuş. Bu olay, antikaların insanlar için ne kadar değerli anılar barındırabileceğini gösteriyor.

Eski eşyalara dair insanların pek çok anısı oluyor. Örneğin, çalar saatlerin sesi ya da eski telefonların tıkırtısı gibi ayrıntılar, geçmişte kalan özel anıları canlandırıyor. Aynı zamanda Antikalar, bir nesilden diğerine hikâyeler taşır ve aile içindeki bağları güçlendirir.

Mesajım: Antikaları hayatınızdan çıkarmayın. Her eski eşya Antika değildir; dönemi ve hikâyesi olan parçalar antika özelliği taşır. Geçmişini unutmayan insanlar her zaman daha başarılı olur. Çocuğu ile dükkâna gelen bir annelerin çocuklarına eski bir fincan ya da obje üzerinden anılarını çocuğuna anlatması, kuşaklar arası bağları nasıl da güçlendiriyor benzer olayları çok yaşıyorum. Bu nedenle de kıymetlidir antika. Geçmişi güçlendirir ve yaşatır. Bu da antikaların bu derin anlamını kaybetmemesi, yaşadığımız anılara ve kültürel mirasımıza sahip çıkmamız da demektir aynı zamanda.

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ bu röportaj sırasında eski bir fotoğraf makinesini inceler, ahizeli çevirmeli telefonun numaralarını çevirirken bir yandan da antika bir kahve fincanından çifte kavrulmuş kahvesini yudumlar. İşte bu ayrıntılar, antikaların günlük hayatlarla nasıl bir bütün olduğunu da gözler önünde serer.

 

SERPİL KORKMAZ: DÜN, BU GÜN, YARIN DERSEM NELER ÇAĞRIŞTIRIR SİZDE?

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ : Antikacılık Geçmişin İzlerini Günümüze Taşıyan Meslekte olmak. Birçok insan, geçmişe ait eşyalarla yaşamayı çok sever. Bir çalar saatin sesi, örneğin, sadece bir alarm sesi değil; o sesle uyanmak farklı bir deneyimdir. Günümüzdeki ve dijital alarmlar var, ancak bir çalar saatin çalışma sesi, sanki gelecekte birlikte gelen eski bir melodi gibidir. Telefon alarmı yerine, yanınıza yerleştirdiğiniz yere tıklayın diye çalan çalar saatin sesi, ruhu bir başka dinlenir.

Bu eski aksesuarların, yani antikaların değeri değişiyor, elbette. Bazıları için antikalar sadece birer süs eşyası değil, geçmişi hatırlatan çok değerli parçalardır. Antikalarla yaşayanlar, eski zamanlardan gelen o nostaljik duyguyu yaşıyorlar. Benim de tavsiyem, antikaları bırakmamalarıdır. Ama burada bir nokta var ki, onun eski eşyası antika değil. Bir eşyanın tarihi, bir dönemsel bir anlam taşıması gerekir. Mesela benim aksesuarlarım normalde 70’ler -80’ler döneminindir. O dönemin izlerini taşıyan, hayat içinde yer almış nesnelerin insanının ruhu besler.

SERPİL KORKMAZ: ANTİKASEVERLERİN GÖZLEMLEDİĞİNİZ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ: Antikaları sevenler için bu eşyalar, sadece eski nesneler değil; zamanla harmanlanmış güzel anıların taşıyıcısıdır. Geçmişteki bir hatıra, uzanacak bir bağ gibidir. Birçok müşteri, bu eski aksesuarları bir araya getirirken, “Anneannem de bununla çay içeriyor” der ve eski anılar canlanır. Mesela bir anne ve çocuğu geldiğinde anne çocuğuna başlıyor diyor ki: “Bunu anneannemle birlikte kullanıyorduk, piyasaya sürüyor musunuz? Bir gün çok kızmıştı bana, çünkü fincanı kırmıştım.” Bu tür anılar, bu eşyaların etrafında dönen güzel hikayeler yaratır.

İşte beni en çok mutlu eden ifade. İnsanlar, geçmişini unutmadan yaşamaya devam eder. Geçmişini hatırlayan insanların gelecekleri, daha sağlam adımlarla ilerliyor. Çünkü geçmiş, aslında bugünün ta kendisidir. Bu nedenle antikalar, geçmişin izlerini taşıyan ürünlerdir ve bu izleri, geleceğe yönelik doğru atılacak adımlara ışık tutar. Bu doğal; Başarıya giden bu yolda kararlılığımı asla kaybetmedim ve işi ciddi şekilde yapmaya devam edeceğime inanıyorum. Bugün, geçmişe ait izimin birer hikâyesi olarak yeniden hayat bulduğu bir yer yaratmaz bizde mutlu etti. Bu yalnızca bir ticaret değil; Aynı zamanda bir tutkunun ve emeğin ürünü.”

SERPİL KORKMAZ:   Bu keyifli röportaj, antikaların sadece birer eşya değil, aynı zamanda geçmişle bugüne ait birer köprü olduğunu bir kez daha hatırlattı. Geçmişin izlerini içeren bu nadide eserleri, her birinin kendi hikâyesini fısıldayarak dünyanın derinliklerine götürüyor. ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ-ANTİKACI ABLA antika tutkusu ve bilgi birikimi ile bu büyülü dünyanın kapılarını aralamamıza vesile oldu. Geçmişe bakıldığında bu sevgi ve saygı, tarihimize sahip çıkmanın ne kadar değerli olduğu bir kez daha gözler önüne serdi. Katkılarınız için teşekkürler.

ZÜLEYHA SÜLEYMANİYELİ: Ekogündem Gazetesi ekibi olarak sizler bizim sesimiz soluğumuz oldunuz. Sıcak ve samimi sohbetinizden keyif aldık,  kaleminize, yüreğinize, emeğinize sağlık.Teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.