İskenderunlu sanatçı Selin Sümbültepe’nin Yeni Şarkısı “Meryem Meryemti” sevenleriyle buluştu!
“Meryem Meryemti” Hatay’ın kültürel mirasları ön planda tutulmuş. Hatay ile özdeşleşmiş bir şarkı olduğundan dolayı Hatay topraklarında çekilmesi şarkıyla bir bütün olmasını sağlıyor.
“Meryem Meryemti” de ise Hatay’ın kültürel mirasları ön planda tutulmuş. Hatay ile özdeşleşmiş bir şarkı olduğundan dolayı Hatay topraklarında çekilmesi şarkıyla bir bütün olmasını sağlıyor.
Sanatçılar:
Zeid Hamdan, Selin Sümbültepe
Çıkış tarihi: 2024
Albüm: Meryem Meryemti
Tür: Turkish Indie
Şarkı yayınına girdikten sonra sosyal medyada yapılan paylaşımlarda takipçiler Meryem Meryemti şarkısının Meryem’in kaçırıldığının anlatılmadığı ve “klipte bazı sembollere şarkının yer verildiği” şeklinde eleştirilere de maruz kaldı.
İskenderunlu sanatçı Selin Sümbültepe, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Teşekkürler;
Eylem Sağlam, İmren Sayar, Özge Akış, Doğa Atasever, Işıl Tabybzadeh
Bir süre önce başlayan maceramın 3. şarkısı ‘Meryem Meryemti’ idi, aralarında en özel şarkı. Bu şarkıyı Hatay’da 7 den 70 e herkes bilir. Çok üzücü bir hikayesi olsa da aslında yıllardır düğünlerde bile çalınmaya başlayan isimsiz bir ağıt. Uzun zamandır bugünü bekliyordu. En azından bu şarkıyı memleketim Hatay’da çekebildiğim için minnettarım. Kültür mirasımıza ait Titus Tüneli, Hızır Türbesi, Vakıflı/Musa ağacı ve Batıayaz Kilisesi‘nde geçirdiğimiz tüm büyülü anların beni köklerimle kucakladığını derinden hissettim.” ifadeleriyle takipçilerine ulaştı.
“Meryem Meryemti”nin hikayesi
Meryem, Gözüm Meryem’im
“Meryem Meryemti” de ise Hatay’ın kültürel mirasları ön planda tutulmuş. Hatay ile özdeşleşmiş bir şarkı olduğundan dolayı Hatay topraklarında çekilmesi şarkıyla bir bütün olmasını sağlıyor.
80’li yıllarda yasaklanmış ve Samandağ’da çalınması üzerine İlçe Emniyet Müdürü tarafından havaya ateş açılması üzerine susturulduğu bilinen Meryem Meryemti, Arapça olarak düğünlerde çalınır. Ve bu şarkı ile oynanan bir müziktir aynı zamanda.
Düğünlerde çalınıp oynanan bu ağıt hüzünlü bir şarkıdır ve hüzünlü bir hikayesi var.
Rivayete göre; Geçmiş zaman içinde, Cemil adında, zamanının büyük çoğunluğunu dağlarda geçiren genç yakışıklı bir adam varmış. Uzun boylu, esmer, derin kara gözleri olan Cemil, kaçakçılık yaparmış. Zaman zaman köyün pazarına gelir, mallarını satar, ihtiyacı olanı alırmış. Pazara indiği günlerin gecelerini de köydeki ailesinin evinde geçirir, sıcak yemek yer, rahat bir yatakta uyur, keyif çatarmış.
Bu ziyaretlerden birinde Cemil, ince, oldukça uzun Meryem’le karşılaşmış. Meryem de Cemil’i görmüş, ama bakmaya utanmış. Cemil kendisine kısacık bir bakış atan Meryem’in gözlerini bir saniyeliğine görmüş ama o bile Meryem’e aşık olmasına yetmiş. Meryem’in arkasından bakakalan Cemil, yazmasının altından dökülen uzun, parlak saçlarına hayran kalmış. O günden sonra Cemil, Meryem’i görmek umuduyla köye daha çok gelir olmuş. Meryem’e deli gibi aşıktı ama Meryem’in de ona aşık olduğunu bilmiyormuş.
Osmanlıların ücra bir köşesinde, uzak bir köyde, Osmanlı askerlerinin kendilerini halktan üstün saydıkları ve istediklerini yaptıkları bir zamanda yaşar Meryem.
Bir gün bir yolculuk sırasında köyden geçen bir Osmanlı subayı Meryem’i diğer kızlarla su taşırken görmüş. Ertesi gün Meryem’i sormaya köye geri gelmiş. Köyün akilleri, yaşlıları sorgu sual etmişler subayı, nerelidir, kimlerdendir diye anlamaya çalışmışlar. Çok da sorgulamaya cesaret edememişlerse de, subay’ın Sünni olduğunu ve tabii Meryem için uygun olmadığını da anlamışlar. Ama bunu bir Osmanlı subayına söylemeye de kimsenin cesareti yokmuş. Derken Meryem’in sözlü olduğunu öylemiş birisi.
Subay delilenmiş, bağırıp çağırmış: “Meryem’in sözü iptal edilsin” demiş. Subay Meryem’i almak için tekrar geleceğini söylemiş ve gitmiş. Köye geldiğinde olayı duyan Cemil, ailesini koşturmuş. Köyün akillerini de yanlarına alıp alelacele Meryem’i istemeye varmışlar. “Allah’ın emri, peygamberin kavliyle” Meryem’i Cemil’e istemişler. Meryem’i Sünni subayla evlendirmenin caiz olmadığını bilen aile, Meryem’i Cemil’e vermiş. Vermiş ki Meryem’in iyiliğine bir an evvel evlenip beraberce köyden uzaklaşsınlar. Subay’ın gazabından korkan aileler, gizli saklı düğün hazırlıkları yapmış ve üç gün içerisinde Cemil ve Meryem’in düğünü kurulmuş.
Gel gör ki, köyden biri subaya Meryem’in evlenmek üzere olduğu haberini uçurmuş ve Cemil’den haber vermiş. Deliye dönen subay Cemil için haram mallar kaçırıp, satmaktan arama emri çıkarttırmış. Atlı askerlerini de yanına alıp düğün günü köyü basmış. Düğün davullarının seslerinin yerini silah sesleri ve kan almış. Subay’ın kendisini arama bahanesiyle Meryem’i kaçırdığını duyunca Cemil atlamış atına subayın peşine düşmüş. Ancak daha Meryem’e yaklaşamadan vurulmuş ve oracıkta ölmüş. Ve Meryem için artık çok geçmiş…