İSKENDERUN’A HÜZÜN TURİZMİ…

Published on:  /   1 Yorum

İskenderun turizmde bir çıkış yolu arıyor…

korkmazserpil@gmail.com

“İskenderun’da turiste pazarlayacak bir şeyimiz yok” diyenlere Büyük İskender, İssos Savaşları, İskenderun’un başta olmak üzere sıralanacak farklı bir turizm sektörü daha var… Bu güne kadar dillendirilmeyen İSKENDERUN için HÜZÜN TURİZMİ ön plana çıkartılabilir. 

Nedir bu HÜZÜN TURİZMİ diye soranlara; İnsanlık tarihinde derin izler bırakan olayların geçtiği yerlerin ve mekanların bulunduğu alanlara yapılan ziyaretler. Her yıl, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca turist dünyadaki başka başka yerlere insanların en mutsuz yerlere gidiyor.

 Büyük İskender ve Daryus’un bu topraklardaki İSSOS Savaşları, 39. TUGAY, FRANSIZ ASKERİ MEZARLIĞI ve KORE’ye ilk çıkarma gemisinin İSKENDERUN LİMANI’ndan yola çıkmasının yanı sıra Kıbrıs Savaşı’nda da 39. Tugay’ın etkisi ve katkısı, İskenderun Deniz Müzesi… İskednerun’daki tarihin derinliklerinden gelen buzenginliğe sahiplenilmesi gerektiğine dair kaleme aldığım bu makale HATAY’IN GASTRONOMİ TURİZMİNE YENİ BİR HEYECAN GETİRSİN…

 MÖ 333’lü yılların fısıltılarını kulaklarında hisseden bir coğrafyanın insanı olarak İskenderun’da bu HÜZÜN TURİZMİ  ’ne yönelik çalışmalar yapılabilir diye düşünüyorum.

  • İSSOS SAVAŞLARI (MÖ 333)
  • 39. TUGAY ve YEMEN TÜRKÜSÜ

(TRABLUSGARB veya diğer adıyla 1911-1912 Türk-İtalyan Savaşı-

YEMEN, KORE (1950-1953) Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürsel Öztürk’ün himayelerinde OTUZDOKUZLULAR’ın yaptığı arşiv ve belge çalışmalarıyla Yemen’e giden 25. Alay İskenderun’da Otuzdokuzlar’a katılarak uğruna yakılan Yemen Türküsü de ilk İskenderun’da söylenmişti.

KIBRIS’A ASKER GÖNDERMESİ (1974)

  • FRANSIZ ASKERİ MEZARLIĞI (1935

 

Üç Başlık Altında toplanan bu tarihler, YEMEN TÜRKÜSÜ, İskenderun’için HÜZÜN TURİZMİ  başlığı ile İskenderun Deniz Müzesi’nin de yer aldığı Hatay Turizmi kapsamında harmanlanarak sektöre; yeni bir bakış açısı ve yeni bir vizyonla sunulabilir…

Her yıl, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca turist dünyadaki en mutsuz yerlere gidiyor: vahşet, kaza, doğal afet veya rezil ölüm. Auschwitz’den, Kennedy suikastının ve Getty York’un New York’taki 9/11 Anıtı’nın bulunduğu Çernobil’e, ziyaretçiler, tarihin en kötü kısımlarını tatilin bir parçası haline getiriyorlar.

 

Turizm literatüründe bu oluşuma  karanlık turizm diyorlar ve uzun bir geleneğe sahip olduğunu ifade ediyorlar.. HÜZÜN TURİZMİ (Dark ‘Karanlık’ Turizm) insanlık tarihinin en karanlık olaylarından bazılarının ortaya çıktığı ziyaret yerleri anlamına gelir. Bu, soykırım, suikast, hapsetme, etnik temizlik, savaş veya felaketi içerebilir – doğal veya tesadüfi. Bazıları fikri hayalet hikayeleri ve korkularla ilişkilendirebilir, ancak uygulamayı inceleyenler bunun korkuyla veya doğaüstü unsurlarla alakasız olduğunu söyler.

 

 

İskoçya’daki Glasgow Caledonian Üniversitesi’nde turizm profesörü olan J. John Lennon, 1996’da bir meslektaşı ile bu terimi bir araya getiren J. John Lennon, “Karanlık turizmin Waterloo Savaşı’na geri döndüğüne dair kanıtlar var. insanlar savaşlarından arabalarını izlediler. ”lk olarak 1990’lı yıllarda Lennon ve Foley tarafından turizm literatürüne kazandırılan kavram kapsamında çeşitli nedenlerle insana üzüntü veren yerlerin turizm amacıyla ziyaret edilmesi anlamına geliyor. İşte HÜZÜN TURİZMİ  kapsamında şavaş alanlarının ziyaret edilmesi bu alanın önemli bir örneğini oluştururken İSKENDERUN’DA HÜZÜN TURİZMİ’de bir seçenek… 

Batıda DARK TURİZMİ olarak da adlandırılan HÜZÜN TURİZMİ’nin amaçlalrından birisinin de tüketicilere üzüntü, içsel acı duygusunu yaşatmak ve sonucunda da geçmişte gerçekleşen olaylardan edinilen tecrübe ile huzura ermek ve daha sonraki kuşaklara tanıtmak olarak yorumlanabilmektedir.

 

Türkiye’de tüm bu duyguları yaşadığınız hüzün turizmi kapsamında değerlendirilen Çanakkale oldukça önemli bir destinasyon merkezi olarak HÜZÜN TURİZMİ  ‘ne örnek oluşturmaktadır.

 

HÜZÜN TURİZMİ  adı altında günümüzde gelenekselleşen ve “18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi” kutlama ve programları, bu destinasyonun imajını, olarak ön plana çıkmaktadır.

 

 San Francisco-Alcatraz Hapishanesi, Fransa; Pére Lachaise Mezarlığı, New Orleans-Katrina Kasırgası, Kamboçya; Phnom Penh Ölüm Tarlaları ve Landmine Müzesi, Polonya’da Auschwitz Toplama Kampı, Tibet’te yapılan cenaze törenleri (sky bruial), Güney Afrika Cumhuriyeti, Japonya’da Hiroşima, Johennesburg yakınlarında Soweto Kasabası v.b…

 

Turizmin bu alanının Karadeniz durağında tarihi Sinop Cezaevi yer alıyor. Sinop Cezaevi, Türkiye’nin nasıl bir turizm çeşitliliği ve zenginliğine sahip olduğunun da bir göstergesi olduğunun simgesi olmasının yanısıra  “Anadolu’nun Alkatraz’ı” olarak anılan, 1999 yılında kapatılarak müze olarak kullanılmaya başlayan tarihi yapı, hüzünlü hikayeleri, aşınan cezaevi duvarlarının paslanan parmaklıklarında, rutubetli zindanlarının sessiz koğuşlarında, ziyaretçilerin kulaklarına adeta fısıldıyor.

İskenderun’da  MÖ 333’lü yılların fısıltılarını kulaklarında hisseden bir coğrafyada  HÜZÜN TURİZMİ  ’ne yönelik çalışmalara kapı aralayarak ve  Amanos Dağlarına adını veren Yarıkkaya Efsanesi ile dilden dile günümüze gelen Gülbahar ve Osmanın ölümsüz aşkı gibi geçmişten geleceğe fısıldasın kulaklarımıza…

Kategori:

1 Yorum

Ahmet kısa için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.