Av.Arzu Hakan ”Erkek adalet değil gerçek adalet yerini buldu”

Published on:  /   Yorum yapılmamış

İskenderun Kadın Platformu Adına Av. Arzu Hakan, İskenderun Kadın Platformu olarak bugüne kadar yaptıkları eylem ve etkinliklerle kadına yönelik şiddet ve çocuklara yönelik yapılan istismarlara karşı tavırları net bir şekilde ortaya koyduklarını belirterek bundan sonraki süreçte de platform olarak birçok davanın takipçisi olmaya devam edecekleri mesajını verdi.

İskenderun Kadın Platformu adına basın açıklamasında bulunan Av. Arzu Hakan :

Beren yıldız, Esra yalçın, Esra’nın boşandığı eski eşi tarafından vahşice öldürülmüştür.Sonuç olarak erkek adalet değil gerçek adalet yerini buldu. ilk günden itibaren ailenin yanında durduk davanın tarafı olduk. Sonuç olarak gerçek adalet yerini buldu. Vicdanlarımız bir nebzede olsa rahatladı.

Medine kara intihar ettiği iddia edildi. Bizler Medine’nin ailesinin çağrısıyla onların yanında durduk. Medine kara savcı olay yerinde eksik tutanak tuttuğu için intihar dendi. Savcı nerde İstanbul a atandı. Şaka gibi

Medine intihar bile etmiş olsa bu duruma gelmesine gerekçe nedir. Bu davanında takipçisi olacağız.

Selin Çulha genç bir kadındı ve ailesindeki erkekler tarafından katledildi. Bizler selinin son yolculuğunda yanındaydık. Selinin davasınınsa takipçisiyiz.

Arsuz da iki çocuğumuz istismar edilmişti çocuklar susmadı bizde susmuyoruz. Ailenin ve çocukların ilk günden beri yanındayız ailenin psikolojik destek almasını sağladık. İkametgâh Adreslerini değiştirdik.bu konuda arsuz belediye başkanı ve meclis üyesi saadet berkyürekbize destek olmuşlardır. Davasının takipçisiyiz. Çocuklarımıza istismarı asla kabul etmeyeceğiz. Neden mi çocuk bakanlığı? İşte tamda bu sebeplerden

İskenderun’da bir kız çocuğumuz istismara uğradı bu olay bize intikal ettiğinde gerekli görüşmeler yaparak psikolojik destek ve ikametgâh değişikliği için kaymakamlıktan destek alındı. Çocuk bakanlığındaki ısrarımız devam ediyor

Mertcan yılmaz babası tarafından katledilmişti. Bu olayda annenin küçük kardeşin velayetini alması sağlandı. Anneye ve küçük kardeşe psikolojik destek sağlandı. Duruşmaya müdahil olundu ve dava sonuçlandı. İlk kez bu kadar hızlı adalet tecelli etmiş oldu. Bu süreç tesadüf değildi. Çocuklar konusunda hiçbir hassasiyet göstermeyen iktidar şiddetten çarşaf gibi sabıkası olan babaya velayetin verilmesi konusunda kör, sağır ve dilsizdi. Aile ve sosyal politikalar bakanlığı işlevsel olmayıp gerçek sorunlara yanıt olamıyor. Babanın birçok sabıkası bulunmasına eşine şiddeti olmasına rağmen çocuklar bu babaya nasıl verile bilinir. Aile ve sosyal politikalar bakanlığı dememek ki gerçekten sorunlara yanıt olamıyor. Çocuk bakanlığı bir kez daha önümüzde duruyor

Berfin özek o genç bir kadın üniversiteye hazırlanıyorken erkek şiddeti tüm yüzünü yakıyor bir gözünün ışığını kesiyor. Aylarca çığlık olduk tedavi olsun diye bizim talebimiz çok belliydi sosyal devlet olmanın gerekliliğiydi. Berfin yapılacak operasyonları estetik olarak algılamak dehşet vericiydi. Kadın bakanlığı olsaydı durum daha öncelikli ve anlaşılır olacaktı. Berfin yüzünü erkek şiddetiyle kaybetmişti ve tedavisi devlet tarafından zaten karşılanmalıydı. Bizler öncelikli olarak en temel insan hakkının yaşam hakkı olduğunu bilerek yolumuza devam etmek durumundaydık. Berfin için tedavi sürecinin ve davasının takipçisiyiz. Olayı yapan şahıs ilk duruşmada inkâra gitmiştir. Bir çok delil olmasına rağmen inkar etmiştir. Onun inkâr etmesi hiçbir şey ifade etmeyeceğini bilmeli. Avukatımız bu konuda gerekli titiz çalışmalarına devam etmekte.

Havva zor o genç bir kadın yıllarca her türlü şiddete mağruz kalan Havva şizofren olan eşinin ilk eşinden olan kızına yaptığı tacizi öğrendikten sonra gelişen tartışmalarda kızını öldüreceğini anlayıp o şahıs kızını oğlunu ve kendi canını kurtarmak için öz savunma hakkını kullanmıştır. İlk günden yanında olduğumuz Havva , Av. Mehtap Sert’in ve diğer avukatlarımızın yaptığı savunmalar sonucu 15 yıl ceza almış ama son sözümüz daha söylenmemiştir. Bu mahkemede erkek adalet değil gerçek adalet işlemiştir. Kadın ve çocuk bakanlığı burada da bir kez daha karşımıza çıkıyor. Şizofren hastası bir bireyle evlenen Havva zor un çocukları korunmaya alınmalıydı.

Tüm bu davalarımızın hukuki desteği gönüllü avukatımız platformumuzun üyesi av. Mehtap sert öncülüğünde duyarlı diğer avukatlarda takipçisi olmuştur.”

Evlilik ile ilgili kararda uygulanan “evlilik sözleşmelerine” yönelik yaygın yapan ve hükümete yakınlığı ile bilinen bazı yayın organılarında da “Sözleşme yuva yıkıyor, kaldırılsın” diyerek Sözleşmeyi hedefe koyduğunu söyleyen İskenderun Kadın Platformu Adına Av. Arzu Hakan, gelişmelerden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan da “Muhafazakâr camianın rahatsız olduğu hükümler var. Eleştiriler duyuyorum” yorumu geldiğini anımsattı.

Av. Arzu Hakan açıklamasının devamında şu görüşleri dile getirdi:

“Geçen hafta TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman sözleşme için “Kim ne diyorsa desin, toplumu bir felakete ve uçuruma sürükleyen, haneleri birbirinden ayıran İstanbul Sözleşmesi derhal feshedilmelidir” derken, Memur-Sen de hafta sonu bir açıklama yayımlayarak Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi için Meclise çağrı yaptı.

Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemede önemli bir sözleşme olan, Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu, Meclisin de onayladığı İstanbul Sözleşmesi bugün neden hedefe koyuluyor?  Tartışmalarla amaçlananın kadınların eşitlik mücadelesine set çekmek ve TürkiyeSözleşme ’ye karşı çıkanların kadınların yükselen mücadelesinden korktuklarını düşünüyor ve görüyoruz.

İçeriği ve kapsayıcılığı ile kadınları güçlendirici bir yerde duran ve kadınlar için önemli bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanma sürecinde kadın örgütleri etkin bir rol almıştır. İstanbul Sözleşmesi’ni Avrupa Konseyi antlaşması olduğu için dışarıdan dayatılan bir şeymiş gibi lanse ediyorlar, oysa Türkiye anlaşmanın ev sahibi, ilk imzacısı. Sözleşme tamamen kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlıyor. Özellikle bunun formülünün toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla gerçekleşeceğini söyleyen bir sözleşme. Toplumsal cinsiyet kavramını ortaya koyan ve tanımlayan ilk hukuki metin. Amaç bir bütün olarak kadınların eşitlik mücadelesinin önüne set çekmek. Kadının aile içinde, erkeğe itaat eden rolünden çıkmaması. Sözleşmeye dair saldırı da bunun bir parçasıdır.

“İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Yasa kadına yönelik şiddete karşı mücadelede elimizdeki en büyük araçlardan bir tanesi. Bu yüzden sahip çıkmalı, kadınlara tek tek bu hakların önemini anlatmalıyız. Kadınlar haklarından vazgeçmeyecek.”

Medeni Kanun’un 175’inci maddesi, “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği”ni öngörmektedir. 175’inci maddede cinsiyet belirtilmemektedir; iki taraf da nafaka talep edebilmektedir. Ancak yoksulluk nafakası uygulamada daha çok kadınlara bağlanmaktadır. Bu durum Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle genellikle kadınların yoksul olmasından kaynaklanmaktadır. Yoksulluk nafakasının bağlanması için kişinin geliri olmaması gerekir ve kişinin yoksulluk koşulları değişirse yoksulluk nafakası kesilir. Yani bu nafaka kamuoyuna yansıtıldığı gibi süresiz değildir; nafaka ödeyen kişi koşullar değiştiği takdirde nafakanın kesilmesini talep edebilmektedir. Kaldı ki takdir edilen nafaka miktarı yoksulluğu giderecek bir miktar değildir.

Basından takip ettiğimiz kadarıyla yoksulluk nafakasının ödenmesine en az 1 yıl, en çok 5 yıl olmak üzere süre kısıtlaması getirilmek istenmektedir. Ayrıca yoksulluk nafakasının bağlanması için bir dizi koşul aranması istenmekte, bu koşullar arasında evli kalma süresi, çocuk olup olmaması, boşanan kadının yaşı, gelir durumu ve kusur durumu gibi kriterler belirlenmesi planlanmaktadır. Yoksulluk nafakası erkeklerin kadınlara bir lütfu değil, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de devletin kadınların güçlenmesine ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik aldığı tedbirlerdendir. Kadınların evlilik sonrası yaşamlarını idame ettirebilmelerini sağlayan ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle yoksullaştırıldıkları için gerekli olan bir haktır.

Yoksulluk nafakasına süre kısıtlaması getirme çabalarının yanında boşanma sonrasında velayete sahip olan ebeveyne, yetişkin olmayan çocuklarının bakım masraflarını üstlenebilmek için ödenen iştirak nafakasının da ödenmemesi gerektiği dile getirilmeye başlanmıştır. Böylesi bir değişiklik, çocukların yüksek yararı açısından da oldukça korkutucu bir gelişme olacaktır.

Çocukların ve yaşlıların bakımı dahil, ev içinde ücretsiz emek sarf etmiş, bu sebeple çalışma hayatına hiç katılamamış, katılması engellenmiş veya ev içindeki bakım emeği yükü nedeniyle iş hayatından ayrılmak zorunda kalmış, yeniden çalışma hayatına katılması önünde bir dizi bariyer bulunan kadınların nafaka hakkına sınırlama getirmenin Türkiye’de giderek artan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştireceğini biliyoruz. Bu düzenlemenin kadınlara yönelik ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddeti artıracağını, kadınları ev içine hapsedeceğini ve kadınların boşanma kararı almalarını zorlaştırarak büyük hak ihlallerine neden olacağını düşünüyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sebep olduğu mağduriyetlerin çözümü, kadınların yıllarca mücadele ederek kazandığı hakların her fırsatta geri alınmasıyla değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurulmasıyla sağlanacaktır. Son dönemde kadınların haklarına saldırıları gerçekleştirenlerin, kimi hukuk kurumları ve ilgili Bakanlıklar tarafından yapılan toplantılarda kendilerine yer buluyor olmasını ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin göz ardı edilip konunun doğrudan muhatabı olan kadın örgütlerini dahil etmeksizin atılan adımları kaygı ile karşılıyoruz. Devletin görevi kadınları daha da güçsüzleştirecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirecek ve toplumsal cinsiyete duyarsız düzenlemeler yapmak değil; aksine, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten sosyal politikalar üretmek ve ücretsiz, kaliteli bakım hizmetlerini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktır. Kadınların iş gücü piyasasına katılabilmeleri için ücretsiz, kaliteli bakım evleri ve kreşlerin açılması, kadınların eğitime katılmaları önündeki engellerin kaldırılması, yüksek öğrenim görememiş kadınların da en azından temel gereksinimlerini karşılayabilecekleri ücretli işlerde çalışmalarını sağlayacak kaliteli eğitim ve iş fırsatlarının yaratılması gerekmektedir.

İskenderun kadın platformu olarak dün olduğu bugünde mücadelemize devam edeceğiz kazanılmış haklarımızdan asla taviz vermeyerek yolumuza kadınlar birlikte güçlü şiarıyla devam edeceğiz.” diye konuştu

Kategori:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.