Ankara´daki evinin önünde aracına konulan uzaktan kumandalı bombalı suikastle öldürülen gazeteci-yazar, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Uğur Mumcu, ölümünün 26. yıl dönümünde bugün törenlerle anıldı.
Öldürülüşünün 26. yıl dönümünde törenlerle anılan Uğur Mumcu, Aratırmacı gazeteciliği özelliği ile bilinen ve birçok eseri bulunan gazeteci Mumcu, 24 Ocak 1993´de öldürülmüştü.
CHP ilçe örgütü, ´karanlık güçler tarafından katledilen´ gazeteci Uğur Mumcu´yu parti binasında düzenlediği törenle andı.
CHP´deki anma töreni saat 12.30´da, bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı´nın okunmasıyla başladı.
CHP İskenderun Gençlik kolları Başkanı Hurşit Mursaloğlu, Mumcu´nun yanı sıra şehit edilen emniyet müdürü Gaffar Okan ile yaşamını yitiren sanatçı Ayşen Guruda ve İsmail Cem´i de andıklarını belirtti.
CHP İskenderun Gençlik kolları Başkanı Hurşit Mursaloğlu,konuşmasında “Bu ülkenin geleceği için, onurlu namuslu ve cesur kalemler hep hedef alındı, yaşamları karartıldı. Aileleri acılar çekti. Çocuklar babasız kaldı. Çok canlar yandı. Ancak, doğru bildikleri yolda, aydınlık ve ışık peşinde koşarken katledilenenlerin fikirleri asla öldürülemedi, yok edilemedi. Daha da büyüdü. Onların demokrasi mücadelesi, cesareti ve dürüstlüğü genç kuşaklara örnek oldu. Uğur Mumcu, 1962´de başladığı yazılarını ölünceye kadar sürdürdü. Kalemi hiç eğilip, bükülmedi. Doğru ve büyük bir açıklıkla, cesaretiyle, tüm çarpıklıkları gözler önüne serdi. Yaşamını da bu uğurda yitirdi” dedi.
24 Ocak tarihinin, 2001 yılında suikaste kurban giden Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okan´ın da ölüm yıldönümü olduğunu söyleyen Mursaloğlu, onu da derin saygı, minnet ve özlemle andıklarını söyledi.
“Karanlık zihniyet, belediye saltanatıyle başladı”
CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu Hatay eski Milletvekili Haydar Demirtaş, CHP Gençlik kolları Genel Merkez MYK üyesi İklime Kabasakal, partinin İskenderun Belediyesi Başkan aday adayları, ilçe yöneticilerinin de katıldığı anma töreninde konuşan Mansuroğlu, Mumcu, Okan, Cem ve Guruda´nın yanı sıra 1980 sürecinde idam edilen İskenderunlu Ali Aktaş ile gezi protestolarında yaşamını yitiren Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmak ve Ahmet Atakan´ı da andıklarını iade ederek, “Onlar da bu toprakların yitirdiği canlar. Onların yaktığı bu direniş meşalesi devam edecek” dedi.
Mansuroğlu, ülkede aydınların, karanlık güçler ve radikal gruplar tarafından Osmanlı döneminden günümüze kadar öldürüldüğünü, karanlık güçleri, yaptıkları ve hedeflerini yazanların katledildiğini, Cumhuriyet döneminde bunun teğmen Kubilay´ın şehit edilmesiyle başladığını söyledi. Kendilerine diz çöktürtemeyeceklerini, güçlerinin yetmeyeceğini belirten CHP İskenderun İlçe Başkanı Mansuroğlu, “Karanlık zihniyet, belediye saltanatı ile başladı. 31 Mart´ta onların bu saltanatına son verecek ve hapis uru sıkıp atacağız. Türkiye´ye ışık sızmasını sağlayacağız. Memleketi aydınlığa boğacağız. Bunun için hepimiz çok çalışmak zorundayız. Birlikteliği arttrarak devam ettirmek durumundayız. hedefimiz bu. İskenderun´da şu an sadece hükümet değil, koksoca bir sermaye karşımızda ama hevesleri kursağında kalacak. Hezimete uğrayacaklar. Umdukları neticeyi burada alamayacaklar” diye konuştu.
“Mumcu, kaleminin ucunu demokrasi mücadelesiyle sivritti”
Eğitim İş İskenderun Şubesi de sendika binasında düzenlediği basın toplantısıyla Mumcu´yu andı. Sendikanın şube başkanı Sinan Cibaroğlulları, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte düzenlediği toplantıda, Mumcu´nun yanı sıra karanlık güçler tarafından öldürülen Gaffar Okan´ı da andı.
´nun, anlatan Cibaroğulları, konuşmasında ” Uğur Mumcu kaleminin ucunu Cumhuriyet ve demokrasi mücadelesiyle sivriltti. i İlkeli ve cesur gazeteciilğin, tam bağımsız Türkiye´nin, gericiliğe karşı mücadelenin simge isimlerinden Uğur Mumcu, mafya ve siyaset ilişisine, teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı, somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle hayatını derin yapıların ortaya çıkarılmasına adamış, bu yapıların ortaya çıkmasından endişelenler tarafından katledilmiştir, 12 Mart faşizminin ´Sakıncalı Piyadesi´ Uğur Mumcu´nun özelleştirmeler ile ekonomik kaynaklarımızın peşkeş çekilmeye başlandığı, etnik ve dinsel kimliklerin ´´demokratikleşme´´ adı altında ortaya atıldığı bir süreçte katledilmesi sıradan bir terör saldırısı olamaz. Artık şu çok iyi anlaşılmıştır ki, ister dinsel, ister etnik olsun her türlü terörün arkasında emperyalizm ve işbirlikçileri vardır. Bugün hala Uğur Mumcu´nun katledilmesinin üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak aralanmamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bugün Türkiye´de 26 yıl öncesine göre bu anlamda değişen hiçbir şey yoktur. Bu bağlamda geçmişte Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi aydınlarımız cinayetlerle susturulurken günümüzde emperyalizm ve AKP iktidarının saldırıları demokrasiden, laik eğitimden, cumhuriyet devrimlerinden yana olan örgütlere, gazetecilere, aydınlara karşı yapılmakta, hukuksuz yargılamalar ve faşizan baskılarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Ancak Uğur Mumcu´nun ´Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz´ dediği gibi.” Dedi.
