IŞİD ve benzeri yapıların askeri varlığı sona eriyor. Bu örgütler istisnai koşulların ürünü olarak ortaya çıkmış ancak çok amaçlı kiralık silah olarak istihdam edilmiştir. Irak’ın etnik ve mezhep temelinde parçalanması sürecinde radikal ve tabi Sünni yapılar kadar radikal ve tabi Kürt ve Şii örgütlerin de sorumluluğu var. Irak’ın Şii, Sünni ve Kürt üç ana eksende bölünmesine her üç kesimden ciddi destek geldi. Ancak her taraf nüfuz alanını genişletmek arzusundaydı. Bağdat ve Erbil arasında Musul merkezli tampon Sünni bölge olarak inşa edilen IŞİD Emirliği Barzani’nin özellikle önce Kerkük ardından mümkünse Musul’un alınması için fırsat yarattı. Zira IŞİD’e karşı savaş aslında IŞİD’in işgal ettiği bölgelere musallat olmanın örtüsüydü.
Barzani ve PKK, ABD’nin sağladığı silah ve hava desteği sayesinde IŞİD’e karşı önemli mevziler kazandı. Ancak bu süreç Haşdi Şabi hareketinin kuvvet ve ivme kazanmasıyla tersyüz edildi. Haşdi Şabi ağırlıklı olarak yoksul ve umutsuz Şiilerin hareketi olarak zuhur etmiş ancak kısa bir süre içinde birçok yoksul ve umutsuz Sünni kesimi içine almıştır. Yoksul ve umutsuz Türkmenlerin, ezidilerin ve hatta Kürtlerin katılımıyla Irak’ın bütün renklerini ihtiva eden merkez çekim kuvvetine dönüştü. Irak ordusunun toparlanması ve sahada Irak toprak bütünlüğü konusunda etkin olmasının en önemli sebebi Haşdi Şabi hareketidir. Hareketin emsal aldığı siyasi ve askeri örgütlenme yapısı Lübnan Hizbullah’ıdır
Barzanistan’da hem Sünni hem de Şii sermayedarların ciddi yatırımları var. Irak’ın mevcut etnik ve mezhep yapısının bozulmaması için mücadele ediyorlar. Bu kesimlerin ABD, İngiltere ve İsrail ile derin bağlantıları var. Barzani’nin referandum sonrasında ortaya attığı Kürt-Sünni ittifakı ve Sünni özerk bölgelere destek projelerinde bir çok Şii kesim görev üstlenmiş. Ancak bu projenin hayat hakkı bulması kolay değil.
– Irak ordusu ve Haşdi Şabi hareketi Kerkük’ün Barzani ve PKK tarafından kontrol edilmesine izin vermeyecek. Barzanistan ciddi bir abluka altında. Referandum sonrasında başta ABD Büyükelçisi ve Barzani’nin özel heyetlerinin Bağdat çıkartması ve Erbil ile yaşanılan krizin tatlılıkla hal olması için sunulan ricalar Barzani’in işinin çok zor olduğuna delalettir.
Mevcut Durum ABD Tarafından Barzani Lehine Dönüştürülmeye Çalışılıyor, Ancak Bu Mümkün Görülmüyor:
– Mevcut durumun ABD ve Barzani’nin lehine dönüşmesi için Irak’ta yapılacak Parlamento seçimlerinin Kürtler tarafından boykot edilmesi ve Sünnilerin seçime katılmaması için planlar yapılıyor. Bu durumda bir vesayet hükümeti, ABD ordusunun Kürt, Sünni ve Şii bölgeleri arasına asker konuşlandırması ve mümkünse BM Barış Gücünün Irak’a sevk edilmesi tezgahlanıyor. Ancak bu senaryonun gündemde olmasına rağmen gerçekleşmesi ihtimali zayıf görünüyor.
İsrail’in Lübnan ve Hizbullah’a karşı ciddi bir askeri saldırı planı var. İsrail, bölgenin içinde bulunduğu kaos ve bilinmezlik ortamından yararlanmak istiyor. İsrail’i bu saldırıyı yapmaktan alı koyan en önemli husus Hizbullah’ın eline geçen yeni silahların ve füzelerin kudreti hakkında kesin bir bilgiye sahip olmaması. Ayrıca Hizbullah eski konumuna kıyasla bugün çok daha etkili ve tecrübeli.
– IŞİD’ten sonra bölgenin yaşayacağı en önemli meydan okuma ve tehdit Kürt meselesi olacak. Ayrıca tekfiri zihniyetin ilgası için eğitim, sanat, spor, ekonomik ve dini sahada köklü reformlar yapılmalı.
Esas itibariyle bölgenin maruz kaldığı savaş, işgal ve bölünme dört parça üzerinde Kürdistan’ın inşa edilmesi içindi. Kürtlerin Barzani, PKK ve YPG gibi ABD ve İsrail ile stratejik ortaklık içinde olan örgütlerden kurtarılması elzem. Kürtleri bölgeyi istila etmek isteyen kuvvetlerin piyonu olarak tedavüle sokmak büyük bir hata olur. Bu bölgenin asli unsurları olarak Kürtlerle bölge merkezi devletleri arasında ırkçı ve müstemleke zihniyetinden uzak demokrasi, adalet ve eşitlik temelinde bölgenin yurtsever kuvvetler tarafından yeniden tanzim edilmesi gerek..
– Türkiye’nin Fırat’ın batısından İdlib’e kadar olan bölgeye musallat ettiği ÖSO ve benzeri örgütlerden istihdam ettiği, Türkiye’de eğitilen ve Türkiye’ye tabi polis teşkilatı, mahalli idareler, PTT hizmetleri, ticaret müesseleri ve buna benzer faaliyetlerle bu bölgeleri koloniler gibi yönetmesi Türkiye’nin Suriye’de yeni toprak tamahında olduğuna örnek arz etmektedir.
– İran, Rusya ve Türkiye arasında yaşanan uzlaşma ve işbirliği desteklenmeli. Suriye’nin bu üçlü mekanizmaya aktif katılımı sağlanmalı. İdlib Türkiye’nin samimiyetini imtihan edecek önemli bir saha olacak. İdlib Suriye devleti, ordusu ve bayrağına teslim edilmeli. Türkiye ile birlikte hareket eden ÖSO görevi tamamlandıktan sonra tedricen silahsızlandırılmalı ve bu meselenin halli direkt görüşmelerle Suriye ile çözüme kavuşturulmalıdır. Bu hedefe çalışmayan hareketler Türkiye’nin niyetleri hususunda halen mevcut olan ciddi şüphelerin var olmasına hizmet edecektir.
Çalıştaya Kimler Katıldı:
BEYRUT merkezli ‘International Association For Experts & Political Analysts (Uluslararası Uzman ve Siyasi Yorumcu Rabıtası)’ ‘Bölgemizin acil çözüm bekleyen sorunları ve DAEŞ’ten sonra İslam ve Arap Alemi’ konulu bir yuvarlak masa çalıştayı tanzim etti. 11 Ekim’de gerçekleşen bu toplantıya Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, Fransa, İran, Rusya, Filistin ve Mısır’dan alanında uzman seçkin isimler davet edildi.